Sinek sokmaları sonrası yaşadıklarından, artık "sinek fobisi" geliştirdi.
Sokanın sivrisinek olduğunu, genellikle de geceleri uçtuğunu anlatmaya çalışıyoruz ama uçuşan bir sivrisineği gösterebilmek kolay olmadığı için, sivrisinek rolünü karasinek, karınca vb bilimum hayvana yükledi.
Eliz salsadayken onu beklediğimiz Özsüt'ün oyun parkı, keyif aldığı ve rutine bindirdiği mekanlardan biri oldu. Geçen haftada minik masada oturup kalkıp, masanın çekmecelerini söküp takıp, hızını alamayıp masayı ters çevirip "aquapark" haline getirip, güzelce zaman geçirirken birden çığlık çığlığa bağırmaya başladı.
Bir taraftan bağırıyor, bir taraftan ikiye bükülmüş bacağını tutuyor. "Sineeekkkk, sineeeeekkkkkk" diye avaz avaz bağırırken, birşey biryerini mi soktu yine, yoksa sadece böcek mi gördü, onu bile anlayamıyor, panik içinde bir taraftan Günce'yi sakinleştirmeye çalışırken, bir yandan bir yerinde kızarıklık falan var mı görmeye çalışıyorum.
Sakinleşebilecek gibi değil, "içeri, içeriye didelim" diye aslında iyi bir fikir öneriyor. O da, ben de zaten sıkıntıdayken bir de başımıza toplanan kalabalıktan da rahatsız olduk çünkü. Onları gördükçe daha çok bağırıyor çünkü.
Derken yerde yürüyen biraz irice ve koyu renkli karıncayı farkettim. "Bunu mu söylüyorsun?" dedim. "Evet" dedi ama deli gibi korkuyor karıncadan. Olabilir, belki bacağında yürüdü ve ısırdı gerçekten diye "ısırdı mı?" diyorum, neyse ki "hayır" diyor.
İçeride ikimiz de kan ter içindeyiz. Kucağımdaki kızıma anlatmaya çalışıyorum "bu karınca, biliyorsun onu" diye. "Isırmaz, ısırsa da birşey olmaz" da demek istiyorum ama daha bunu kafamdan geçirirken vazgeçiyorum demekten, çünkü bilmiyorum, bilemiyorum dediğimin doğru olup olmadığını.
Biraz bir şeyler içtikten sonra sakinleşiyor. Asla dışarıya çıkmak istemiyor.
Daha bunu çözememişken dün akşam da parkta birlikte oynamak isteyen Defne'yle, Eliz'in de eşliğinde aşağıya iniyoruz.
Küçük köprünün üstünden geçerken Eliz'in Defne'ye "kurbağalar var mı bakalım mı?" demesiyle bir başka kriz bu kez.
Korkulanlar listesine kurbağa ne zaman yerleşti bilemiyorum ama köprünün en az 100 m uzağındaki parkta, ne herhangi bir şeye binmeye yeltendi, ne bayıldığı kaydırağa tersten tırmanmaya ve ne de tırmanma ünitelerine yöneldi. Geçtim bunları, kucağımdan aşağıya inmedi "kurbağa var" diye. Neden, çünkü kurbağayı listeye nasıl eklediğini bilemesem de, sivrisineklerin gece çıktığını ben söylemiştim, ona da kurbağaların da gece çıkabileceğini yorumlama kısmı kalmış.
Şimdi uzunca süre, biz ona kurbağa, karınca ve karasineklerle ilgili anlatıp duracağız, o bunları dinlemiyor gibi görünüp dinleyecek, önce ikna olmayacak, sonra kendisini ikna etme safhasına geçip, her zaman yaptığı gibi kendi kendine “korkma Günce, kurbağalar sana birşey yapmazlar ki" diye ona söylediklerimizi tekrarlayacak. Ta ki Günce, Günce'yi inandırana kadar.
Ağzımızdan çıkan her kelime ne kadar önemli, ne kadar dikkat etmeliyiz her dediğimize.
Zor iş, aceleye hiç gelmiyor.
11 Haziran 2011 Cumartesi
26 Aralık 2010 Pazar
02.12.2010
Dedi
Günce: Ben küçücükken bunlarla oynardım di mi anne?
Anne: Evet tatlım.
Günce: Artık Eliz oynasın bunlarla, bu tornabidamla (tornavida).
---
02.12.2010
Dedi
Ben küçücükken bunlarla oynardım di mi anne?
---
02.12.2010
Yaptı
Daha doğrusu yapıyor...
Pirinçleri yerlere döküyor. "Kumdan kale" yapıyormuş!!!
---
02.12.2010
Dedi
Sandalyeyi çekmiş, elindeki pirinç dolu kabı ocağın üzerine koymaya çalışırken yakaladığım Günce'ye "Aman Günce..." diye başlamıştım ki, "Merak etme annecim, ben Cünce'ye gös kulak oluyorum" diye lafı ağzıma tıktı.
---
08.12.2010
Yaptı
Sezonun ilk nezlesini oldu. Burun "fırk fırk", kendisi "şubup içicem" derdinde. İğrenç Sudafed'i içip, üstüne "çok güselmiş tadı di mi"leri tamamen bozulan damak tadına bağlıyorum.
Durmaksızın mızırdama modunda. Uyulan kurallar altüst. Dün gece babayla diyalog şöyle sürdü:
G: "Bi de Totoro, baba".
B: "Olmaz kızım, çok geç oldu, hadi yatalım"
G: "Totorooooo, babacım"
B: "Kızım hastasın zaten, hadi yatıp dinlenelim"
G: "Nüffen babacım, nüffen, bi de Totoro"
B: "Annen izin vermiyor bak, annene söyle"
A: "Beni karıştırmayın, ben Ponyo'yo da olmaz demiştim"
B: "Günce ama sadece Ponyo diye konuşmuştuk, Totoro dememiştik"
G: "Hadi, konuşalım o zaman".
Sürer de sürer...
---
08.12.2010
Dedi
"Hoşgeldimmmm annecim!!!".
Babasıyla dışarıdan gelen Günce'ye kapıyı açtığımda, yüzünde kocaman bir gülücükle, böyle dedi bana.
---
10.12.2010
Dedi
Günce: "Bunun tadını koklayabilir miyim?" (çorba için)
Doğru diyor aslında:))
---
10.12.2010
Dedi
Baba: "Günce'cim bir durur musun, alamadım burnundaki sümüğü."
Günce:"Hiç önemli diyil canım!".
---
13.12.2010
Dedi
Yeni yıl çekilişi için yapacaklarımızla ilgili konuşmuştuk Günce'yle. Gerçi duyduğu ilk andan itibaren "Benim hediyem bu, ....'nun diyil" demeye başlamıştı, daha almadığımız hediye için.
Cumartesi hediyemizi almaya çıktık. Yeni yılda sürpriz bir arkadaştan gidecek hediye için oyuncak daha doğru gibi geldi bize.
ToyzzShop'a daldık. Alınmamış hediyesini paylaşamadığı arkadaşı ... için bu kez de bütün mağazayı almaya kalktı, doğal olarak. Sonunda kendisinde de olan, kendi sevdiği bir oyuncağı seçti:))
Oldukça uzun bir zaman harcadıktan sonra, paketimizi yaptırdık, elimizdekileri arabaya yerleştirdik ve eve geldik.
Paketi yukarıya çıkarmak istedi bu kez. Bu paketin onun değil, Nilsu'nun olduğunu anlatmaya çalıştık yine.
"Vermek iştemiyoyum ben bunu Nilsu'ya" dedi.
"Ama onun için seçmiştin, bununla oynasın di mi anne, demiştin" dedim.
"Vermicem, Nilsu benimle oynamıyoo" dedi çıktı.
Ne anladı bu çekiliş işinden, ben anlamadım:)))
---
13.12.2010
Yaptı
Aksiyon filmleri yönetmenlerine açık duyurumdur:
Bütün gün uyumadığı halde 21:30'da yatağa ancak götürmeyi başardığımız, "sen buraya anne", "babam da gelsin, bu tarafa geçsin" diye bizi yatağa dizen, almadığı pozisyon, girmediği şekil kalmadıktan sonra yerleştiği orta pozisyonda, kıpırtısız bir hal almasıyla
biz "hah uyuyacak artık heralde" diye heyecanlanmışken, solundaki babanın çenesine sol ayağının topuğuyla bir uçan tekme geçirirken, sol eliyle de adamın saçlarını kavrayıp yolan, sağındaki annenin sağ kolunu alttan tırmalayıp, üstten de ısırmayı başarabilen
ve bu dört eylemin hepsini aynı anda yapabilen, 2 yaş 4 aylık küçük kız bizim evde .
Başka yerde aramayın diye...
(Bir de bu hasta hali)
---
14.12.2010
Dedi
Ağacımızı çıkarmasını söylemiştim Hülya ablamıza, çıkarmış. Eliz hanımın sıkı tembihi var, "Ben olmadan sakın süslemeyin", bekledik.
Günce dört dönüyor ağacın çevresinde.
"Hülya bu ne ki?" (Hayret, hiçbirşeyi unutmaz, bunu hatırlamadı).
Hülya yanıtlıyor: "Yeni yıl ağacı Günce."
G: "Napıcaz ki bunu?"
H: "Süsleyeceksiniz Eliz gelince."
Nihayet Eliz gelir. Günce hoplaya, zıplaya kapıya koşar.
"Elis, del bak sana ne göstericem, çıkardık biz, çıkardık, del gör".
Eliz: "Neyi göreceğim Günce?"
Günce: "Yüzyıl ağacını"...
---
15.12.2010
İlk kez
Abla, dedi. Biz de kullanmadık hiç "abla, ablan" diye, çevremizdeki hiç kimsede, herkes "Eliz" diyor.
Buna rağmen dün akşam "Abla, orda herşey yolunda mı?" diye seslendi odasındaki Eliz'e.
Muhtemelen "İyi ki Varsın"ın etkisi.
---
15.12.2010
Dedi
Dün gece:
Bir şekilde yatağa götürebildiğimiz Günce ile önce "Ay'daki Bop"u (Aydaki Adam) okuduk.
(Buna okuma denirse, Günce şekilden şekile... bir an ağzımda bir ayak, ayak çıkıyor bu kez saçları doluyor- çünkü kafasını yüzümün üzerine yerleştirse bile, ağzımın içindeki ve gözümün önündeki saçlara rağmen hala okuyabileceğimi zannedebiliyor- "o ne",
"bu ne" şeklinde ardı arkası kesilmeyen sorular vb) ve sonra bir daha aynısını okuduk.
"Aferin Küçük Ayı", "Minik", "Dişimi İstiyorum" (bu tam 3 kez)...
Yarım saatten fazla zaman geçti. "Tamam artık ışığı kapatıyorum" dedim.
Günce'de bir panik, bir panik (eyvah uyku zamanı paniği):
"Aa, Cünce galba kaka yapmış, bezini içerde değiştirelim mi anne, ne dersin?" dedi önce, surat sevimli hale sokulmuş, kafa bir o yana, bir bu yana eğilmekte.
Kaka yaptığı falan yok tabi.
Yine de açtık, yeniden kapattık. Bütün bunları Günce'nin devinimleri içinde yapınca en az bir 10 belki 15 dakika daha geçti.
Baktı ki, yatma moduna geçiyor anne (baba zaten onca hareket ve sese rağmen sızmış- adamcağız uyumuyor, sızıyor artık resmen),bu kez de:
"Açıktım anne ben, hem de çok açıktım, ışamak (ıspanak) yemek istiyorum" dedi.
Ve kalktık.
Dahası yedi de gerçekten... Burada da "üzerine yoğurt koy", "neden yoğurt koydun ki, böyle yemicem", "babamın yanında yicem, babama gidelim", "burda yemicem, içeriye gidelim" (babanın yanına gidip, sonra tekrar geri dönüyoruz) şeklinde bir hareket zinciri
sonrası en az bir yarım saat daha geçirmiş oldu...
Odaya doğru yöneldiğimi fark edince minik bir bebeği kaptı hemen.
“Bak anne kısıma, ben anneyim, bu da kısım”.
“Küçük anne, hadi al kızını da, artık uyumaya gidelim” demiş bulundum.
“Ben anne diyilim, Cünce’yim ben”, bu arada surat beş karış.
“Tamam Cünce’sin sen”
“Iııh, Cünce diyilim ben, Cünce’yim”
(Kabul ediyorum bir mikrobum, gecenin bu saati, ona Cünce dersem ne diyeceğini gayet iyi biliyorum, yine de içimdeki şeytan susmuyor ve bayıldığım tepki saniyesinde geliyor.)
"Tamam artık çok geç oldu, uyuyalım, yoruldum çünkü gerçekten" dedim.
Birden dudakları büzdü ve yaygara ağlaması değil, en içlisinden ve sessizce ağlamaya başladı. O yanaklardan, inci tanecikleri gibi yaşlar dökülürken bir yandan burnunu çekip, bir yandan da o koskocaman derdini anlatmaya çalışıyor:
"Sabaha kadar uyumuştum ben zaten, hep uyuyoruz, hep uyuyoruz, uyumak istemiyorum ben".
(Artık öğle uykusu da uyumuyor)
Sarıldım sımsıkı sadece. Öyle de uyuyakalmışız…
Ve hatırladım, bundan seneler öncesinde annesine "Dün okula gitmiştim ben zaten, hep gidiyorum, hep gidiyorum, okula gitmek istemiyorum" diyen bir birinci sınıf kızını.
Tarih tekerrürden ibaret, farklı durumlar ama aynı kalıp:))
---
15.12.2010
Dedi
Dün gece:
Bir şekilde yatağa götürebildiğimiz Günce ile önce "Ay'daki Bop"u (Aydaki Adam) okuduk.
(Buna okuma denirse, Günce şekilden şekile... bir an ağzımda bir ayak, ayak çıkıyor bu kez saçları doluyor- çünkü kafasını yüzümün üzerine yerleştirse bile, ağzımın içindeki ve gözümün önündeki saçlara rağmen hala okuyabileceğimi zannedebiliyor- "o ne",
"bu ne" şeklinde ardı arkası kesilmeyen sorular vb) ve sonra bir daha aynısını okuduk.
"Aferin Küçük Ayı", "Minik", "Dişimi İstiyorum" (bu tam 3 kez)...
Yarım saatten fazla zaman geçti. "Tamam artık ışığı kapatıyorum" dedim.
Günce'de bir panik, bir panik (eyvah uyku zamanı paniği):
"Aa, Cünce galba kaka yapmış, bezini içerde değiştirelim mi anne, ne dersin?" dedi önce, surat sevimli hale sokulmuş, kafa bir o yana, bir bu yana eğilmekte.
Kaka yaptığı falan yok tabi.
Yine de açtık, yeniden kapattık. Bütün bunları Günce'nin devinimleri içinde yapınca en az bir 10 belki 15 dakika daha geçti.
Baktı ki, yatma moduna geçiyor anne (baba zaten onca hareket ve sese rağmen sızmış- adamcağız uyumuyor, sızıyor artık resmen),bu kez de:
"Açıktım anne ben, hem de çok açıktım, ışamak (ıspanak) yemek istiyorum" dedi.
Ve kalktık.
Dahası yedi de gerçekten... Burada da "üzerine yoğurt koy", "neden yoğurt koydun ki, böyle yemicem", "babamın yanında yicem, babama gidelim", "burda yemicem, içeriye gidelim" (babanın yanına gidip, sonra tekrar geri dönüyoruz) şeklinde bir hareket zinciri
sonrası en az bir yarım saat daha geçirmiş oldu...
Odaya doğru yöneldiğimi fark edince minik bir bebeği kaptı hemen.
“Bak anne kısıma, ben anneyim, bu da kısım”.
“Küçük anne, hadi al kısını da, artık uyumaya gidelim” demiş bulundum.
“Ben anne diyilim, Cünce’yim ben” bu arada surat beş karış.
“Tamam Cünce’sin sen”
“Iııh, Cünce diyilim ben, Cünce’yim”
(Kabul ediyorum bir mikrobum, gecenin bu saati, ona Cünce dersem ne diyeceğini gayet iyi biliyorum, yine de içimdeki şeytan susmuyor ve bayıldığım tepki saniyesinde geliyor.)
"Tamam artık çok geç oldu, uyuyalım, yoruldum çünkü gerçekten" dedim.
Birden dudakları büzdü ve yaygara ağlaması değil, en içlisinden ve sessizce ağlamaya başladı. O yanaklardan, inci tanecikleri gibi yaşlar dökülürken bir yandan burnunu çekip, bir yandan da o koskocaman derdini anlatmaya çalışıyor:
"Sabaha kadar uyumuştum ben zaten, hep uyuyoruz, hep uyuyoruz, uyumak istemiyorum ben".
(Artık öğle uykusu da uyumuyor)
Sarıldım sımsıkı sadece. Öyle de uyuyakalmışız…
Ve hatırladım, bundan seneler öncesinde annesine "Dün okula gitmiştim ben zaten, hep gidiyorum, hep gidiyorum, okula gitmek istemiyorum" diyen bir birinci sınıf kızını.
Tarih tekerrürden ibaret, farklı durumlar ama aynı kalıp:))
---
16.12.2010
Yaptı
Yüzyıl (yeniyıl) ağacımız, zavallı ağacımız.
"Ağaç süslemekleri" (renkli saten toplar) asmışlardı dün akşam Eliz'le birlikte.
Günce önce iki topu aynı yere asarken, giderek 5-6 tanesini aynı yere asmaya başladı.
Asmayı tamamlar tamamlamaz da geri toplamaya bu kez.
Anne: "Ne yapıyorsun Günce'cim?"
Günce: "Meyveley topluyoyum, sebzeley topluyoyum ağaçtan".
Anne: "Ha evet, ne ağacıymış bu, neler topladın?"
Günce: "Elma (kırmızı top), domaneş de olabilirdir, biber (yeşil top), soğan (kırık beyaz top) böğürtlen (mavi top)".
O mavi topa böğürtlen demek, aklıma en son gelecek şeydi heralde.
---
16.12.2010
Yaptı
Yüzyıl ağacı Bölüm 2:
Ağaçtan topladığı "ağaç süslemekleri" (biraz önce meyve ve sebze olarak toplanmışlardı) bir süre sonra tekrar ağaca asmaya başladı.
Ve yeniden oradan toplamaya!
Ağaçtan aldığı her topu, teker teker gidip babanın üstüne koyuyor.
Bu sefer Eliz: "Günce'cim hadi gel onları ağaca asalım yeniden"
Günce: "IIhh, takmicam"
Eliz: "Ama ağacımızı süsleyeceğiz onlarla"
Günce: "Ağacı süslemicem, ben babamı süslicem".
---
16.12.2010
İlk kez
Kendi söylediğine, yine kendisi kızdı.
"Bak Cünce, kapı açilinca Noel Baba gelicek"
"Iııhhh, gelmesin, kendi DAĞ evinde kalsın".
!!!!!
---
16.12.2010
Dedi
Gece hala aynı tepinmeler, dönmeler, kısaca devinimler, devinimler...
Ardarda hapşırdım bir ara.
"Çok yaşa" dedi istifini hiç bozmadan (popo yukarıda, kafa gömülü yastık altına devekuşu misali).
O ortamda bunu demesi çok hoşuma gitti.
Annelik damarlarımda pik yapmış halde:
"Ayyy, sen yaşa bebeğim, sen çok yaşa.çok güzel yaşa..." şeklinde saymalara başlamışken, gayet net nokta koydu:
"Ben hapşırmadım ki!!!".
---
17.12.2010
Dedi
"Şu ekmeğin yumuşacık yerinden koparıyim, anneme veriyim."
---
17.12.2010
Dedi
Evde koltuk minderlerinden yapılma "kaydadak"tan kayarlerken Eliz'e "Neden birlikte kaymayalım?" dedi.
"Birlikte kayalım mı?" anlamında söylenmiş, biraz evrilip çevrilmiş ama ben çok sevdim.
---
17.12.2010
Dedi
Günce: "Babacım sen çok büyüdün, artık çocuk olabilirsin"
Baba: "Keşşkeee!"
---
17.12.2010
Dedi
Günce:"Despero izledim ben bugün annecim."
Bütün gün Günce'nin yanında olan anneanne hayretler içinde "Aaa, ne zaman izledin Despero'yu?" deyince Günce yanıtlar:
"İki zaman."
---
17.12.2010
Dedi
"Çok garip bir oyuncak bu baba, Eliz bebekken bunu oynardı."
---
20.12.2010
Dedi
"Öbüm koptu baba".
Aniden arkasında beliriveren babasına dedi.
---
20.12.2010
Dedi
Ta ta tatam! Anne-kız rekabeti başladı.
Dün akşam babaya "Damat" demeye başladı. Gelin de kendisi tabi. "Damat düşüyordum az kalsın", "Damat hadi dizlerimizle oturalım", "Damat yanıma deler misin?", damat aşağı, damat yukarı...
Ve o ağızdan her damat çıkışında bir kıkırdama, bir kıkırdama...
Sonra bana baktı, yanıma geldi, yanaklarımı ellerinin arasına aldı, "Sen de gelinsin, gelin-annesin"...
---
21.12.2010
Dedi
Yatak sohbetleri:
G: "Anne Emre benim kalbimi aldı."
A: ????
G: "Versin ama o benim kalbim."
Kalp hangi anlamda kalptir, hiç emin değilim.
---
21.12.2010
Dedi
Bu ayın durumundan mıdır nedir, kimle konuşsam, 2-3 yaş civarı çocuklarının gecenin bir saati sohbete kalktığından bahsediyor.
Dün gece 3-3,5 civarı, belki de 4.
Günce: "Tipa'ya didelim baba"
Baba: "Kızım bu saatte Kipa kapalıdır."
G: "Diyildir, Tipa'ya didelim, süt alalım"
A: "Günce'cim sabah olsun, Carrefourdan alırız."
G: "Olmaz bu süt sadece Tipa'da vardır."
O saatte bunu anlatacak halim olmadığı gibi, anlatsam da faydası olmayacağını da biliyorum.
G: "Baba o zaman ayaamı öp."
O saatte vıdı vıdı konuştu durdu.
---
21.12.2010
Dedi
"Ben daha sabah uyanmıştım, şimdi bi daha uyumak istemiyorum."
Sabahın körü uyanmıştı, saat olmuş akşam dokuz, gözünden uyku resmen akıyor, hanımefendi daha sabah uyanmışmış.
---
22.12.2010
Dedi
Sabahın ilk saatleri sohbetleri, saat 5 gibi bu sefer:
Günce: Anne bu örtü ne renk? Siyah mı?
Anne: Değil Günce.
G: Kafferengi mi o zaman, kaffe olabilirdir.
A: Kahverengi de değil Günce.
G: Hımm düşünelim o zaman, hadi anne sen de düşün.
A: Düşünüyorum Günce (düşündüğüm falan yok uyuyorum tabi ki, bu aralar böyle konuşarak uyuyabiliyorum).
G: Öyle düşünme anne, parmağını dudağına koyarak düşün (kendi böyle düşünüyor ya).
Bayağı koyu bir bejdi örtü.
---
23.12.2010
Sözlük
Kelime: uyurkenkalmışım
Anlamı: uyuyakalmışım
uykudan kalkıyormuş gibi yaparken söyledi
---
23.12.2010
Dedi
Yatmaya gitme pazarlıklarından sıkıldı bir an ve "Sen benden ne istiyorsun anne?" dedi.
---
23.12.2010
Sözlük
Kelime: yalabo
Anlamı: lavabo
---
23.12.2010
Dedi
G:"Baba benimle dans eder misin?"
Baba erir ve eridiği gözle bile görülmektedir.
G: "Caillou müziğiyle ama."
İşini de bilir.
---
24.12.2010
Dedi
Aşkta çatırdama:
Günce avaz avaz: "Bıktım bıktııımmm"
Baba: "Neden bıktın aşkım"
Günce: "Senden bıktım Damat"
Baba şookk: "Ne benden mi bıktın?"
Günce: "Hayır canım senden bıkmadım, sen çok iyi bir babasın, Damattan bıktım."
Baba: Erir.
---
24.12.2010
Dedi
Oyun oynarlarken,
Baba: Pazara gidelim mi?
Günce: Olmas canım pazar kapandı.
Baba: Kapandı mı?
Günce: Evet. Ama Forum açık!!!
Oyun ne zaman biter, gerçek ne zaman başlar bilinmez, karmaşık ilişkiler...
---
24.12.2010
Dedi
Eliz: "Çok kararlıyım anne, ben büyüyünce oyuncu olacağım, müzikal oyuncusu hem de."
Anne: "Çok iyi, umarım olursun, çok okumalısın o zaman."
Eliz: "Eğer oyuncu olamazsam stilist olurum o zaman yada Montessori öğretmeni (Hilal aşkından mütevellit son istek).
Günce: "Ben büyüyünce gelin olucam!!!!"
İsteklerine kesin saygı göstereceğim düşüncemi bir kontrol etmeliyim. Daha 17'sinde birini elinden tutup "ben evleniyorum" diye getirmez umarım.
---
25.12.2010
Dedi
Eliz'in tarafından bindi arabaya ve "koltaama oturmicam, arka koltaa oturicam" diyerek yerleşti arkaya.
Eyvah yine bir saat koltuğa oturma gerekliliği üzerine konuşmak zorunda kalacağız derken Eliz ışık hızıyla meseleyi halletti:
Eliz: "Haydi yerine yerleş Günce de, Caillou açalım."
Günce: "Peki oturuyoyum problem yok"
Anne ve baba: Dumur.
---
25.12.2010
Sözlük
Kelime: Dizimle oturucam
Anlamı: Dizüstü oturmak
---
25.12.2010
Dedi
Eliz söyleyeceği şarkıyı seçmek için Rengarenk'in şarkı sözlerini incelemede. Kitapçığa bakıp, söylüyor yavaşça.
Minik kızın elinden kaptı kitapçığı, ilk sayfasını açtı ve yüksek sesle okumaya başladı:
"Sevgili Cünce..."
---
25.12.2010
Sözlük
Kelime: Ayağımla oturucam
Anlamı: Sandalyeye çıkıp, ayağa kalkmak
---
Dedi
Günce: Ben küçücükken bunlarla oynardım di mi anne?
Anne: Evet tatlım.
Günce: Artık Eliz oynasın bunlarla, bu tornabidamla (tornavida).
---
02.12.2010
Dedi
Ben küçücükken bunlarla oynardım di mi anne?
---
02.12.2010
Yaptı
Daha doğrusu yapıyor...
Pirinçleri yerlere döküyor. "Kumdan kale" yapıyormuş!!!
---
02.12.2010
Dedi
Sandalyeyi çekmiş, elindeki pirinç dolu kabı ocağın üzerine koymaya çalışırken yakaladığım Günce'ye "Aman Günce..." diye başlamıştım ki, "Merak etme annecim, ben Cünce'ye gös kulak oluyorum" diye lafı ağzıma tıktı.
---
08.12.2010
Yaptı
Sezonun ilk nezlesini oldu. Burun "fırk fırk", kendisi "şubup içicem" derdinde. İğrenç Sudafed'i içip, üstüne "çok güselmiş tadı di mi"leri tamamen bozulan damak tadına bağlıyorum.
Durmaksızın mızırdama modunda. Uyulan kurallar altüst. Dün gece babayla diyalog şöyle sürdü:
G: "Bi de Totoro, baba".
B: "Olmaz kızım, çok geç oldu, hadi yatalım"
G: "Totorooooo, babacım"
B: "Kızım hastasın zaten, hadi yatıp dinlenelim"
G: "Nüffen babacım, nüffen, bi de Totoro"
B: "Annen izin vermiyor bak, annene söyle"
A: "Beni karıştırmayın, ben Ponyo'yo da olmaz demiştim"
B: "Günce ama sadece Ponyo diye konuşmuştuk, Totoro dememiştik"
G: "Hadi, konuşalım o zaman".
Sürer de sürer...
---
08.12.2010
Dedi
"Hoşgeldimmmm annecim!!!".
Babasıyla dışarıdan gelen Günce'ye kapıyı açtığımda, yüzünde kocaman bir gülücükle, böyle dedi bana.
---
10.12.2010
Dedi
Günce: "Bunun tadını koklayabilir miyim?" (çorba için)
Doğru diyor aslında:))
---
10.12.2010
Dedi
Baba: "Günce'cim bir durur musun, alamadım burnundaki sümüğü."
Günce:"Hiç önemli diyil canım!".
---
13.12.2010
Dedi
Yeni yıl çekilişi için yapacaklarımızla ilgili konuşmuştuk Günce'yle. Gerçi duyduğu ilk andan itibaren "Benim hediyem bu, ....'nun diyil" demeye başlamıştı, daha almadığımız hediye için.
Cumartesi hediyemizi almaya çıktık. Yeni yılda sürpriz bir arkadaştan gidecek hediye için oyuncak daha doğru gibi geldi bize.
ToyzzShop'a daldık. Alınmamış hediyesini paylaşamadığı arkadaşı ... için bu kez de bütün mağazayı almaya kalktı, doğal olarak. Sonunda kendisinde de olan, kendi sevdiği bir oyuncağı seçti:))
Oldukça uzun bir zaman harcadıktan sonra, paketimizi yaptırdık, elimizdekileri arabaya yerleştirdik ve eve geldik.
Paketi yukarıya çıkarmak istedi bu kez. Bu paketin onun değil, Nilsu'nun olduğunu anlatmaya çalıştık yine.
"Vermek iştemiyoyum ben bunu Nilsu'ya" dedi.
"Ama onun için seçmiştin, bununla oynasın di mi anne, demiştin" dedim.
"Vermicem, Nilsu benimle oynamıyoo" dedi çıktı.
Ne anladı bu çekiliş işinden, ben anlamadım:)))
---
13.12.2010
Yaptı
Aksiyon filmleri yönetmenlerine açık duyurumdur:
Bütün gün uyumadığı halde 21:30'da yatağa ancak götürmeyi başardığımız, "sen buraya anne", "babam da gelsin, bu tarafa geçsin" diye bizi yatağa dizen, almadığı pozisyon, girmediği şekil kalmadıktan sonra yerleştiği orta pozisyonda, kıpırtısız bir hal almasıyla
biz "hah uyuyacak artık heralde" diye heyecanlanmışken, solundaki babanın çenesine sol ayağının topuğuyla bir uçan tekme geçirirken, sol eliyle de adamın saçlarını kavrayıp yolan, sağındaki annenin sağ kolunu alttan tırmalayıp, üstten de ısırmayı başarabilen
ve bu dört eylemin hepsini aynı anda yapabilen, 2 yaş 4 aylık küçük kız bizim evde .
Başka yerde aramayın diye...
(Bir de bu hasta hali)
---
14.12.2010
Dedi
Ağacımızı çıkarmasını söylemiştim Hülya ablamıza, çıkarmış. Eliz hanımın sıkı tembihi var, "Ben olmadan sakın süslemeyin", bekledik.
Günce dört dönüyor ağacın çevresinde.
"Hülya bu ne ki?" (Hayret, hiçbirşeyi unutmaz, bunu hatırlamadı).
Hülya yanıtlıyor: "Yeni yıl ağacı Günce."
G: "Napıcaz ki bunu?"
H: "Süsleyeceksiniz Eliz gelince."
Nihayet Eliz gelir. Günce hoplaya, zıplaya kapıya koşar.
"Elis, del bak sana ne göstericem, çıkardık biz, çıkardık, del gör".
Eliz: "Neyi göreceğim Günce?"
Günce: "Yüzyıl ağacını"...
---
15.12.2010
İlk kez
Abla, dedi. Biz de kullanmadık hiç "abla, ablan" diye, çevremizdeki hiç kimsede, herkes "Eliz" diyor.
Buna rağmen dün akşam "Abla, orda herşey yolunda mı?" diye seslendi odasındaki Eliz'e.
Muhtemelen "İyi ki Varsın"ın etkisi.
---
15.12.2010
Dedi
Dün gece:
Bir şekilde yatağa götürebildiğimiz Günce ile önce "Ay'daki Bop"u (Aydaki Adam) okuduk.
(Buna okuma denirse, Günce şekilden şekile... bir an ağzımda bir ayak, ayak çıkıyor bu kez saçları doluyor- çünkü kafasını yüzümün üzerine yerleştirse bile, ağzımın içindeki ve gözümün önündeki saçlara rağmen hala okuyabileceğimi zannedebiliyor- "o ne",
"bu ne" şeklinde ardı arkası kesilmeyen sorular vb) ve sonra bir daha aynısını okuduk.
"Aferin Küçük Ayı", "Minik", "Dişimi İstiyorum" (bu tam 3 kez)...
Yarım saatten fazla zaman geçti. "Tamam artık ışığı kapatıyorum" dedim.
Günce'de bir panik, bir panik (eyvah uyku zamanı paniği):
"Aa, Cünce galba kaka yapmış, bezini içerde değiştirelim mi anne, ne dersin?" dedi önce, surat sevimli hale sokulmuş, kafa bir o yana, bir bu yana eğilmekte.
Kaka yaptığı falan yok tabi.
Yine de açtık, yeniden kapattık. Bütün bunları Günce'nin devinimleri içinde yapınca en az bir 10 belki 15 dakika daha geçti.
Baktı ki, yatma moduna geçiyor anne (baba zaten onca hareket ve sese rağmen sızmış- adamcağız uyumuyor, sızıyor artık resmen),bu kez de:
"Açıktım anne ben, hem de çok açıktım, ışamak (ıspanak) yemek istiyorum" dedi.
Ve kalktık.
Dahası yedi de gerçekten... Burada da "üzerine yoğurt koy", "neden yoğurt koydun ki, böyle yemicem", "babamın yanında yicem, babama gidelim", "burda yemicem, içeriye gidelim" (babanın yanına gidip, sonra tekrar geri dönüyoruz) şeklinde bir hareket zinciri
sonrası en az bir yarım saat daha geçirmiş oldu...
Odaya doğru yöneldiğimi fark edince minik bir bebeği kaptı hemen.
“Bak anne kısıma, ben anneyim, bu da kısım”.
“Küçük anne, hadi al kızını da, artık uyumaya gidelim” demiş bulundum.
“Ben anne diyilim, Cünce’yim ben”, bu arada surat beş karış.
“Tamam Cünce’sin sen”
“Iııh, Cünce diyilim ben, Cünce’yim”
(Kabul ediyorum bir mikrobum, gecenin bu saati, ona Cünce dersem ne diyeceğini gayet iyi biliyorum, yine de içimdeki şeytan susmuyor ve bayıldığım tepki saniyesinde geliyor.)
"Tamam artık çok geç oldu, uyuyalım, yoruldum çünkü gerçekten" dedim.
Birden dudakları büzdü ve yaygara ağlaması değil, en içlisinden ve sessizce ağlamaya başladı. O yanaklardan, inci tanecikleri gibi yaşlar dökülürken bir yandan burnunu çekip, bir yandan da o koskocaman derdini anlatmaya çalışıyor:
"Sabaha kadar uyumuştum ben zaten, hep uyuyoruz, hep uyuyoruz, uyumak istemiyorum ben".
(Artık öğle uykusu da uyumuyor)
Sarıldım sımsıkı sadece. Öyle de uyuyakalmışız…
Ve hatırladım, bundan seneler öncesinde annesine "Dün okula gitmiştim ben zaten, hep gidiyorum, hep gidiyorum, okula gitmek istemiyorum" diyen bir birinci sınıf kızını.
Tarih tekerrürden ibaret, farklı durumlar ama aynı kalıp:))
---
15.12.2010
Dedi
Dün gece:
Bir şekilde yatağa götürebildiğimiz Günce ile önce "Ay'daki Bop"u (Aydaki Adam) okuduk.
(Buna okuma denirse, Günce şekilden şekile... bir an ağzımda bir ayak, ayak çıkıyor bu kez saçları doluyor- çünkü kafasını yüzümün üzerine yerleştirse bile, ağzımın içindeki ve gözümün önündeki saçlara rağmen hala okuyabileceğimi zannedebiliyor- "o ne",
"bu ne" şeklinde ardı arkası kesilmeyen sorular vb) ve sonra bir daha aynısını okuduk.
"Aferin Küçük Ayı", "Minik", "Dişimi İstiyorum" (bu tam 3 kez)...
Yarım saatten fazla zaman geçti. "Tamam artık ışığı kapatıyorum" dedim.
Günce'de bir panik, bir panik (eyvah uyku zamanı paniği):
"Aa, Cünce galba kaka yapmış, bezini içerde değiştirelim mi anne, ne dersin?" dedi önce, surat sevimli hale sokulmuş, kafa bir o yana, bir bu yana eğilmekte.
Kaka yaptığı falan yok tabi.
Yine de açtık, yeniden kapattık. Bütün bunları Günce'nin devinimleri içinde yapınca en az bir 10 belki 15 dakika daha geçti.
Baktı ki, yatma moduna geçiyor anne (baba zaten onca hareket ve sese rağmen sızmış- adamcağız uyumuyor, sızıyor artık resmen),bu kez de:
"Açıktım anne ben, hem de çok açıktım, ışamak (ıspanak) yemek istiyorum" dedi.
Ve kalktık.
Dahası yedi de gerçekten... Burada da "üzerine yoğurt koy", "neden yoğurt koydun ki, böyle yemicem", "babamın yanında yicem, babama gidelim", "burda yemicem, içeriye gidelim" (babanın yanına gidip, sonra tekrar geri dönüyoruz) şeklinde bir hareket zinciri
sonrası en az bir yarım saat daha geçirmiş oldu...
Odaya doğru yöneldiğimi fark edince minik bir bebeği kaptı hemen.
“Bak anne kısıma, ben anneyim, bu da kısım”.
“Küçük anne, hadi al kısını da, artık uyumaya gidelim” demiş bulundum.
“Ben anne diyilim, Cünce’yim ben” bu arada surat beş karış.
“Tamam Cünce’sin sen”
“Iııh, Cünce diyilim ben, Cünce’yim”
(Kabul ediyorum bir mikrobum, gecenin bu saati, ona Cünce dersem ne diyeceğini gayet iyi biliyorum, yine de içimdeki şeytan susmuyor ve bayıldığım tepki saniyesinde geliyor.)
"Tamam artık çok geç oldu, uyuyalım, yoruldum çünkü gerçekten" dedim.
Birden dudakları büzdü ve yaygara ağlaması değil, en içlisinden ve sessizce ağlamaya başladı. O yanaklardan, inci tanecikleri gibi yaşlar dökülürken bir yandan burnunu çekip, bir yandan da o koskocaman derdini anlatmaya çalışıyor:
"Sabaha kadar uyumuştum ben zaten, hep uyuyoruz, hep uyuyoruz, uyumak istemiyorum ben".
(Artık öğle uykusu da uyumuyor)
Sarıldım sımsıkı sadece. Öyle de uyuyakalmışız…
Ve hatırladım, bundan seneler öncesinde annesine "Dün okula gitmiştim ben zaten, hep gidiyorum, hep gidiyorum, okula gitmek istemiyorum" diyen bir birinci sınıf kızını.
Tarih tekerrürden ibaret, farklı durumlar ama aynı kalıp:))
---
16.12.2010
Yaptı
Yüzyıl (yeniyıl) ağacımız, zavallı ağacımız.
"Ağaç süslemekleri" (renkli saten toplar) asmışlardı dün akşam Eliz'le birlikte.
Günce önce iki topu aynı yere asarken, giderek 5-6 tanesini aynı yere asmaya başladı.
Asmayı tamamlar tamamlamaz da geri toplamaya bu kez.
Anne: "Ne yapıyorsun Günce'cim?"
Günce: "Meyveley topluyoyum, sebzeley topluyoyum ağaçtan".
Anne: "Ha evet, ne ağacıymış bu, neler topladın?"
Günce: "Elma (kırmızı top), domaneş de olabilirdir, biber (yeşil top), soğan (kırık beyaz top) böğürtlen (mavi top)".
O mavi topa böğürtlen demek, aklıma en son gelecek şeydi heralde.
---
16.12.2010
Yaptı
Yüzyıl ağacı Bölüm 2:
Ağaçtan topladığı "ağaç süslemekleri" (biraz önce meyve ve sebze olarak toplanmışlardı) bir süre sonra tekrar ağaca asmaya başladı.
Ve yeniden oradan toplamaya!
Ağaçtan aldığı her topu, teker teker gidip babanın üstüne koyuyor.
Bu sefer Eliz: "Günce'cim hadi gel onları ağaca asalım yeniden"
Günce: "IIhh, takmicam"
Eliz: "Ama ağacımızı süsleyeceğiz onlarla"
Günce: "Ağacı süslemicem, ben babamı süslicem".
---
16.12.2010
İlk kez
Kendi söylediğine, yine kendisi kızdı.
"Bak Cünce, kapı açilinca Noel Baba gelicek"
"Iııhhh, gelmesin, kendi DAĞ evinde kalsın".
!!!!!
---
16.12.2010
Dedi
Gece hala aynı tepinmeler, dönmeler, kısaca devinimler, devinimler...
Ardarda hapşırdım bir ara.
"Çok yaşa" dedi istifini hiç bozmadan (popo yukarıda, kafa gömülü yastık altına devekuşu misali).
O ortamda bunu demesi çok hoşuma gitti.
Annelik damarlarımda pik yapmış halde:
"Ayyy, sen yaşa bebeğim, sen çok yaşa.çok güzel yaşa..." şeklinde saymalara başlamışken, gayet net nokta koydu:
"Ben hapşırmadım ki!!!".
---
17.12.2010
Dedi
"Şu ekmeğin yumuşacık yerinden koparıyim, anneme veriyim."
---
17.12.2010
Dedi
Evde koltuk minderlerinden yapılma "kaydadak"tan kayarlerken Eliz'e "Neden birlikte kaymayalım?" dedi.
"Birlikte kayalım mı?" anlamında söylenmiş, biraz evrilip çevrilmiş ama ben çok sevdim.
---
17.12.2010
Dedi
Günce: "Babacım sen çok büyüdün, artık çocuk olabilirsin"
Baba: "Keşşkeee!"
---
17.12.2010
Dedi
Günce:"Despero izledim ben bugün annecim."
Bütün gün Günce'nin yanında olan anneanne hayretler içinde "Aaa, ne zaman izledin Despero'yu?" deyince Günce yanıtlar:
"İki zaman."
---
17.12.2010
Dedi
"Çok garip bir oyuncak bu baba, Eliz bebekken bunu oynardı."
---
20.12.2010
Dedi
"Öbüm koptu baba".
Aniden arkasında beliriveren babasına dedi.
---
20.12.2010
Dedi
Ta ta tatam! Anne-kız rekabeti başladı.
Dün akşam babaya "Damat" demeye başladı. Gelin de kendisi tabi. "Damat düşüyordum az kalsın", "Damat hadi dizlerimizle oturalım", "Damat yanıma deler misin?", damat aşağı, damat yukarı...
Ve o ağızdan her damat çıkışında bir kıkırdama, bir kıkırdama...
Sonra bana baktı, yanıma geldi, yanaklarımı ellerinin arasına aldı, "Sen de gelinsin, gelin-annesin"...
---
21.12.2010
Dedi
Yatak sohbetleri:
G: "Anne Emre benim kalbimi aldı."
A: ????
G: "Versin ama o benim kalbim."
Kalp hangi anlamda kalptir, hiç emin değilim.
---
21.12.2010
Dedi
Bu ayın durumundan mıdır nedir, kimle konuşsam, 2-3 yaş civarı çocuklarının gecenin bir saati sohbete kalktığından bahsediyor.
Dün gece 3-3,5 civarı, belki de 4.
Günce: "Tipa'ya didelim baba"
Baba: "Kızım bu saatte Kipa kapalıdır."
G: "Diyildir, Tipa'ya didelim, süt alalım"
A: "Günce'cim sabah olsun, Carrefourdan alırız."
G: "Olmaz bu süt sadece Tipa'da vardır."
O saatte bunu anlatacak halim olmadığı gibi, anlatsam da faydası olmayacağını da biliyorum.
G: "Baba o zaman ayaamı öp."
O saatte vıdı vıdı konuştu durdu.
---
21.12.2010
Dedi
"Ben daha sabah uyanmıştım, şimdi bi daha uyumak istemiyorum."
Sabahın körü uyanmıştı, saat olmuş akşam dokuz, gözünden uyku resmen akıyor, hanımefendi daha sabah uyanmışmış.
---
22.12.2010
Dedi
Sabahın ilk saatleri sohbetleri, saat 5 gibi bu sefer:
Günce: Anne bu örtü ne renk? Siyah mı?
Anne: Değil Günce.
G: Kafferengi mi o zaman, kaffe olabilirdir.
A: Kahverengi de değil Günce.
G: Hımm düşünelim o zaman, hadi anne sen de düşün.
A: Düşünüyorum Günce (düşündüğüm falan yok uyuyorum tabi ki, bu aralar böyle konuşarak uyuyabiliyorum).
G: Öyle düşünme anne, parmağını dudağına koyarak düşün (kendi böyle düşünüyor ya).
Bayağı koyu bir bejdi örtü.
---
23.12.2010
Sözlük
Kelime: uyurkenkalmışım
Anlamı: uyuyakalmışım
uykudan kalkıyormuş gibi yaparken söyledi
---
23.12.2010
Dedi
Yatmaya gitme pazarlıklarından sıkıldı bir an ve "Sen benden ne istiyorsun anne?" dedi.
---
23.12.2010
Sözlük
Kelime: yalabo
Anlamı: lavabo
---
23.12.2010
Dedi
G:"Baba benimle dans eder misin?"
Baba erir ve eridiği gözle bile görülmektedir.
G: "Caillou müziğiyle ama."
İşini de bilir.
---
24.12.2010
Dedi
Aşkta çatırdama:
Günce avaz avaz: "Bıktım bıktııımmm"
Baba: "Neden bıktın aşkım"
Günce: "Senden bıktım Damat"
Baba şookk: "Ne benden mi bıktın?"
Günce: "Hayır canım senden bıkmadım, sen çok iyi bir babasın, Damattan bıktım."
Baba: Erir.
---
24.12.2010
Dedi
Oyun oynarlarken,
Baba: Pazara gidelim mi?
Günce: Olmas canım pazar kapandı.
Baba: Kapandı mı?
Günce: Evet. Ama Forum açık!!!
Oyun ne zaman biter, gerçek ne zaman başlar bilinmez, karmaşık ilişkiler...
---
24.12.2010
Dedi
Eliz: "Çok kararlıyım anne, ben büyüyünce oyuncu olacağım, müzikal oyuncusu hem de."
Anne: "Çok iyi, umarım olursun, çok okumalısın o zaman."
Eliz: "Eğer oyuncu olamazsam stilist olurum o zaman yada Montessori öğretmeni (Hilal aşkından mütevellit son istek).
Günce: "Ben büyüyünce gelin olucam!!!!"
İsteklerine kesin saygı göstereceğim düşüncemi bir kontrol etmeliyim. Daha 17'sinde birini elinden tutup "ben evleniyorum" diye getirmez umarım.
---
25.12.2010
Dedi
Eliz'in tarafından bindi arabaya ve "koltaama oturmicam, arka koltaa oturicam" diyerek yerleşti arkaya.
Eyvah yine bir saat koltuğa oturma gerekliliği üzerine konuşmak zorunda kalacağız derken Eliz ışık hızıyla meseleyi halletti:
Eliz: "Haydi yerine yerleş Günce de, Caillou açalım."
Günce: "Peki oturuyoyum problem yok"
Anne ve baba: Dumur.
---
25.12.2010
Sözlük
Kelime: Dizimle oturucam
Anlamı: Dizüstü oturmak
---
25.12.2010
Dedi
Eliz söyleyeceği şarkıyı seçmek için Rengarenk'in şarkı sözlerini incelemede. Kitapçığa bakıp, söylüyor yavaşça.
Minik kızın elinden kaptı kitapçığı, ilk sayfasını açtı ve yüksek sesle okumaya başladı:
"Sevgili Cünce..."
---
25.12.2010
Sözlük
Kelime: Ayağımla oturucam
Anlamı: Sandalyeye çıkıp, ayağa kalkmak
---
Nurturia Anı Defteri Kasım 2010 Kayıtları
02.11.2010
Dedi
Dayanamamış artık ve akşam üzeri 4,5 gibi uyuyakalmış, 5,5 gibi ağlayarak uyandı, kucağımda aşağı yukarı yürürken mutfaktan gelen balık kokusunu farketti.
"Balina kokuyo buyası" dedi önce.
"Nerde balina" dedim ben de.
"İşte buydalar, küçük küçük, minicik, miniminnacık balinalay" dedi bir yandan da parmağının ucuyla minicikliği işaret etmeye çalışarak.
---
03.11.2010
Dedi
Anne: Şarkı söyleyelim mi Günce?
Günce: Söyleyelim.
A: Ne söyleyelim peki?
G: Ali yazay, Veli yazay (bizde böyle herkes yazıyor, bozan yok)
Tüp şuyunu çekey azay azay....
(Bu dörtlüğü söyler)
A: Şimdi de pazara gidelim'i söyleyelim mi?
G: Oluy.
A: Pazara gidelim, bir tavuk alalım
G: Hayıy, töpek alalım!
A: Tamam köpek alalım.
Pazara gidelim bir köpek alalım
Pazara gidip bir köpek alıp, napalım?
G: Ödeme!!!!
(Hav hav diyecek diye bekleyen anne tam anlamıyla hebelek olma durumu yaşamaktadır.)
---
03.11.2010
Dedi
Döküntü mevsimini açmış bulunmaktayız.
Sebep: Yine bilinmezlikler içinde.
Ne oluyor da başlıyor bu lanet şeyler, hala bilemiyoruz. Hem anne hem de baba geçen hafta ikimiz birden yoktuk ve anneanneden alınan rapora göre keyfi de gayet yerindeymiş ama buna rağmen stres mi tetikledi acaba diye düşünmekteyim.
Boynunda ve omzunda bu kez. Hafiften kollara da inmiş. Belli ki çok kaşınıyor, çok rahatsız ve sürekli mızmız (haklı tabi, durmadan kaşınmanın ne can sıkıcı olduğunu anne de iyi bilir ve bu yüzden çok iyi anlamaktadır durumunu ama sürekli ağlayıp, hiçbirşeyden
memnun olmayıp, istediklerini verdikçe sağa sola fırlatması, yememesi, "kucama al"lar, kucağa alınmalar, daha saniyesinde "inicem, iniceemmm" çığlıkları ve bunları kesintisiz 5-6 saat sürdürebilmesi, bir de anne zaten sıkıntısını geçirememekten yeteri kadar
gerginken, hiç de kolay değil).
En son noktada elindeki Pritt'i (en küçük boy), dudağına ruj niyetine sürmeye ve çaktırmadan tadına bakmaya kalkışınca anne artık gayet net bir "Hayır" der.
Daha 1 dk önce susmuş olan Günce yeniden başlar avazı çıktığı kadar bağırarak ağlamaya: "Munat, Munaaatttt, del".
Munat gelir, kucağına alır.
Günce: "Şen Munat'sın" der, ama bu öyle bir demedir ki içinde binlerce "başım sıkışınca hep geliyorsun"lar saklıdır.
Devam eder "Şen babasın", bir yandan da babanın yüzünü eliyle okşarken (Hep geleceksin, biliyorumdur aslında bu da, aynen bu ifadeyle söylenmektedir).
"Şen Munat babasın" (İyi ki varsın, iyi ki böylesin, farkını biliyorum).
"Cünce'nin babaşışın" (İyi ki benimsin).
Yetişip kameraya alamadım bunu, iki-üç sözcükle, ama ondan öte vücut dili ve gözlerle böyle bir konuşmayı, bu kadar yakından kaç kere gördüm, bilemiyorum.
---
06.11.2010
Dedi
Günlük güneşlikti bugün hava. Bir arkadaşlarının doğumgününe katıldı kızböceğim ile ağustos böceğim.
Hemen her yaştan çocuğun bulunduğu, yine de en miniğinin Günce olduğu bir doğumgünü.
Koştu, tırmandı, önce eteğini sonra ayakkabılarını attı ve sonunda yoruldu. "Yavaş yavaş gidelim bis aytık annecim" dedi önce.
Günce kucağımda koskocaman bahçede Eliz'i aramaya başladık.
Yolumuzun üstüne çok büyük bir kümes-kafes çıktı. Bir tavuskuşu, bir papağan bir de ne olduğunu bilmediğim renkli-uzun kuyruklu başka birşey daha.
Günce kuşa "Bizimle evimise gelmek iştey mişin kuş" dedi.
Ben "Ama.." diye ağzımı açar açmaz,
"Tamam, tamam anne, bisimle eve gelemiceni biliyoyum, şadece şöylemek iştedim, buraşı onun evi ve bişim evimiş buyaşı diyil" deyiverdi.
---
07.11.2010
Dedi
Uyumaya çalışırken Luli'de uyuyan babayı göstererek "Bak Luli'nin babası bile uyumuş" diyen anneannesine "O baba diyil, çocuk o"dedi önce biraz kızgın, biraz kırgın.
Sonra da kendi kendine alçacık bir sesle, "Babam çoookkk usakta, beni pencereden duymas, telefondan duyur şadece" diye ekledi.
---
10.11.2010
Sözlük
Kelime: Bacağımla otuyucam
Anlamı: Dizlerinin üzerinde oturmak
---
12.11.2010
Sözlük
Kelime: Tırnak kaşıntısı
Anlamı: Törpü
---
12.11.2010
Dedi
Yavaştan pembe yalanlara başladı bile:
Anne: Günce kaka mı yaptın?
Günce: Hayıy.
Anne: Bir koku geliyor ama.
Günce: Kaka yapmadım ben, öyümcek ağ yapmış olabiliy.
Yada ayağındaki çoraptan kurtulma çabasında ama baba izin vermezken:"Ayaam kayıncalanıyoy da ondan çikayıyoyum".
Ya da:
"Ayaamda çoyap yok, eyvah, napicam şimdi, napicam şimdi?" -Buna uygun tonlama ve panik hali de ses tonuna ustaca eklenmiştir-
Anneannenin çorapsız ve ayaksız ayağa olan zaafı çoktan farkedilmiştir bile.
---
14.11.2010
Dedi
Günce'nin "Foyum'a didelim" tutturmaları zaten büyük ve küçük gelen değiştirileceklerle denk düşünce, Forum'a yöneldik. Bir oturma özürlüsü olan Günce'nin daha arabadan iner inmez "pusetime otuymak iştiyoyum"u pek normal gelmedi bize ama durum canımıza minnet
olduğu için "pusetinde kımıldasa da oturan" kızımızla mutlu mutlu değiştirmeler için mağazaya girdik.
Daha iki gün önce Eliz'e alınan elbise için "benim bu, çıkaysın bunu benim, ben giyicem" diye bir bardak suda fırtınalar koparan, deliler gibi ağlayan, kendine alınan elbiseyi ise bir kenara fırlatıp atan Günce'ye, Eliz'in elbisesinin küçüğü ile kendisininkini
değiştirmek ister mi diye sorduğumda, hiç yerinden kalkmayarak "hayıy" dedi.
Hatta çoktan mağazanın altını üstüne getirmiş olması gereken Günce, Eliz giysisini denerken de oturmaya devam etti.
İşimiz bitip, arabaya doğru ilerlerken işin sırrı anlaşıldı. İki ayağında iki çorap ve iki ayakkabıyla yola çıkan Günce, yol boyu teker teker bunlardan kurtulmuş. Farkettiğimizde sol ayağındaki çoraptan da kurtulmaya çalışıyordu.
Teker teker çıkarıp atmış ayağından ayakkabıları ve çorabı, bulamadık tabi.
---
22.11.2010
Dedi
Bir yandan kaydırağa tırmanırken bir yandan da yanından geçen çocukların tamamına “meyaba, şenin adın ne?” diye sordu durdu. Bir kısmı duymazdan geldi Günce’nin sorusunu, bazısıysa yanıtladı. Bunlardan biri de Zehra’ydı. Sorusuna yanıt alan Günce sevinçle
“Anne bak Ceylan’mış adı” dedi bana. Kızcağız “Adım Ceylan değil Zehra” dedi lokum hanımın yanlış anladığını fark edince ama Günce bu attığı adımı geri alır mı? “Tamam şenin adın Ceylan olsun, Ceylan kız ol sen” dedi geçti.
(Yıldız Parkı)
---
22.11.2010
Dedi
Dayısının aldığı örgü elbiseyi giymeyeceğini tahmin ettiğim Günce ile İstinye Park Gap’e girdiğimizde elbise bir mankenin üzerinde giydirilmiş haldeydi.
“Günce’cim bu elbiseyi beğendin mi? Giyer misin bundan sen de?” soruma “Aaa, çok güselmiş bu, çok sevimlimiş di mi anne, biyendim bunu, Elis giyer” şeklinde bir yanıt aldım.
---
22.11.2010
Dedi
Ikea çıkışı market arabasına kurulan Günce’yle yürüyen merdivenden inerken, bir başka arabayla biri yanımıza çok yaklaşınca, bir an arabayı kontrol edemediğimi hissettim. Bu durumu atlamayan Günce “Heyşey yolunda mı?” dedi önce bana. Aldığı “evet” yanıtı
üzerine bu kez yanımıza fazlaca yaklaşan diğer ekibe “sizde de yolunda mı?” deyince ekip hayretler içinde kalakaldı.
---
22.11.2010
Dedi
Arabada olmaktan nefret eden Günce, yolun tangır tungur kısmında çok rahatsız oldu ki, "Babacım, çok hıslı didiyosun, dörmüyo musun araba koşuyor, baksana, yavaşlasana" deyiverdi.
Bunu derken avuçları yukarı dönmüş o minik iki eli yememek için kendimi zor tuttum.
---
22.11.2010
Yaptı
Kaydırak üstü “Adın ne?” sorularından birine “Rozi” yanıtını alan Caillou fanatiği Günce duyduğuna inanamadı ve yüzüne koskocaman bir gülücük yerleştirerek Rozi’nin elini tuttu.
---
22.11.2010
Dedi
Yıldız parkında telaşla “dikkat et kızım”, “önüne bak kızım”, “Günce aman” şeklindeki söylemlerine bir türlü son vermeyen babasına Günce “Babacım ben bunu kendi başıma yapabiliyoyum, çünkü ben aytık büyüdüm” diyerek noktayı koydu.
---
22.11.2010
Dedi
Kendinden 3. tekil şahıs olarak bahsetme zamanlarındaki Günce çıktığı sandalyenin üzerinde ayağa kalkmış ve bağırmakta:
"Kaygılanıyorum, kaygılanıyorum, anne Cünce'yi indirer misin burdan, düşücek şimdi."
İki yaşında ve "kaygılanıyor" hanımefendi:))
---
22.11.2010
Dedi
Arkadaşımın eşi “ne yersin, döner, köfte, balık…” şeklinde sıralarken, hızlı gittiğini ve Günce’nin bocaladığını düşününce yavaşlayıp “Döner sever misin?” şeklinde soruyu değiştirince, kucağındaki Caillou’yu işaret eden Günce “Caillou dönere bayılıy, ben
bayık şeveyim” şeklinde cevaplanıverdi.
---
23.11.2010
Dedi
Sabah kendini sıkıştıran babasından bunalan Günce "üff yaa, baba, uslu durar mısın?"ı yapıştırıverdi.
---
23.11.2010
Dedi
Anneyi kızdıran Günce bunun gayet farkında olarak önce parmak ucunda mini mini adımlarla "kucama delebili miyim?" le kucağıma yerleşti. Ardından yüzümü avuçlarının arasına alarak"oğğğ çok tatlışın annecim, çok düzelsin, mavi mavi göslerin var" dedi!!!
Gözlerim mavi falan değil zaten de mavi gözle güzelliği nasıl bağdaştırdı, anlayabilen beri gelsin.
---
23.11.2010
Dedi
G: "Büyük ayabalayın yani bu otobüşlerin de bagajı var mı anne?"
A: "Var kızım."
G: "Ben orda ne güzel koşabilirim di mi anne?"
!!!
---
23.11.2010
Dedi
"Biz Foyum'a dittik ya, işte orda lokum yedik, birazcık sert geldi ama bana".
Olayın olmasından kaç gün sonra birden aklına geldi heralde ki durup dururken böyle dedi.
---
25.11.2010
Yaptı
Sabahın köründe, daha gözleri bile yarı kapalı "Tirpiyle Testane" okuyalım diye uyandı.
Rüyasında mı gördü nedir, şimdiye kadar ilgilenmemişti hiç ve uzunca süredir de ortadan kaldırmıştım. Daha çok "börtlen mi ki bu", "biz börtlen yemiştik di mi anne", "peki bu ne ki" şeklinde (her sorunun sonunda da bir "ki" var) resimsiz sayfadaki bitki
resimleriyle ilgileniyordu.
Dün de şimdiye dek hiç hoşlanmadığı "Tostoro"yu istemişti, başladık ve yine tamamlayamadık ama olsun en azından korkmadı bu sefer.
Büyüyor mu ki?
---
26.11.2010
Dedi
Dün gece erken yatırmaya karar verdim (erken=22:30). "Titap" okuduk beş-on tane önce (sürekli böyle yatmadan önce kitap okursak yakında çocuk kitap sadece yatakta okunur zannetmeye başlayacak).
Baktım, bunun sonu gelmeyecek, "tapatmaaa"lara rağmen ışığı kapattım.
Bizimki uyumaya çabalıyor, cidden çabalıyor. Ben de sırtüstü yatıp, gözümü kapalı tutarak, lokum hanımı motive etmeye çalışıyorum kendimce.
2,5X2 m'lik bir yatakta yatıyoruz ve dün baba da yoktu, sadece ikimiz. Bir bakıyorum, bir ayak ağzımda (tam ters dönmüş), sadece 2 dakika sonra bacaklar karnımda, 1 dakika sonra kafa karnımda bu kez, sonra bakıyorum bacakların ikisi birden yatak başucuna
havaya dikilmiş, hatta bir an burnuma yerleşmiş popo nedeniyle nefes alamadım.
Döndü de döndü ve sonunda "Anne senin ortana delmek istiyorum" dedi.
"Ortama mı gelmek istiyorsun?"
Babanın yattığı tarafla benim tarafımın arasını (ortayı) demek istiyor heralde diye düşündüm.
"Evet, ortana delicem, ortanda uyucam" dedi.
"İyi, geç o zaman" dedim.
Günce, sırtüstü yatmakta olan beni, elimi tutup, kendine doğru çekerek yan yatar pozisyona gelmemi sağladı.
Üstümden atlamak için mi yapıyor, anlamaya çalışırken, geldi yan yatmış haldeki annesinin üzerine yerleşti (oldukça zor bir pozisyon olduğunu söyleyebilirim).
Çocuk gerçekten "ortama" yattı yani. Bunca yıldır bir "ortamın" olabileceği ve bu "orta"nın da önüm ve arkam arasında olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Ve bunca yıllık hayatımda ilk kez böyle bir taleple karşılaşıyorum.
Bakalım, daha neler aklına gelecek?
---
26.11.2010
Dedi
Annee, bak Cünce naapmışşşş, yoğurdu sepaya, yerlere dökmüşşş, üstüne de dökmüşşş".
Gözümün içine baka baka yoğurdu yere boşaltıp, sonra da onun bu olayla hiç ilgisi yokmuş ve ben de görmüyor muşum gibi anlatıyor bir de üstüne.
---
Dedi
Dayanamamış artık ve akşam üzeri 4,5 gibi uyuyakalmış, 5,5 gibi ağlayarak uyandı, kucağımda aşağı yukarı yürürken mutfaktan gelen balık kokusunu farketti.
"Balina kokuyo buyası" dedi önce.
"Nerde balina" dedim ben de.
"İşte buydalar, küçük küçük, minicik, miniminnacık balinalay" dedi bir yandan da parmağının ucuyla minicikliği işaret etmeye çalışarak.
---
03.11.2010
Dedi
Anne: Şarkı söyleyelim mi Günce?
Günce: Söyleyelim.
A: Ne söyleyelim peki?
G: Ali yazay, Veli yazay (bizde böyle herkes yazıyor, bozan yok)
Tüp şuyunu çekey azay azay....
(Bu dörtlüğü söyler)
A: Şimdi de pazara gidelim'i söyleyelim mi?
G: Oluy.
A: Pazara gidelim, bir tavuk alalım
G: Hayıy, töpek alalım!
A: Tamam köpek alalım.
Pazara gidelim bir köpek alalım
Pazara gidip bir köpek alıp, napalım?
G: Ödeme!!!!
(Hav hav diyecek diye bekleyen anne tam anlamıyla hebelek olma durumu yaşamaktadır.)
---
03.11.2010
Dedi
Döküntü mevsimini açmış bulunmaktayız.
Sebep: Yine bilinmezlikler içinde.
Ne oluyor da başlıyor bu lanet şeyler, hala bilemiyoruz. Hem anne hem de baba geçen hafta ikimiz birden yoktuk ve anneanneden alınan rapora göre keyfi de gayet yerindeymiş ama buna rağmen stres mi tetikledi acaba diye düşünmekteyim.
Boynunda ve omzunda bu kez. Hafiften kollara da inmiş. Belli ki çok kaşınıyor, çok rahatsız ve sürekli mızmız (haklı tabi, durmadan kaşınmanın ne can sıkıcı olduğunu anne de iyi bilir ve bu yüzden çok iyi anlamaktadır durumunu ama sürekli ağlayıp, hiçbirşeyden
memnun olmayıp, istediklerini verdikçe sağa sola fırlatması, yememesi, "kucama al"lar, kucağa alınmalar, daha saniyesinde "inicem, iniceemmm" çığlıkları ve bunları kesintisiz 5-6 saat sürdürebilmesi, bir de anne zaten sıkıntısını geçirememekten yeteri kadar
gerginken, hiç de kolay değil).
En son noktada elindeki Pritt'i (en küçük boy), dudağına ruj niyetine sürmeye ve çaktırmadan tadına bakmaya kalkışınca anne artık gayet net bir "Hayır" der.
Daha 1 dk önce susmuş olan Günce yeniden başlar avazı çıktığı kadar bağırarak ağlamaya: "Munat, Munaaatttt, del".
Munat gelir, kucağına alır.
Günce: "Şen Munat'sın" der, ama bu öyle bir demedir ki içinde binlerce "başım sıkışınca hep geliyorsun"lar saklıdır.
Devam eder "Şen babasın", bir yandan da babanın yüzünü eliyle okşarken (Hep geleceksin, biliyorumdur aslında bu da, aynen bu ifadeyle söylenmektedir).
"Şen Munat babasın" (İyi ki varsın, iyi ki böylesin, farkını biliyorum).
"Cünce'nin babaşışın" (İyi ki benimsin).
Yetişip kameraya alamadım bunu, iki-üç sözcükle, ama ondan öte vücut dili ve gözlerle böyle bir konuşmayı, bu kadar yakından kaç kere gördüm, bilemiyorum.
---
06.11.2010
Dedi
Günlük güneşlikti bugün hava. Bir arkadaşlarının doğumgününe katıldı kızböceğim ile ağustos böceğim.
Hemen her yaştan çocuğun bulunduğu, yine de en miniğinin Günce olduğu bir doğumgünü.
Koştu, tırmandı, önce eteğini sonra ayakkabılarını attı ve sonunda yoruldu. "Yavaş yavaş gidelim bis aytık annecim" dedi önce.
Günce kucağımda koskocaman bahçede Eliz'i aramaya başladık.
Yolumuzun üstüne çok büyük bir kümes-kafes çıktı. Bir tavuskuşu, bir papağan bir de ne olduğunu bilmediğim renkli-uzun kuyruklu başka birşey daha.
Günce kuşa "Bizimle evimise gelmek iştey mişin kuş" dedi.
Ben "Ama.." diye ağzımı açar açmaz,
"Tamam, tamam anne, bisimle eve gelemiceni biliyoyum, şadece şöylemek iştedim, buraşı onun evi ve bişim evimiş buyaşı diyil" deyiverdi.
---
07.11.2010
Dedi
Uyumaya çalışırken Luli'de uyuyan babayı göstererek "Bak Luli'nin babası bile uyumuş" diyen anneannesine "O baba diyil, çocuk o"dedi önce biraz kızgın, biraz kırgın.
Sonra da kendi kendine alçacık bir sesle, "Babam çoookkk usakta, beni pencereden duymas, telefondan duyur şadece" diye ekledi.
---
10.11.2010
Sözlük
Kelime: Bacağımla otuyucam
Anlamı: Dizlerinin üzerinde oturmak
---
12.11.2010
Sözlük
Kelime: Tırnak kaşıntısı
Anlamı: Törpü
---
12.11.2010
Dedi
Yavaştan pembe yalanlara başladı bile:
Anne: Günce kaka mı yaptın?
Günce: Hayıy.
Anne: Bir koku geliyor ama.
Günce: Kaka yapmadım ben, öyümcek ağ yapmış olabiliy.
Yada ayağındaki çoraptan kurtulma çabasında ama baba izin vermezken:"Ayaam kayıncalanıyoy da ondan çikayıyoyum".
Ya da:
"Ayaamda çoyap yok, eyvah, napicam şimdi, napicam şimdi?" -Buna uygun tonlama ve panik hali de ses tonuna ustaca eklenmiştir-
Anneannenin çorapsız ve ayaksız ayağa olan zaafı çoktan farkedilmiştir bile.
---
14.11.2010
Dedi
Günce'nin "Foyum'a didelim" tutturmaları zaten büyük ve küçük gelen değiştirileceklerle denk düşünce, Forum'a yöneldik. Bir oturma özürlüsü olan Günce'nin daha arabadan iner inmez "pusetime otuymak iştiyoyum"u pek normal gelmedi bize ama durum canımıza minnet
olduğu için "pusetinde kımıldasa da oturan" kızımızla mutlu mutlu değiştirmeler için mağazaya girdik.
Daha iki gün önce Eliz'e alınan elbise için "benim bu, çıkaysın bunu benim, ben giyicem" diye bir bardak suda fırtınalar koparan, deliler gibi ağlayan, kendine alınan elbiseyi ise bir kenara fırlatıp atan Günce'ye, Eliz'in elbisesinin küçüğü ile kendisininkini
değiştirmek ister mi diye sorduğumda, hiç yerinden kalkmayarak "hayıy" dedi.
Hatta çoktan mağazanın altını üstüne getirmiş olması gereken Günce, Eliz giysisini denerken de oturmaya devam etti.
İşimiz bitip, arabaya doğru ilerlerken işin sırrı anlaşıldı. İki ayağında iki çorap ve iki ayakkabıyla yola çıkan Günce, yol boyu teker teker bunlardan kurtulmuş. Farkettiğimizde sol ayağındaki çoraptan da kurtulmaya çalışıyordu.
Teker teker çıkarıp atmış ayağından ayakkabıları ve çorabı, bulamadık tabi.
---
22.11.2010
Dedi
Bir yandan kaydırağa tırmanırken bir yandan da yanından geçen çocukların tamamına “meyaba, şenin adın ne?” diye sordu durdu. Bir kısmı duymazdan geldi Günce’nin sorusunu, bazısıysa yanıtladı. Bunlardan biri de Zehra’ydı. Sorusuna yanıt alan Günce sevinçle
“Anne bak Ceylan’mış adı” dedi bana. Kızcağız “Adım Ceylan değil Zehra” dedi lokum hanımın yanlış anladığını fark edince ama Günce bu attığı adımı geri alır mı? “Tamam şenin adın Ceylan olsun, Ceylan kız ol sen” dedi geçti.
(Yıldız Parkı)
---
22.11.2010
Dedi
Dayısının aldığı örgü elbiseyi giymeyeceğini tahmin ettiğim Günce ile İstinye Park Gap’e girdiğimizde elbise bir mankenin üzerinde giydirilmiş haldeydi.
“Günce’cim bu elbiseyi beğendin mi? Giyer misin bundan sen de?” soruma “Aaa, çok güselmiş bu, çok sevimlimiş di mi anne, biyendim bunu, Elis giyer” şeklinde bir yanıt aldım.
---
22.11.2010
Dedi
Ikea çıkışı market arabasına kurulan Günce’yle yürüyen merdivenden inerken, bir başka arabayla biri yanımıza çok yaklaşınca, bir an arabayı kontrol edemediğimi hissettim. Bu durumu atlamayan Günce “Heyşey yolunda mı?” dedi önce bana. Aldığı “evet” yanıtı
üzerine bu kez yanımıza fazlaca yaklaşan diğer ekibe “sizde de yolunda mı?” deyince ekip hayretler içinde kalakaldı.
---
22.11.2010
Dedi
Arabada olmaktan nefret eden Günce, yolun tangır tungur kısmında çok rahatsız oldu ki, "Babacım, çok hıslı didiyosun, dörmüyo musun araba koşuyor, baksana, yavaşlasana" deyiverdi.
Bunu derken avuçları yukarı dönmüş o minik iki eli yememek için kendimi zor tuttum.
---
22.11.2010
Yaptı
Kaydırak üstü “Adın ne?” sorularından birine “Rozi” yanıtını alan Caillou fanatiği Günce duyduğuna inanamadı ve yüzüne koskocaman bir gülücük yerleştirerek Rozi’nin elini tuttu.
---
22.11.2010
Dedi
Yıldız parkında telaşla “dikkat et kızım”, “önüne bak kızım”, “Günce aman” şeklindeki söylemlerine bir türlü son vermeyen babasına Günce “Babacım ben bunu kendi başıma yapabiliyoyum, çünkü ben aytık büyüdüm” diyerek noktayı koydu.
---
22.11.2010
Dedi
Kendinden 3. tekil şahıs olarak bahsetme zamanlarındaki Günce çıktığı sandalyenin üzerinde ayağa kalkmış ve bağırmakta:
"Kaygılanıyorum, kaygılanıyorum, anne Cünce'yi indirer misin burdan, düşücek şimdi."
İki yaşında ve "kaygılanıyor" hanımefendi:))
---
22.11.2010
Dedi
Arkadaşımın eşi “ne yersin, döner, köfte, balık…” şeklinde sıralarken, hızlı gittiğini ve Günce’nin bocaladığını düşününce yavaşlayıp “Döner sever misin?” şeklinde soruyu değiştirince, kucağındaki Caillou’yu işaret eden Günce “Caillou dönere bayılıy, ben
bayık şeveyim” şeklinde cevaplanıverdi.
---
23.11.2010
Dedi
Sabah kendini sıkıştıran babasından bunalan Günce "üff yaa, baba, uslu durar mısın?"ı yapıştırıverdi.
---
23.11.2010
Dedi
Anneyi kızdıran Günce bunun gayet farkında olarak önce parmak ucunda mini mini adımlarla "kucama delebili miyim?" le kucağıma yerleşti. Ardından yüzümü avuçlarının arasına alarak"oğğğ çok tatlışın annecim, çok düzelsin, mavi mavi göslerin var" dedi!!!
Gözlerim mavi falan değil zaten de mavi gözle güzelliği nasıl bağdaştırdı, anlayabilen beri gelsin.
---
23.11.2010
Dedi
G: "Büyük ayabalayın yani bu otobüşlerin de bagajı var mı anne?"
A: "Var kızım."
G: "Ben orda ne güzel koşabilirim di mi anne?"
!!!
---
23.11.2010
Dedi
"Biz Foyum'a dittik ya, işte orda lokum yedik, birazcık sert geldi ama bana".
Olayın olmasından kaç gün sonra birden aklına geldi heralde ki durup dururken böyle dedi.
---
25.11.2010
Yaptı
Sabahın köründe, daha gözleri bile yarı kapalı "Tirpiyle Testane" okuyalım diye uyandı.
Rüyasında mı gördü nedir, şimdiye kadar ilgilenmemişti hiç ve uzunca süredir de ortadan kaldırmıştım. Daha çok "börtlen mi ki bu", "biz börtlen yemiştik di mi anne", "peki bu ne ki" şeklinde (her sorunun sonunda da bir "ki" var) resimsiz sayfadaki bitki
resimleriyle ilgileniyordu.
Dün de şimdiye dek hiç hoşlanmadığı "Tostoro"yu istemişti, başladık ve yine tamamlayamadık ama olsun en azından korkmadı bu sefer.
Büyüyor mu ki?
---
26.11.2010
Dedi
Dün gece erken yatırmaya karar verdim (erken=22:30). "Titap" okuduk beş-on tane önce (sürekli böyle yatmadan önce kitap okursak yakında çocuk kitap sadece yatakta okunur zannetmeye başlayacak).
Baktım, bunun sonu gelmeyecek, "tapatmaaa"lara rağmen ışığı kapattım.
Bizimki uyumaya çabalıyor, cidden çabalıyor. Ben de sırtüstü yatıp, gözümü kapalı tutarak, lokum hanımı motive etmeye çalışıyorum kendimce.
2,5X2 m'lik bir yatakta yatıyoruz ve dün baba da yoktu, sadece ikimiz. Bir bakıyorum, bir ayak ağzımda (tam ters dönmüş), sadece 2 dakika sonra bacaklar karnımda, 1 dakika sonra kafa karnımda bu kez, sonra bakıyorum bacakların ikisi birden yatak başucuna
havaya dikilmiş, hatta bir an burnuma yerleşmiş popo nedeniyle nefes alamadım.
Döndü de döndü ve sonunda "Anne senin ortana delmek istiyorum" dedi.
"Ortama mı gelmek istiyorsun?"
Babanın yattığı tarafla benim tarafımın arasını (ortayı) demek istiyor heralde diye düşündüm.
"Evet, ortana delicem, ortanda uyucam" dedi.
"İyi, geç o zaman" dedim.
Günce, sırtüstü yatmakta olan beni, elimi tutup, kendine doğru çekerek yan yatar pozisyona gelmemi sağladı.
Üstümden atlamak için mi yapıyor, anlamaya çalışırken, geldi yan yatmış haldeki annesinin üzerine yerleşti (oldukça zor bir pozisyon olduğunu söyleyebilirim).
Çocuk gerçekten "ortama" yattı yani. Bunca yıldır bir "ortamın" olabileceği ve bu "orta"nın da önüm ve arkam arasında olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Ve bunca yıllık hayatımda ilk kez böyle bir taleple karşılaşıyorum.
Bakalım, daha neler aklına gelecek?
---
26.11.2010
Dedi
Annee, bak Cünce naapmışşşş, yoğurdu sepaya, yerlere dökmüşşş, üstüne de dökmüşşş".
Gözümün içine baka baka yoğurdu yere boşaltıp, sonra da onun bu olayla hiç ilgisi yokmuş ve ben de görmüyor muşum gibi anlatıyor bir de üstüne.
---
Nurturia Anı Defteri Ekim 2010 Kayıtları
01.10.2010
Dedi
Bu ara kurşun mu döktürsek nedir, hergün vukuat...
Akşam yatma saati yaklaştıkça ve uyumamakta ısrar ettikçe Günce'nin hareketlerinde ciddi bir dengesizlik oluyor.
Eliz pijamasını giymiş, yatma hazırlığı içindeyken Günce hala onunla "yakalamaca oynayalım" modunda.
Koşarken öyle dengesiz hareket ediyor ki babadan "artık koşmayın" uyarısı alıyorlar ve de elbette duymuyorlar bile. "Koşmayın, yavaş"lara rağmen Günce "Kaçiyoyum, yadi yakala beni" diye bağırarak koşarken, Eliz de Günce'nin dengesiz gidişinin farkına varmış
olmalı ki düşmeden onu yakalayabilmek için arkasından koşmaya başladı.
Bunu oyuna katılım olarak algılayan Günce bir yandan arkasına bakarken bir yandan koşmayı sürdürünce, sürgülü mutfak kapısına öyle kötü çarparak düştü ki sesi bile çıkmadı.
Kucağıma aldığımda elime gelen bir avuç dolusu kanı görünce, kendimi kontrol etmeye çalışsam da benim de betim benzim atınca deli gibi ağlamaya başladı bu sefer. Akan onca kanı ve dudağının halini görünce Eliz de ağlamaya başladı.
Dişine de birşey olmuş mu, sadece dudağımı patladı diye anlamaya çalışan baba, bir yandan da aslında sadece demekle kalıp önlem almamış olmanın pişmanlığı içindeyken yine de susamayıp, "koşmayın artık demedim mi" size deyince çok garip birşey oldu.
Sessiz sessiz ağlayan Eliz, ortaya söylenmiş bu sözü üstüne alınarak, daha önce hiç duymadığımız yüksek bir tondan "o düşünce ben üzülmüyorum mu sanıyorsunuz, ben kovalamıyordum, sadece düşmesin diye yakalamaya çalışıyordum" diye avaz avaz bağırırken ağlamasını
da iyiden iyiye arttırarak, banyoya gitti.
Deliler gibi ağlayan Günce ise aniden susarak, ağzından akan kanları temizletmeye bile fırsat vermeden, "ben Elişin yanına didiyoyum, onunla uyucam" deyip kucağımdan fırladı, banyoya, Eliz'in yanına.
Biz birbirimize bakakaldık.
Dayanışma buysa, umarım bir ömür böyle olurlar.
---
01.10.2010
Dedi
"Foyum'a didelim anne" ısrarları, aldığımız ve ayağına olmayan ayakkabıyı değiştirme zamanıyla çakışınca hiç uzatmadan isteğini yerine getirdim.
Gitmek için pek hevesli görünen Günce, Zara'ya girme konusundaysa tamamen ters bir davranış sergileyerek "biyenmedim buyayııı" diye tutturdu.
Güç bela ayakkabıyı verip yerine yenisini aldık (ben kucağımda tutarken, görevli kızcağız "aa ayağı küçücük aslında, nasıl 23 numara girmez " şeklindeki şaşkınlıkla sokmayı başardı). Aradaki fiyat farkı için de alelacele birşeyler daha aldık.
Eve geldik, poşet bir tarafa, biz bir tarafa. Derken Eliz, ardından da baba geldi.
Bu arada da Günce lego parçalarını ortalığa saçmakla meşguldü. "Bunları toplar mısın lütfen?" deyince, bana "Evet toplayım ve çöpe atayım" dedi??!!??
"Çöpe atarsan bir daha oynayamazsın" deyince
"Evet oynayım, önce Foyum çöpüsüne atayım, sonra alıp oynayım" dedi.
Foyum çöpüsü: İçi henüz yeni alınmış ayakkabı ve giysilerle dolu poşet'miş.
---
04.10.2010
Dedi
Günce bana birkaç gündür Hakan diyor.
G:"Napıyorsun Hakan?"
N: "Ayakkabını çıkarıyorum kızım"
G: "Niye diydiyiyoşun peki?" (E tabi, çıkaracaksak niye giyelim ki, yıllarca "akşam yeniden bozacaksak sabah neden yatak topluyoruz ki" diyen annenin kızı ne de olsa)
M:"Hakan kim kızım"
G: "Hakan işte"
M: "Hangisi ama?"
G: "Yakışıklı olan"
M:!!!!! "Eliz'in tenis öğretmeni mi?"
G: "Hayıy, bandan takan"
(Hangi Hakan olduğunu anladık da, Hakan sadece kortta bandana takıyor, gözünden kaçmamış bu ayrıntıda)
M:!!!!!! (Hala yakışıklı kısmına takılmış durumda)
M: Peki ben mi yakışıklıyım, Hakan mı?"
G: Hakan tebi.
M:!!!!!!
---
04.10.2010
Dedi
Gece uyumama turlarındaki Günce, yarı açık gözlerle yatağa bayılmış beni, daha doğrusu geceliğimdeki deseni görünce:
"Çok biyendim kızını, çok tatlımış, çok şevdim ben kızını" dedi de, ben hangi kızdan bahsettiğini idrak edene kadar 5 dk geçti:)))
---
06.10.2010
Dedi
G: "Annecim şana çipak okuyim mi ne derşin?"
A: "Çok isterim tatlım"
Koşa koşa odasına gider ve kaptığı iki kitapla geri gelir. İlki Eliz'in minik "ilk sözcüklerim" kitaplarından biridir.
Okuduğum her sözcük için, sayfada zaten sadece o resim olmasına rağmen "yerde?" diye sorar.
A: "Balon"
G: "Balon yerde?"...
İkinci kitabı kendisi okuyacaktır ve daha önce okumadığımız ingilizce bir "Ariel" öyküsüdür.
İlk sayfa: "Deniş kışı Aliyel, çok memnunmuş"
İkinci sayfa: "Memesini kapatmış ve yüsmüş"
(Sayfada sadece mor bir bikini üstü ile göbeğine kadar olan kısmı görünen Ariel bulunmaktadır).
---
06.10.2010
Dedi
Ekipten köşe bucak kaçarak okuduğu kitabı bitirmeye çalışan anneyi sonunda yatak odasında elinde kitapla yakalayan Günce:
"Annecim, bak sana ne dicem...
...çok ciddisin"
---
06.10.2010
Yaptı
Çok ağladı. Akşam saat 9'dan sonra.
Eliz ertesi gün serbest giysi günü olduğu için, giysileri denemek üzere giydi, şapkasını taktı, okul çantasını da değiştirdi.
Eliz'in okula gideceğini zanneden Günce "Ben de gidicem, okula, ben de şeninle delmek iştiyoyum" diye tutturdu önce.
Koşturarak odasına gitti, hızla bir t-shirt ve pantolon seçmiş, onları alarak geldi.
Bir yandan çantasını hazırlayan Eliz'i gözden kaçırmamaya çalışırken, bir yandan da telaşla "Diydiy tişortumu anne, diyemiyoyum"larda.
Anne salak gibi "Günce'cim Eliz şimdi okula gitmiyor, bak zaten şimdi akşam, karanlık, yarına hazırlık yapıyor" diye anlatmaya çalışıyor da dinleyen kim.
Tshirtü kafasından geçiriyor, hem de daha önce üzerinden çıkarmaya uğraştığı, yapamayınca, gözardı ettiği elbisenin üzerine.
Bir yandan hala Eliz'in üzerinde gözü, bana "Kafamı deçiymeyi başaydım anne, kolumu deçiyiy mişin, yüffen anne, yüffen, yüffen" diyor.
Anne salaklığı bırakıp giyinmesine yardım ediyor, yarım kollu elbisenin üzerine, atlet tipinde t-shirt, altına da kapri.
Artık Eliz'in yatma saati ama mümkün yok Günce'yi, Eliz'inokula gitmediğine, yatacağına ikna edemiyoruz.
"Ben de Eliş'le ditmek iştiyoyum, okula didicem ben de şervişle" diye ağlıyor da ağlıyor.
Eliz pijamalarla yatağa girmiş durumda ama hala ikna olmadı "ya giderse" diye yanına yatıyor ağlayarak.
Sonunda kucağıma almayı başarabiliyorum.
Gözler ağlamaktan kızardı, şişti.
Boş yere döktüğü o inci tanelerine mi yanalım, artık evde çok mu sıkılıyor acaba diye mi telaş edelim şaşırarak "şıkı şıkı şarıldık"...
---
07.10.2010
Yaptı
Sabaha karşı 4:00 suları. Günce'nin sesini ve söylediklerini duyunca rüya görüyorum zannettim.
Sonra baktım ki rüya gören Günce ve sayıklıyor:
"Uyumıcam"..."Uyumak iştemiyoyum"...
Uyuduğunda gece 12'ye geliyordu nerdeyse saat ve başka şansı kalmamıştı, çünkü ben bayılmıştım artık, sabahın köründe de uyanıyor...
Biri yemez, diğeri uyumaz...Hangisi daha kötü ayıramıyorum...
---
08.10.2010
İlk kez
Şarkı besteledi!
Akşam baba ve Eliz gelmeden önce, Eliz'den kalma ayaklı mikrofonu yerleştirdi, ayarladı, vazgeçip mikrofonu eline aldı ve başladı söylemeye...
Ama şarkı hiç tanıdığım bir şarkı değil ve "A bim boş" gibi birşey söylüyor.
Ne ki bu diye anlamaya çalışırken
"Ayicik ve Ben" dediğini ayırdım.
Kızım kendi bestesine, hem de kendi sözleriyle söylüyormuş.
"Ağabeyim Boris" diye başlayan ilk dize (A bim boş diye anladığım yer) "Ayıcık ve Ben" diye devam ediyor.
Bu aralar elindeki kitaplar...
---
11.10.2010
Dedi
G: Titti'nin saçı yok di mi annecim?
A: Seninki gibi saçı yok, tüyleri var.
G: Bunlar da kulakları di mi, saç diyil bu da?
A: Kulakları evet.
G: Anne bu totayı çıkarar mışın yüffen, canı acicak Titti'nin, saçı diyil buraşı.
Kitty'nin kulağının ön tarafına doğru dikilmiş toka Günce'yi çok rahatsız etti!!!
---
15.10.2010
Dedi
Dün akşam artık dayanamayıp Nil+Eliz+Günce üçlüsü de daldı Tchibo'ya.
Burası yağmalanan mağazalardan olmamış belli, çok az ürün tamamen bitmişti, yer yer oynamış bir hava da yoktu.
Eliz puanlı yağmur botlarına takıldı ama ona göre numarası yoktu.
Günce ise pasta-kek dolabına.
Günce: Paşta iştiyoyum ben.
Görevli: Pasta veremiyoruz bu saatte, dolap kapanıyor (saat 21'de pasta yemesin artık diye işaret eden bendenizi dikkate alan görevli).
Günce: Kapali diyil dolap, bak açik, paştalay vay buyda, mözeik iştiyoyum ben.
Görevli:??? O mozaik değil canım, çikolatalı pasta o.
Günce: (Bir süre tereddütte kaldıktan sonra) Şu kıymızıdan da oluy (vişneli cheese cake).
Görevli: ??? (Israr karşısında şaşkına döndü kızcağız ve kendince basitçe çözmeye karar verdi) Peki ben sana minik bir kurabiye vereyim mi, kalp şeklinde hem de?
Günce: Kabade de oluy (uzatılan kurabiyeyi alır).
Teşekküy edeyim.
Görevli:??? Rica ederim.
O sırada Günce hapşırır.
Görevli: Çoook yaşa.
Günce: Sağol.
Görevli:??? (Ben de şaşırdım, sağol demeyiz genelde)
Günce: Ödeme yaptık mı anne?
Anne: Yaptık kızım.
Günce: Yadi didelim mi anne o zaman? (hala bazı h'ler y)
Anne: Gidelim kızım.
Günce: Eliscim didiyoyuj aytııııkk...
Görevli: ???
---
15.10.2010
Sözlük
Kelime: kabade canıvısı
Anlamı: kurabiye canavarı
---
16.10.2010
İlk kez
Annesiz ve babasız, anneanne ve Eliz'le uyuyacak...
Anne bunun bir fırsat olacağını, kesintisiz uyuyacağı bu akşamı dört gözle beklediğini sanıyordu ama evdeki hesap çarşıya uymadı, an itibarıyla halen, gergin ve endişeli.
Annenin bu durumuna, anneyi rahatlatacağına, daha da geren dünyanın en endişeli babasının da hatırı sayılır katkısını unutmamak gerek elbette...
Yangına körükle gitmek diye buna diyoruz heralde...
---
18.10.2010
Dedi
Banyodan çıktı, kafasına "beye"sini geçirdi, yatağa uzandı, bezi takılırken elinde saç fırçası:
"Saç tayamak ve uçaa binmek ve denişde yüşmek ve balıklayla yüşmek ve yunuşlayla yüşmek" dedi.
Kar tanesi (banyodan çıkmış haline böyle diyor kendisi) kurtulamadı bir türlü yazın izlerinden. "Çıpyak çıpyak" dolaşmak, "pıtı pıtı" yerlere çorapsız terliksiz basmak derdinde hala...
---
18.10.2010
Dedi
Cumartesi, pazar anne ve baba yoktu. Sorun çıkarmamış ama biz onu çok özledik ve çok endişe ettik.
Geldiğimizde uyuyordu.
Sabah uykusunun arasında "o beniimmm" diye bir çığlı attı, bana doğru döndü ve o sırada gözleri hafifçe aralandı.
Beni görünce gülümsedi, sarıldı ve uykusuna devam etti, ama çok güzeldi:))
Bir süre sonra uyandı ama her zaman yaptığı gibi gözünü açar açmaz yataktan fırlamadı.
"Anne şen ikide dur, baba şen de beşte dur ve ben de sekizdeyim. Babacım şen bana şarıl ve anne şen de şarıl" dedi.
Sarıldık...
---
19.10.2010
Yaptı
Bütün gün uyumamış. Saat 6 civarı hafiften mızırdanmaya başladı. "Hadi anneanneyi evine bırakalım" dedim. "Tamam" dedi. Son dakika Eliz de gelmeye karar verdi. Ve tabi Hülya da (bakıcısı).
Küçük araba bendeydi. Önce "bunu iştemiyoyum, büyük ayabayla didelim" krizi, ardından "koltaama oturmicam" krizi...
Derken hemen yanındaki koltukta oturan Eliz'in kemerinin takılı olmadığını farketti.
"Elisçim kemeyini tak" krizi bu sefer. Ki aslında haklı ama Hülya diğer koltukta oturduğu için Eliz kemerini takamadı.
Beş dakikalık bir mesafe için de olsa Günce, Eliz'in kemersiz gitmesine deliler gibi itiraz edince, Hülya "Ben burada oturduğum için takamıyor kemerini Günce'cim" dedi.
Daha Hülya'nın ağzından çıkan kelimeler tamamlanamadan Günce yapıştırdı cevabı "İn".
Hülya: "Az sonra ineceğim Günce"
Günce: "Şaten buyaya babam delicek, otiricak, bak buydan buydan geçiyoyus ve babam otiricak"...
---
21.10.2010
Yaptı
Bazı sözcükler karışmaya başladı, "gölde" de "dölde", "gölge" de "dölde"...
Pirincin taşını ayıklamak çok keyifli ama...
---
21.10.2010
Dedi
Kavanozun kapağını açmaya çalışır ama açamaz ve bana uzatır:
"Annecim açamadım ben bunu, çok zor çoookkk".
---
21.10.2010
Yaptı
Yine ayakta geçmiş bir tam gün sonrası, akşam saat 20:30 suları.
Mızırdanma ha geldi ha geliyor, bir başlarsa ağlamaya, dinmesi en az 1 saat sürecek belli.
Birşey yapmalı, krizsiz uykuya geçebilmeli...
Yemekten artan tavuk parçacıkları bir poşete doldurulur.
Anne:"Haydi, köpeklere yemek vermeye gidelim mi?"
Günce:" Didelim didelim"
Eliz: "Ben gelmicem, siz gidin"
G: "Niye ki?"
E: "Yorgunum ben yürüyemem şimdi"
G: "Deliceksin Eliscim, anne Elis de delşin, yüffen yüffen delşin"
E: "Ay tamam geliyim ben de"
Aşağıya inilir, Günce yine pusete oturmaz ve bu durum bu kez anne-babanın işine gelir. Son yorulmaları fırsattan istifade şeklinde kullanma planları bulunmaktadır.
G: "Elişin elini tuticam, şenin elini tutmicam baba"
B: "Tamam ama kaldırımdan yürüyün" ...
B: "Elizcim çok uykusu var ve sersem sersem yürüyor, çok dikkat et olur mu?" (Gölge şeklinde peşlerinde yürümesine rağmen iç sesine yine de hakim olamayan babanın güya "fısıldaması")
Dondurmacıya kadar yürünür, orada "çuçaka ve damla şakışlı domunuda" siparişini kendisi verir, kurulduğu koltuktan.
Biraz dondurmayı yaladıktan sonra, her zamanki gibi ters çevrilir ve külah ucundan kemirilmeye başlanır. Dondurmadan sıkılınır ve anneye uzatılır.
G: "Annecim domunudamı yeymişin, damla çuçakalı domunudamı?" (Damla sakızlı ile çikolatalı karışıyor birbirine burada).
Dondurmacı ziyareti sonlandırılıp, Günce pusete oturma konusunda ikna edilir.
Oturur ama kemerinin bağlanmaması koşuluyla (iyi pazarlık ediyor).
Köpeklerin olduğu bölgeye yaklaşırken düştü düşecek şekilde öne doğru sarkar.
Geriye yaslanması konusunda ikna edilemez.
Eliz devreye girer.
E: "Günce'cim böyle öne sarkarsan Arap seni göremez."
A ve B:????
Eliz'in uykusu gelmiş belli diye düşünürken Günce: "Arap da kim ki?"
Buyrun şimdi, o mekanı ev bellemiş kapkara köpeğe çevre halkı tarafından takılmış ad olduğunu anlatın Günce hanıma...
---
22.10.2010
Dedi
Eve açlıktan bayılmak üzere giren anne (daha kapıdan girerken “şana teyyikleyini veyiyoyum annecim” diyerek terliklerini uzatan mini mini kızını yemeyi ihmal etmeden) doğruca mutfağa yönelir.
Bu durum muhtemelen anneyle yapılacak planları olan Günce hanımın hiç hoşuna gitmese de kan şekeri yerlerde sürünen anne başka birşey görebilecek durumda değildir.
Kendine nohut-pilav ikilisini koyarken “bana da yicek bişeyley veyey mişin annecim” diyen Günce’ye de birer tabak koyar. Ama tabaklara konulanlara bakan Günce yeme kararından vazgeçip odaya doğru ilerlerken bir yandan da “Buyaya deler mişin anne?” ile başlayan
cümlelerini “ama delmen geyekiyoy” a çevirir yavaştan ve giderek “buyaya delmek zorundaşın” larla ilerler (buna da sözlü taciz denmez de ne denir).
Aç anne bir yandan tıkınırken bir yandan da “tamam kızım geliyorum”, “yemeğimi yiyeyim, geleceğim hemen” vblerle taciz cümlelerini karşılamaya çalışırken Günce “Anne hemen del, şana babun göştericem” diyerek noktayı koyar.
Olabilirdir tabi, pekala da minik kız nohutu barbunya zannetmiş olabilir.
“Barbunya mı göstereceksin, orda mı yemek istiyorsun” şeklinde saçmalamakta olan anneye Günce önce resmen “amma primitifsin anne” bakışlarıyla bakar.
Ve tamamlar: “Babun diyoyum, babun, babun, goyil diyoyum yani”!!!
(Annenin idrak hızı, yemekten babun meselesine hangi ara geçildiğine yetememektedir malesef)
---
25.10.2010
Dedi
Pazar günü Penguen.
Burcu: "Sen akşamları uyumuyor musun Günce'cim?"
Günce:"Hı hı, öyle, uyumuyoyum evet"
B: "Neden uyumuyorsun peki?"
G: "Annem ışığı kapatmıyoy da ondan"
Anne:????? (Ne ışığı kapatmaması, anne seni yatakta bile tutamıyor Lokumcuk)
---
27.10.2010
Dedi
Keyifsiz birkaç gündür, hasta denemez ama keyifsiz. Ve iştahsız.
Akşam yemeği zamanı masaya oturmamak için elinden geleni yaptı.
Sonunda da gitti kendi minik masasının altına girdi "Muyat beni bular mıısııınnn?" diyerek (bağırmalı değil, şarkılı bir mısıınnn).
Anne de fırsattan istifade kaşığa doldurduğu yemekle masanın altına eğildi (normalde böyle bir arkada çatal-kaşık-tabak dolanma durumumuz yok aslında).
"Aa, buraya minik bir köpecik gelmiş, al bakalım köpecik yemeğini" diye kaşığı ağzına uzattı.
Kendisine teklif edilmiş oyun fırsatını hemen kabul eden Günce önce "hav hav" diyerek kaşığa doğru ağzını açtı tamamen içgüdüsel.
Sonra birden kendine geldi ve "iştemiyoyum, köpek mamısı" deyiverdi.
Bu anne de bu kızla dans edemeyeceğini hala anlamadı...
---
30.10.2010
Dedi
Gece çok gelebilince eve, Günce çoktan uyumuştu. Yanına yattım.
Sabah 6 gibi uyandı, kaç gündür anneyi görmediğini tamamen yok sayarak, elimden tuttu "hadi içeriye didelim" dedi.
Ön tarafa doğru yürüdük birlikte (ve ben gözleri yarı kapalı), "istersen biraz daha yatalım, bugün tatil, uyanmak için daha çok erken" dedim ona.
"Emin misin?" dedi bana.
"Evet" dedim.
Bir an durdu, sadece bir an.
"Hımm, ben emin diyilim, hadi didelim" dedi.
---
30.10.2010
Dedi
Anne ve babanın aynı anda evde bulunamamalarının üçüncü gününde Günce önce telefonda annesine "Şana biy mektuk hazırlıyoyum" diyerek zaten dağılmiş olan anneyi iyice dağıtır.
Ancak daha sonra annesiyle konuşan anneannesine "Yetey aytık, çok konuştun, kapat, kapat" demeyi de ihmal etmez.
Anneden yarım saat önce arayan ve "çok özledim seni" diyen babaya ise "ben şeni hiç özlemedim" dediği haberi bu arada anneye iletilmiştir.
---
Dedi
Bu ara kurşun mu döktürsek nedir, hergün vukuat...
Akşam yatma saati yaklaştıkça ve uyumamakta ısrar ettikçe Günce'nin hareketlerinde ciddi bir dengesizlik oluyor.
Eliz pijamasını giymiş, yatma hazırlığı içindeyken Günce hala onunla "yakalamaca oynayalım" modunda.
Koşarken öyle dengesiz hareket ediyor ki babadan "artık koşmayın" uyarısı alıyorlar ve de elbette duymuyorlar bile. "Koşmayın, yavaş"lara rağmen Günce "Kaçiyoyum, yadi yakala beni" diye bağırarak koşarken, Eliz de Günce'nin dengesiz gidişinin farkına varmış
olmalı ki düşmeden onu yakalayabilmek için arkasından koşmaya başladı.
Bunu oyuna katılım olarak algılayan Günce bir yandan arkasına bakarken bir yandan koşmayı sürdürünce, sürgülü mutfak kapısına öyle kötü çarparak düştü ki sesi bile çıkmadı.
Kucağıma aldığımda elime gelen bir avuç dolusu kanı görünce, kendimi kontrol etmeye çalışsam da benim de betim benzim atınca deli gibi ağlamaya başladı bu sefer. Akan onca kanı ve dudağının halini görünce Eliz de ağlamaya başladı.
Dişine de birşey olmuş mu, sadece dudağımı patladı diye anlamaya çalışan baba, bir yandan da aslında sadece demekle kalıp önlem almamış olmanın pişmanlığı içindeyken yine de susamayıp, "koşmayın artık demedim mi" size deyince çok garip birşey oldu.
Sessiz sessiz ağlayan Eliz, ortaya söylenmiş bu sözü üstüne alınarak, daha önce hiç duymadığımız yüksek bir tondan "o düşünce ben üzülmüyorum mu sanıyorsunuz, ben kovalamıyordum, sadece düşmesin diye yakalamaya çalışıyordum" diye avaz avaz bağırırken ağlamasını
da iyiden iyiye arttırarak, banyoya gitti.
Deliler gibi ağlayan Günce ise aniden susarak, ağzından akan kanları temizletmeye bile fırsat vermeden, "ben Elişin yanına didiyoyum, onunla uyucam" deyip kucağımdan fırladı, banyoya, Eliz'in yanına.
Biz birbirimize bakakaldık.
Dayanışma buysa, umarım bir ömür böyle olurlar.
---
01.10.2010
Dedi
"Foyum'a didelim anne" ısrarları, aldığımız ve ayağına olmayan ayakkabıyı değiştirme zamanıyla çakışınca hiç uzatmadan isteğini yerine getirdim.
Gitmek için pek hevesli görünen Günce, Zara'ya girme konusundaysa tamamen ters bir davranış sergileyerek "biyenmedim buyayııı" diye tutturdu.
Güç bela ayakkabıyı verip yerine yenisini aldık (ben kucağımda tutarken, görevli kızcağız "aa ayağı küçücük aslında, nasıl 23 numara girmez " şeklindeki şaşkınlıkla sokmayı başardı). Aradaki fiyat farkı için de alelacele birşeyler daha aldık.
Eve geldik, poşet bir tarafa, biz bir tarafa. Derken Eliz, ardından da baba geldi.
Bu arada da Günce lego parçalarını ortalığa saçmakla meşguldü. "Bunları toplar mısın lütfen?" deyince, bana "Evet toplayım ve çöpe atayım" dedi??!!??
"Çöpe atarsan bir daha oynayamazsın" deyince
"Evet oynayım, önce Foyum çöpüsüne atayım, sonra alıp oynayım" dedi.
Foyum çöpüsü: İçi henüz yeni alınmış ayakkabı ve giysilerle dolu poşet'miş.
---
04.10.2010
Dedi
Günce bana birkaç gündür Hakan diyor.
G:"Napıyorsun Hakan?"
N: "Ayakkabını çıkarıyorum kızım"
G: "Niye diydiyiyoşun peki?" (E tabi, çıkaracaksak niye giyelim ki, yıllarca "akşam yeniden bozacaksak sabah neden yatak topluyoruz ki" diyen annenin kızı ne de olsa)
M:"Hakan kim kızım"
G: "Hakan işte"
M: "Hangisi ama?"
G: "Yakışıklı olan"
M:!!!!! "Eliz'in tenis öğretmeni mi?"
G: "Hayıy, bandan takan"
(Hangi Hakan olduğunu anladık da, Hakan sadece kortta bandana takıyor, gözünden kaçmamış bu ayrıntıda)
M:!!!!!! (Hala yakışıklı kısmına takılmış durumda)
M: Peki ben mi yakışıklıyım, Hakan mı?"
G: Hakan tebi.
M:!!!!!!
---
04.10.2010
Dedi
Gece uyumama turlarındaki Günce, yarı açık gözlerle yatağa bayılmış beni, daha doğrusu geceliğimdeki deseni görünce:
"Çok biyendim kızını, çok tatlımış, çok şevdim ben kızını" dedi de, ben hangi kızdan bahsettiğini idrak edene kadar 5 dk geçti:)))
---
06.10.2010
Dedi
G: "Annecim şana çipak okuyim mi ne derşin?"
A: "Çok isterim tatlım"
Koşa koşa odasına gider ve kaptığı iki kitapla geri gelir. İlki Eliz'in minik "ilk sözcüklerim" kitaplarından biridir.
Okuduğum her sözcük için, sayfada zaten sadece o resim olmasına rağmen "yerde?" diye sorar.
A: "Balon"
G: "Balon yerde?"...
İkinci kitabı kendisi okuyacaktır ve daha önce okumadığımız ingilizce bir "Ariel" öyküsüdür.
İlk sayfa: "Deniş kışı Aliyel, çok memnunmuş"
İkinci sayfa: "Memesini kapatmış ve yüsmüş"
(Sayfada sadece mor bir bikini üstü ile göbeğine kadar olan kısmı görünen Ariel bulunmaktadır).
---
06.10.2010
Dedi
Ekipten köşe bucak kaçarak okuduğu kitabı bitirmeye çalışan anneyi sonunda yatak odasında elinde kitapla yakalayan Günce:
"Annecim, bak sana ne dicem...
...çok ciddisin"
---
06.10.2010
Yaptı
Çok ağladı. Akşam saat 9'dan sonra.
Eliz ertesi gün serbest giysi günü olduğu için, giysileri denemek üzere giydi, şapkasını taktı, okul çantasını da değiştirdi.
Eliz'in okula gideceğini zanneden Günce "Ben de gidicem, okula, ben de şeninle delmek iştiyoyum" diye tutturdu önce.
Koşturarak odasına gitti, hızla bir t-shirt ve pantolon seçmiş, onları alarak geldi.
Bir yandan çantasını hazırlayan Eliz'i gözden kaçırmamaya çalışırken, bir yandan da telaşla "Diydiy tişortumu anne, diyemiyoyum"larda.
Anne salak gibi "Günce'cim Eliz şimdi okula gitmiyor, bak zaten şimdi akşam, karanlık, yarına hazırlık yapıyor" diye anlatmaya çalışıyor da dinleyen kim.
Tshirtü kafasından geçiriyor, hem de daha önce üzerinden çıkarmaya uğraştığı, yapamayınca, gözardı ettiği elbisenin üzerine.
Bir yandan hala Eliz'in üzerinde gözü, bana "Kafamı deçiymeyi başaydım anne, kolumu deçiyiy mişin, yüffen anne, yüffen, yüffen" diyor.
Anne salaklığı bırakıp giyinmesine yardım ediyor, yarım kollu elbisenin üzerine, atlet tipinde t-shirt, altına da kapri.
Artık Eliz'in yatma saati ama mümkün yok Günce'yi, Eliz'inokula gitmediğine, yatacağına ikna edemiyoruz.
"Ben de Eliş'le ditmek iştiyoyum, okula didicem ben de şervişle" diye ağlıyor da ağlıyor.
Eliz pijamalarla yatağa girmiş durumda ama hala ikna olmadı "ya giderse" diye yanına yatıyor ağlayarak.
Sonunda kucağıma almayı başarabiliyorum.
Gözler ağlamaktan kızardı, şişti.
Boş yere döktüğü o inci tanelerine mi yanalım, artık evde çok mu sıkılıyor acaba diye mi telaş edelim şaşırarak "şıkı şıkı şarıldık"...
---
07.10.2010
Yaptı
Sabaha karşı 4:00 suları. Günce'nin sesini ve söylediklerini duyunca rüya görüyorum zannettim.
Sonra baktım ki rüya gören Günce ve sayıklıyor:
"Uyumıcam"..."Uyumak iştemiyoyum"...
Uyuduğunda gece 12'ye geliyordu nerdeyse saat ve başka şansı kalmamıştı, çünkü ben bayılmıştım artık, sabahın köründe de uyanıyor...
Biri yemez, diğeri uyumaz...Hangisi daha kötü ayıramıyorum...
---
08.10.2010
İlk kez
Şarkı besteledi!
Akşam baba ve Eliz gelmeden önce, Eliz'den kalma ayaklı mikrofonu yerleştirdi, ayarladı, vazgeçip mikrofonu eline aldı ve başladı söylemeye...
Ama şarkı hiç tanıdığım bir şarkı değil ve "A bim boş" gibi birşey söylüyor.
Ne ki bu diye anlamaya çalışırken
"Ayicik ve Ben" dediğini ayırdım.
Kızım kendi bestesine, hem de kendi sözleriyle söylüyormuş.
"Ağabeyim Boris" diye başlayan ilk dize (A bim boş diye anladığım yer) "Ayıcık ve Ben" diye devam ediyor.
Bu aralar elindeki kitaplar...
---
11.10.2010
Dedi
G: Titti'nin saçı yok di mi annecim?
A: Seninki gibi saçı yok, tüyleri var.
G: Bunlar da kulakları di mi, saç diyil bu da?
A: Kulakları evet.
G: Anne bu totayı çıkarar mışın yüffen, canı acicak Titti'nin, saçı diyil buraşı.
Kitty'nin kulağının ön tarafına doğru dikilmiş toka Günce'yi çok rahatsız etti!!!
---
15.10.2010
Dedi
Dün akşam artık dayanamayıp Nil+Eliz+Günce üçlüsü de daldı Tchibo'ya.
Burası yağmalanan mağazalardan olmamış belli, çok az ürün tamamen bitmişti, yer yer oynamış bir hava da yoktu.
Eliz puanlı yağmur botlarına takıldı ama ona göre numarası yoktu.
Günce ise pasta-kek dolabına.
Günce: Paşta iştiyoyum ben.
Görevli: Pasta veremiyoruz bu saatte, dolap kapanıyor (saat 21'de pasta yemesin artık diye işaret eden bendenizi dikkate alan görevli).
Günce: Kapali diyil dolap, bak açik, paştalay vay buyda, mözeik iştiyoyum ben.
Görevli:??? O mozaik değil canım, çikolatalı pasta o.
Günce: (Bir süre tereddütte kaldıktan sonra) Şu kıymızıdan da oluy (vişneli cheese cake).
Görevli: ??? (Israr karşısında şaşkına döndü kızcağız ve kendince basitçe çözmeye karar verdi) Peki ben sana minik bir kurabiye vereyim mi, kalp şeklinde hem de?
Günce: Kabade de oluy (uzatılan kurabiyeyi alır).
Teşekküy edeyim.
Görevli:??? Rica ederim.
O sırada Günce hapşırır.
Görevli: Çoook yaşa.
Günce: Sağol.
Görevli:??? (Ben de şaşırdım, sağol demeyiz genelde)
Günce: Ödeme yaptık mı anne?
Anne: Yaptık kızım.
Günce: Yadi didelim mi anne o zaman? (hala bazı h'ler y)
Anne: Gidelim kızım.
Günce: Eliscim didiyoyuj aytııııkk...
Görevli: ???
---
15.10.2010
Sözlük
Kelime: kabade canıvısı
Anlamı: kurabiye canavarı
---
16.10.2010
İlk kez
Annesiz ve babasız, anneanne ve Eliz'le uyuyacak...
Anne bunun bir fırsat olacağını, kesintisiz uyuyacağı bu akşamı dört gözle beklediğini sanıyordu ama evdeki hesap çarşıya uymadı, an itibarıyla halen, gergin ve endişeli.
Annenin bu durumuna, anneyi rahatlatacağına, daha da geren dünyanın en endişeli babasının da hatırı sayılır katkısını unutmamak gerek elbette...
Yangına körükle gitmek diye buna diyoruz heralde...
---
18.10.2010
Dedi
Banyodan çıktı, kafasına "beye"sini geçirdi, yatağa uzandı, bezi takılırken elinde saç fırçası:
"Saç tayamak ve uçaa binmek ve denişde yüşmek ve balıklayla yüşmek ve yunuşlayla yüşmek" dedi.
Kar tanesi (banyodan çıkmış haline böyle diyor kendisi) kurtulamadı bir türlü yazın izlerinden. "Çıpyak çıpyak" dolaşmak, "pıtı pıtı" yerlere çorapsız terliksiz basmak derdinde hala...
---
18.10.2010
Dedi
Cumartesi, pazar anne ve baba yoktu. Sorun çıkarmamış ama biz onu çok özledik ve çok endişe ettik.
Geldiğimizde uyuyordu.
Sabah uykusunun arasında "o beniimmm" diye bir çığlı attı, bana doğru döndü ve o sırada gözleri hafifçe aralandı.
Beni görünce gülümsedi, sarıldı ve uykusuna devam etti, ama çok güzeldi:))
Bir süre sonra uyandı ama her zaman yaptığı gibi gözünü açar açmaz yataktan fırlamadı.
"Anne şen ikide dur, baba şen de beşte dur ve ben de sekizdeyim. Babacım şen bana şarıl ve anne şen de şarıl" dedi.
Sarıldık...
---
19.10.2010
Yaptı
Bütün gün uyumamış. Saat 6 civarı hafiften mızırdanmaya başladı. "Hadi anneanneyi evine bırakalım" dedim. "Tamam" dedi. Son dakika Eliz de gelmeye karar verdi. Ve tabi Hülya da (bakıcısı).
Küçük araba bendeydi. Önce "bunu iştemiyoyum, büyük ayabayla didelim" krizi, ardından "koltaama oturmicam" krizi...
Derken hemen yanındaki koltukta oturan Eliz'in kemerinin takılı olmadığını farketti.
"Elisçim kemeyini tak" krizi bu sefer. Ki aslında haklı ama Hülya diğer koltukta oturduğu için Eliz kemerini takamadı.
Beş dakikalık bir mesafe için de olsa Günce, Eliz'in kemersiz gitmesine deliler gibi itiraz edince, Hülya "Ben burada oturduğum için takamıyor kemerini Günce'cim" dedi.
Daha Hülya'nın ağzından çıkan kelimeler tamamlanamadan Günce yapıştırdı cevabı "İn".
Hülya: "Az sonra ineceğim Günce"
Günce: "Şaten buyaya babam delicek, otiricak, bak buydan buydan geçiyoyus ve babam otiricak"...
---
21.10.2010
Yaptı
Bazı sözcükler karışmaya başladı, "gölde" de "dölde", "gölge" de "dölde"...
Pirincin taşını ayıklamak çok keyifli ama...
---
21.10.2010
Dedi
Kavanozun kapağını açmaya çalışır ama açamaz ve bana uzatır:
"Annecim açamadım ben bunu, çok zor çoookkk".
---
21.10.2010
Yaptı
Yine ayakta geçmiş bir tam gün sonrası, akşam saat 20:30 suları.
Mızırdanma ha geldi ha geliyor, bir başlarsa ağlamaya, dinmesi en az 1 saat sürecek belli.
Birşey yapmalı, krizsiz uykuya geçebilmeli...
Yemekten artan tavuk parçacıkları bir poşete doldurulur.
Anne:"Haydi, köpeklere yemek vermeye gidelim mi?"
Günce:" Didelim didelim"
Eliz: "Ben gelmicem, siz gidin"
G: "Niye ki?"
E: "Yorgunum ben yürüyemem şimdi"
G: "Deliceksin Eliscim, anne Elis de delşin, yüffen yüffen delşin"
E: "Ay tamam geliyim ben de"
Aşağıya inilir, Günce yine pusete oturmaz ve bu durum bu kez anne-babanın işine gelir. Son yorulmaları fırsattan istifade şeklinde kullanma planları bulunmaktadır.
G: "Elişin elini tuticam, şenin elini tutmicam baba"
B: "Tamam ama kaldırımdan yürüyün" ...
B: "Elizcim çok uykusu var ve sersem sersem yürüyor, çok dikkat et olur mu?" (Gölge şeklinde peşlerinde yürümesine rağmen iç sesine yine de hakim olamayan babanın güya "fısıldaması")
Dondurmacıya kadar yürünür, orada "çuçaka ve damla şakışlı domunuda" siparişini kendisi verir, kurulduğu koltuktan.
Biraz dondurmayı yaladıktan sonra, her zamanki gibi ters çevrilir ve külah ucundan kemirilmeye başlanır. Dondurmadan sıkılınır ve anneye uzatılır.
G: "Annecim domunudamı yeymişin, damla çuçakalı domunudamı?" (Damla sakızlı ile çikolatalı karışıyor birbirine burada).
Dondurmacı ziyareti sonlandırılıp, Günce pusete oturma konusunda ikna edilir.
Oturur ama kemerinin bağlanmaması koşuluyla (iyi pazarlık ediyor).
Köpeklerin olduğu bölgeye yaklaşırken düştü düşecek şekilde öne doğru sarkar.
Geriye yaslanması konusunda ikna edilemez.
Eliz devreye girer.
E: "Günce'cim böyle öne sarkarsan Arap seni göremez."
A ve B:????
Eliz'in uykusu gelmiş belli diye düşünürken Günce: "Arap da kim ki?"
Buyrun şimdi, o mekanı ev bellemiş kapkara köpeğe çevre halkı tarafından takılmış ad olduğunu anlatın Günce hanıma...
---
22.10.2010
Dedi
Eve açlıktan bayılmak üzere giren anne (daha kapıdan girerken “şana teyyikleyini veyiyoyum annecim” diyerek terliklerini uzatan mini mini kızını yemeyi ihmal etmeden) doğruca mutfağa yönelir.
Bu durum muhtemelen anneyle yapılacak planları olan Günce hanımın hiç hoşuna gitmese de kan şekeri yerlerde sürünen anne başka birşey görebilecek durumda değildir.
Kendine nohut-pilav ikilisini koyarken “bana da yicek bişeyley veyey mişin annecim” diyen Günce’ye de birer tabak koyar. Ama tabaklara konulanlara bakan Günce yeme kararından vazgeçip odaya doğru ilerlerken bir yandan da “Buyaya deler mişin anne?” ile başlayan
cümlelerini “ama delmen geyekiyoy” a çevirir yavaştan ve giderek “buyaya delmek zorundaşın” larla ilerler (buna da sözlü taciz denmez de ne denir).
Aç anne bir yandan tıkınırken bir yandan da “tamam kızım geliyorum”, “yemeğimi yiyeyim, geleceğim hemen” vblerle taciz cümlelerini karşılamaya çalışırken Günce “Anne hemen del, şana babun göştericem” diyerek noktayı koyar.
Olabilirdir tabi, pekala da minik kız nohutu barbunya zannetmiş olabilir.
“Barbunya mı göstereceksin, orda mı yemek istiyorsun” şeklinde saçmalamakta olan anneye Günce önce resmen “amma primitifsin anne” bakışlarıyla bakar.
Ve tamamlar: “Babun diyoyum, babun, babun, goyil diyoyum yani”!!!
(Annenin idrak hızı, yemekten babun meselesine hangi ara geçildiğine yetememektedir malesef)
---
25.10.2010
Dedi
Pazar günü Penguen.
Burcu: "Sen akşamları uyumuyor musun Günce'cim?"
Günce:"Hı hı, öyle, uyumuyoyum evet"
B: "Neden uyumuyorsun peki?"
G: "Annem ışığı kapatmıyoy da ondan"
Anne:????? (Ne ışığı kapatmaması, anne seni yatakta bile tutamıyor Lokumcuk)
---
27.10.2010
Dedi
Keyifsiz birkaç gündür, hasta denemez ama keyifsiz. Ve iştahsız.
Akşam yemeği zamanı masaya oturmamak için elinden geleni yaptı.
Sonunda da gitti kendi minik masasının altına girdi "Muyat beni bular mıısııınnn?" diyerek (bağırmalı değil, şarkılı bir mısıınnn).
Anne de fırsattan istifade kaşığa doldurduğu yemekle masanın altına eğildi (normalde böyle bir arkada çatal-kaşık-tabak dolanma durumumuz yok aslında).
"Aa, buraya minik bir köpecik gelmiş, al bakalım köpecik yemeğini" diye kaşığı ağzına uzattı.
Kendisine teklif edilmiş oyun fırsatını hemen kabul eden Günce önce "hav hav" diyerek kaşığa doğru ağzını açtı tamamen içgüdüsel.
Sonra birden kendine geldi ve "iştemiyoyum, köpek mamısı" deyiverdi.
Bu anne de bu kızla dans edemeyeceğini hala anlamadı...
---
30.10.2010
Dedi
Gece çok gelebilince eve, Günce çoktan uyumuştu. Yanına yattım.
Sabah 6 gibi uyandı, kaç gündür anneyi görmediğini tamamen yok sayarak, elimden tuttu "hadi içeriye didelim" dedi.
Ön tarafa doğru yürüdük birlikte (ve ben gözleri yarı kapalı), "istersen biraz daha yatalım, bugün tatil, uyanmak için daha çok erken" dedim ona.
"Emin misin?" dedi bana.
"Evet" dedim.
Bir an durdu, sadece bir an.
"Hımm, ben emin diyilim, hadi didelim" dedi.
---
30.10.2010
Dedi
Anne ve babanın aynı anda evde bulunamamalarının üçüncü gününde Günce önce telefonda annesine "Şana biy mektuk hazırlıyoyum" diyerek zaten dağılmiş olan anneyi iyice dağıtır.
Ancak daha sonra annesiyle konuşan anneannesine "Yetey aytık, çok konuştun, kapat, kapat" demeyi de ihmal etmez.
Anneden yarım saat önce arayan ve "çok özledim seni" diyen babaya ise "ben şeni hiç özlemedim" dediği haberi bu arada anneye iletilmiştir.
---
Nurturia Anı Defteri Eylül 2010 Kayıtları
01.09.2010
Yaptı
Eliz, Günce ve Günce'den 9 ay büyük kuzenini Joker'e götürdük.
Günce 25 numara bir Agatha Ruiz de la Prada'yı ayağına geçirip "bu tam bana göye, bu oluy" şeklinde mağazanın içinde dolanmakta (en az iki numara büyük ayakkabı aslında).
Günce'nin ısrarları karşısında mecbur kalan baba bir yandan ayakkabının 23 numarasını aratırken bir yandan da kendi kendine söylenmekte:
"Nasıl bir iş bu böyle, 2 yaşındaki çocuk bile oyuncakçıda kendine ayakkabı beğeniyor, kesin x kromozomuyla taşınıyor"
---
02.09.2010
Dedi
Günce:"Elisciim bebeyi mama şandalyeşine şokmaya çalişiyoyoyum, bana yamın (yardım) edermişin?"
Eliz:"Bu bebek o mama sandalyesinin bebeği değil Günce, girmez oraya"
Günce: "Şokabiliyiş Elisciim, bak işte yapabiliyoyoyum" (gerçekten bebeği sokmaya çalışır ama bebek büyük geldiği için girmez)
Günce bebeğe: "Yüffen bebek, giyebilişin buyaya, yadi (hadi) diy buyaya"...
---
02.09.2010
Dedi
"Anneciim bu şütü şoğutmayı düşünüyoyum"!
---
03.09.2010
Dedi
Günce:" Baba bana kavıltı hazıylay mışın?"
Baba: "Hazırlarım tabi kızım"
Günce: "Ben de şana yamın edim mi?"
Baba: "Yok tatlım sen yatmana devam et, ben hazırlarım"
Günce: "Yamın etmemi iştey mişin?"
Baba: "Gerek yok kızım, ben yaparım"
Günce:" O zaman ben şana yamın edim"
Baba: "Ben hazırlarım bebeğim, sen uyumana devam et"
Günce: "Çünkü ben gözümü açık tutamıyoyum di mi?"
Baba:!!!
---
05.09.2010
Dedi
Günce: "Cıslastıs yapiyoyum, bakın bana"
Anne: "Ne yapıyorsun Günce?
Günce: "Tekyaylıyoyum, cıslastıs yapiyoyum"
---
06.09.2010
Dedi
Babamız zona oldu (bu kadar gerginlik ve stresle olmasa şaşardım zaten), "ağrım var, biraz uzanacağım" deyip, içeriye gitti.
Çaktırmadan dinlemiş Lokumcuk.
Babasının yanına gitti pıtı pıtı.
Yatağa çıkıp "Haşta mışın, öpücük kondurim mi şana, geçsin?" demiş.
---
08.09.2010
Sözlük
Kelime: Başkapan
Anlamı: Başbakan
---
08.09.2010
Dedi
Günce: "Babacıım şana yemek hazıylıyoyum"
Baba: "Teşekkür ederim kızım"
Yemek karışımını karıştırdı, pişirdi, kaseye aktardı.
Günce: "Al canım, şana köpek mamaşı"
Baba:!!!!!!
---
12.09.2010
Dedi
Oturduğumuz kafeden kalkmak üzereyiz ama tam o sırada Günce masanın bana yakın olan tarafının altına girdi ve ıkınıp sıkınmakla meşgul.
Baba durumu farketmedi ve "hadi kalkalım artık" dedi.
Bir yandan sıkınmaya devam eden Günce, bir yandan da babaya cevap yetiştirdi:
"Bitiymek üzeyeyim"...
---
14.09.2010
Dedi
Elimiz kolumuz Eliz'in kitaplarıyla dolu eve girip, bir de onları kaplamak için ortalığa dökünce, bunca kitabın içinde kendisine bir tane bile "çipak" çıkmayınca çok bozuldu (nasıl akıl edemedik onun için de birkaç kitap almayı, zaten Eliz'in okula gitmesi
ona yeteri kadar koydu).
Anneannesine "Ben de şeninle deliyoyum, hazır mışın tatlım, çıkalım mı"lar, "şana bir öpücük kondurim mi"ler ve daha bir dolusu...
Ciddi ciddi akşam kalmaya anneanneye gidiyordu bizimki.
---
14.09.2010
Dedi
Okuldan gelen Eliz'e önce afra tafra yaptı, sonra birlikte balkona çıktılar. Durup dururken Eliz'e sarıldı ve "Okul kokuyoyşun şen" dedi.
Küçük kuşuma çok dokundu bu okul ayrılıkları...
---
14.09.2010
Dedi
Babacım ben bişeyler içicem, şen de işter mişin?
---
18.09.2010
Dedi
Günce:" Kaynım çok ağyıdı, neden kaynım ağyıyoy annecim, gaz mı vay?"
Anne: "Olabilir Günce"
Günce: "Peki kaynıma yerden giymiş bu gaz?"
---
20.09.2010
Dedi
Ayağında çoraplarla seramiklerin üzerinde bir yandan kayarken, bir yandan da "Biliyomuşunuz ben çok iyi buş pateni kayabiliyoyum" dedi.
Ve ekledi:
"Ama onlar beni almiyo…"
---
20.09.2010
Dedi
Dün boş kortlardan birinin gayet ağır ve parmak sıkıştırma potansiyeli yüksek kapısını açıp, korta daldı "Ben içeyiye diyiyoyum annecim, göyüşüyüz, dittatli ol" diyerek.
"Buradan çıkmalıyız Günce, tenis oynayanlar için burası, bu kapı da çok ağır bir kapı, elin sıkışabilir" diyerek dışarı çıkardım.
"Buyası okul annecim, buyasi da sınıf, içeyiye didiyoyum ben, dittat olicam" dedi ve yine girdi.
Fileye kadar yürüdü, birden durdu ve:
"Olamaj, kimse yok buyda, napicam şimdi" deyip, tekrar kapıya geldi.
Bu böyle en az 5 kez tekrar ettikten sonra, kucaklayıp götürmek zorunda kaldım.
---
21.09.2010
Dedi
"Kaynım ağyiyo babacım, öveler mişin?"
---
21.09.2010
Dedi
Bisküvi istedi, ben de elimi pakete daldırıp bir tane verdim.
"Tabaa koymalışın annecim" dedi.
Koydum, yanında da bir bardak süt verdim.
"Tabamı kendim dotüyebiliyim" dedi, "koltaana" kadar taşıdı, yerleşti ve,
"Çok naziksiniz" dedi.
---
22.09.2010
Dedi
Dün gece 11'de yatırma çabaları içindeyiz baba ve ben, o da "uyumak iştemiyoyum" derdinde.
Sağında ben, solunda baba, Günce ortada:
"Tele oldum ben" dedi.
İkimiz birden: "Tele mi oldun? O ne Günce?"
"Teytentele (kertenkele) işte, şen de kalemun (bukalemun) oldun annecim ve şen de kuybaaşıınnn babacıımmmm."
Daha 5 sn bile geçmemişti ki fikir değiştirdi:
"Ya da ben kuyba oliyim. Ve işte tepiniyoyum şimdi."
---
22.09.2010
Dedi
Dün akşamüzeri eve girdiğimde uyuyordu, bir süre sonra uyandı yine yüzünde o kocaman gülümsemesiyle.
Anneanne: "Meyve yer misin Günce'cim?
Günce: "Yeyim."
A: "Ne istersin, şeftali, armut, üzüm?"
G: "Aymut oluy."
A: "Nasıl yiyeceksin, minik minik mi yapayım, ısırarak mı?"
G: "Böyle elimde ışıyayak yiyicem. Elma da yiyicem elimde."
Bu arada da uykudan yeni uyanmış da olsa elinden "moy" çantası eksik değildir. Birden:
G: "Ya da bu elimde aymut olşun, bu elimde de elma olşun, annecim şen de çançamı aşar mışın?".
Şimdi bu kızı yemeyeyim de ne yapayım?
---
23.09.2010
Sözlük
Kelime: doktor suyu
Anlamı: serum
---
23.09.2010
Dedi
Gecenin bir saati biz onu yatırmaya çalışıyoruz, o da yatmamaya...
İkna etmeye çalıştığımız bütün sözler, her kitap okuma denememiz vs vs hiçbiri top gibi yataktan atlamasına engel olamadı ve ekledi:
"Hergün hergün yatıyoyuz ama..."
---
24.09.2010
Dedi
Dün babanın mix maçı için tenis kulübüne gittik. Günce ortalarda dolanıp, "mozöik paşta" siparişi verirken, anestezist bir arkadaş:
"Abla oldun sen artık Günce'cim" dedi.
Günce: "Büyüdüm ben ve şimdi babayla teniş oynicam" dedi.
---
24.09.2010
Dedi
Gece uyumama direnmeleri yine.
G: "Baba bana şaykı açır mısın?"
B: "Açarım kızım ama yarın abla ve abilere sınav sorusu hazırlayıp göndermem lazım. Bunu bitireyim öyle açayım olur mu?"
G: "Tamam babacım soyun diyil"!!!
Oysa ki gecenin bu saati, uykusuzluk gözünden akarken kıyamet koparmasını bekliyorduk.
---
24.09.2010
Dedi
Nihayet arabaya yerleştik ve eve gelmemize beşyüz metre kala, çıkarken çantamı evde bıraktığım ama kulüpten ayrılırken de babadan anahtarı almadığımı hatırladım (cüzdan olsa markette oyalanabilirdik hiç olmazsa).
Onlara birşey söylemeden bir U dönüşü, yeniden kulübe yöneldik mecburen, Tavşancık Potter seyrettikleri için farketmediler döndüğümüzü.
Yeniden kulübün girişine yaklaşınca Günce çevresine baktı ve:
"Garipsin anne, çok garipsin" dedi!!!
E, haksız değil tabi.
---
24.09.2010
Dedi
Boş damacanayı öne arkaya taşırken, dibinde kalmış bir miktar su koluna dökülünce, kızdı ve:
"Bu su çok ıslak".
---
24.09.2010
Dedi
Maç bitmek bilmeyince biz kızlarla eve dönmeye karar verdik.
Arabaya yöneldiğimizde Özgür'e (tenis kulübünün şefi):
"Yavaş yavaş kaçiyim ben aytık" dedi.
Merdivenleri inip, otoparka geldik. Park edilmiş BMW motorsikleti görünce oraya yöneldi, sağını solunu elledi ve:
"Galiba bunu biyendim" dedi.
---
27.09.2010
Dedi
Arabaya yönelirken peşin peşin durum özeti yapıyor: "Koltaama otuymaktan nefyet ediyoyum!".
Ve oturmuyor, arka koltuğa yerleşiyor, ben de yanına, emniyet kemeri takılı ama bu kemerin onun için yeterli olmayacağını anlatıyorum.
Kendi kendine konuşmaya başlıyor:
Günce: "Bak ne diiceemmm Cünce'cim, bu kemey şana göye diyil, koltaandaki şana göye, polisler kızabiliy, hem de buydan Caillou'yu göyemiyoysun"...!!!
Ve Caillou izlemek uğruna "koltaana" yerleşir.
---
28.09.2010
Sözlük
Kelime: Bi yila
Anlamı: Bir lira
---
28.09.2010
Yaptı
Kaza sezonunu bir açtı, pir açtı.
Cumartesi günü ısrarla elinde tuttuğu çatalı, gözüne sokarak aklımızı aldı.
Pazar günü çıplak bacağının hem de iç kısmını (en acıyan yerini) mama sandalyesinin emniyet kemerine öyle bir sıkıştırmış ki, nasıl çıkaracağımızı bilemedik. Bacak mosmor!
Dün de "ışamak" (ıspanak) yiyeceğim diye tutturunca semizotu pişirmişler. Daha ateşten yeni inmiş yemek tabağını kaşla göz arası üzerine devirmiş. Neyse ki anneanne ışık hızıyla tshirtünü kaldırdığı için çok yanmamış karnı.
"Moy biy şapka takmak iştedim" diye kendisi anlattı kazayı bir de. Beyaz tabaktan mor bir şapka:)))
Bu aralar gözünü iki saniye ayırmaya gelmiyor Günce'den. Anında vukuat...
---
28.09.2010
Dedi
Cumartesi baba fotoğraf çekmeye gitti ama ben ve Eliz evde olduğumuz için Günce bunun hiç hoşlanmadığı bir "iş" günü olmadığının farkındaydı.
Akşamüzeri geldiğinde ardarda saydı babaya:
"Dit başımdan, şana darıldım, küştüm şana ben, evimden de dit, şevmiyoyum şeni"...
Babayla birbirimize bakakaldık!
---
28.09.2010
Dedi
"Ben şana çok bağlandım babıcım" deyince babanın yüzünün aldığı şekli tarif bile edemiyorum.
Ardından gelen "şimdi uyumak iştemiyoyum tamam mı, şaykı açalım biylikle" kısmını bile duymadı.
---
29.09.2010
Sözlük
Kelime: ekmek kızartısı
Anlamı: kızarmış ekmek
---
29.09.2010
Dedi
Eliz okuldan geldi ve içeri girer girmez "ödevimi hemen bitirmek istiyorum" dedi??!!??
Ben altı yıldır okula giden ve bir tek kez bile ağzından böyle bir cümle duymamış anne olarak, kızımın iyi olduğundan emin olduktan sonra memnuniyetle kenara çekildim (elbette bir planı vardı, olsun, öncesinde yapmayı planlamış ya yeter de artar).
Odanın ortasına döktü defterleri, yere de yayıldı bir güzel, hızla başladı yazıp çizmeye.
Eliz'in gelmesini "birlikte azma zamanı" ilan etmiş Günce ise bu duruma hiç hazırlıklı değildi.
Önce şaşırdı "ne yapıyor Elişim" diye. Bunu da "bugünkü oyun heralde" olarak algıladı ve saçılmış defterlerin birini de kendisi kaparak, hem de yazılı bir sayfaya yeniden yazmaya başladı.
Yazdıklarının üzerinin karalandığını gören Eliz "Güüünnnceeeee" şeklinde bir çığlık atınca, gözlerini kocaman kocaman açarak Eliz'e bakan Günce hiç istifini bozmadan:
"Şakin ol yavvum, şadece ben de yaşmak iştiyoyum, bak anne'nin b'si yaşiyoyum" dedi!!!
---
29.09.2010
Dedi
Babasına:
"Ben Foyum'a dittim bugün, Foyum'da İlgas'lar vaydı, oyda bir yamam (hamam) böceği tip tip baktı bana"
---
Yaptı
Eliz, Günce ve Günce'den 9 ay büyük kuzenini Joker'e götürdük.
Günce 25 numara bir Agatha Ruiz de la Prada'yı ayağına geçirip "bu tam bana göye, bu oluy" şeklinde mağazanın içinde dolanmakta (en az iki numara büyük ayakkabı aslında).
Günce'nin ısrarları karşısında mecbur kalan baba bir yandan ayakkabının 23 numarasını aratırken bir yandan da kendi kendine söylenmekte:
"Nasıl bir iş bu böyle, 2 yaşındaki çocuk bile oyuncakçıda kendine ayakkabı beğeniyor, kesin x kromozomuyla taşınıyor"
---
02.09.2010
Dedi
Günce:"Elisciim bebeyi mama şandalyeşine şokmaya çalişiyoyoyum, bana yamın (yardım) edermişin?"
Eliz:"Bu bebek o mama sandalyesinin bebeği değil Günce, girmez oraya"
Günce: "Şokabiliyiş Elisciim, bak işte yapabiliyoyoyum" (gerçekten bebeği sokmaya çalışır ama bebek büyük geldiği için girmez)
Günce bebeğe: "Yüffen bebek, giyebilişin buyaya, yadi (hadi) diy buyaya"...
---
02.09.2010
Dedi
"Anneciim bu şütü şoğutmayı düşünüyoyum"!
---
03.09.2010
Dedi
Günce:" Baba bana kavıltı hazıylay mışın?"
Baba: "Hazırlarım tabi kızım"
Günce: "Ben de şana yamın edim mi?"
Baba: "Yok tatlım sen yatmana devam et, ben hazırlarım"
Günce: "Yamın etmemi iştey mişin?"
Baba: "Gerek yok kızım, ben yaparım"
Günce:" O zaman ben şana yamın edim"
Baba: "Ben hazırlarım bebeğim, sen uyumana devam et"
Günce: "Çünkü ben gözümü açık tutamıyoyum di mi?"
Baba:!!!
---
05.09.2010
Dedi
Günce: "Cıslastıs yapiyoyum, bakın bana"
Anne: "Ne yapıyorsun Günce?
Günce: "Tekyaylıyoyum, cıslastıs yapiyoyum"
---
06.09.2010
Dedi
Babamız zona oldu (bu kadar gerginlik ve stresle olmasa şaşardım zaten), "ağrım var, biraz uzanacağım" deyip, içeriye gitti.
Çaktırmadan dinlemiş Lokumcuk.
Babasının yanına gitti pıtı pıtı.
Yatağa çıkıp "Haşta mışın, öpücük kondurim mi şana, geçsin?" demiş.
---
08.09.2010
Sözlük
Kelime: Başkapan
Anlamı: Başbakan
---
08.09.2010
Dedi
Günce: "Babacıım şana yemek hazıylıyoyum"
Baba: "Teşekkür ederim kızım"
Yemek karışımını karıştırdı, pişirdi, kaseye aktardı.
Günce: "Al canım, şana köpek mamaşı"
Baba:!!!!!!
---
12.09.2010
Dedi
Oturduğumuz kafeden kalkmak üzereyiz ama tam o sırada Günce masanın bana yakın olan tarafının altına girdi ve ıkınıp sıkınmakla meşgul.
Baba durumu farketmedi ve "hadi kalkalım artık" dedi.
Bir yandan sıkınmaya devam eden Günce, bir yandan da babaya cevap yetiştirdi:
"Bitiymek üzeyeyim"...
---
14.09.2010
Dedi
Elimiz kolumuz Eliz'in kitaplarıyla dolu eve girip, bir de onları kaplamak için ortalığa dökünce, bunca kitabın içinde kendisine bir tane bile "çipak" çıkmayınca çok bozuldu (nasıl akıl edemedik onun için de birkaç kitap almayı, zaten Eliz'in okula gitmesi
ona yeteri kadar koydu).
Anneannesine "Ben de şeninle deliyoyum, hazır mışın tatlım, çıkalım mı"lar, "şana bir öpücük kondurim mi"ler ve daha bir dolusu...
Ciddi ciddi akşam kalmaya anneanneye gidiyordu bizimki.
---
14.09.2010
Dedi
Okuldan gelen Eliz'e önce afra tafra yaptı, sonra birlikte balkona çıktılar. Durup dururken Eliz'e sarıldı ve "Okul kokuyoyşun şen" dedi.
Küçük kuşuma çok dokundu bu okul ayrılıkları...
---
14.09.2010
Dedi
Babacım ben bişeyler içicem, şen de işter mişin?
---
18.09.2010
Dedi
Günce:" Kaynım çok ağyıdı, neden kaynım ağyıyoy annecim, gaz mı vay?"
Anne: "Olabilir Günce"
Günce: "Peki kaynıma yerden giymiş bu gaz?"
---
20.09.2010
Dedi
Ayağında çoraplarla seramiklerin üzerinde bir yandan kayarken, bir yandan da "Biliyomuşunuz ben çok iyi buş pateni kayabiliyoyum" dedi.
Ve ekledi:
"Ama onlar beni almiyo…"
---
20.09.2010
Dedi
Dün boş kortlardan birinin gayet ağır ve parmak sıkıştırma potansiyeli yüksek kapısını açıp, korta daldı "Ben içeyiye diyiyoyum annecim, göyüşüyüz, dittatli ol" diyerek.
"Buradan çıkmalıyız Günce, tenis oynayanlar için burası, bu kapı da çok ağır bir kapı, elin sıkışabilir" diyerek dışarı çıkardım.
"Buyası okul annecim, buyasi da sınıf, içeyiye didiyoyum ben, dittat olicam" dedi ve yine girdi.
Fileye kadar yürüdü, birden durdu ve:
"Olamaj, kimse yok buyda, napicam şimdi" deyip, tekrar kapıya geldi.
Bu böyle en az 5 kez tekrar ettikten sonra, kucaklayıp götürmek zorunda kaldım.
---
21.09.2010
Dedi
"Kaynım ağyiyo babacım, öveler mişin?"
---
21.09.2010
Dedi
Bisküvi istedi, ben de elimi pakete daldırıp bir tane verdim.
"Tabaa koymalışın annecim" dedi.
Koydum, yanında da bir bardak süt verdim.
"Tabamı kendim dotüyebiliyim" dedi, "koltaana" kadar taşıdı, yerleşti ve,
"Çok naziksiniz" dedi.
---
22.09.2010
Dedi
Dün gece 11'de yatırma çabaları içindeyiz baba ve ben, o da "uyumak iştemiyoyum" derdinde.
Sağında ben, solunda baba, Günce ortada:
"Tele oldum ben" dedi.
İkimiz birden: "Tele mi oldun? O ne Günce?"
"Teytentele (kertenkele) işte, şen de kalemun (bukalemun) oldun annecim ve şen de kuybaaşıınnn babacıımmmm."
Daha 5 sn bile geçmemişti ki fikir değiştirdi:
"Ya da ben kuyba oliyim. Ve işte tepiniyoyum şimdi."
---
22.09.2010
Dedi
Dün akşamüzeri eve girdiğimde uyuyordu, bir süre sonra uyandı yine yüzünde o kocaman gülümsemesiyle.
Anneanne: "Meyve yer misin Günce'cim?
Günce: "Yeyim."
A: "Ne istersin, şeftali, armut, üzüm?"
G: "Aymut oluy."
A: "Nasıl yiyeceksin, minik minik mi yapayım, ısırarak mı?"
G: "Böyle elimde ışıyayak yiyicem. Elma da yiyicem elimde."
Bu arada da uykudan yeni uyanmış da olsa elinden "moy" çantası eksik değildir. Birden:
G: "Ya da bu elimde aymut olşun, bu elimde de elma olşun, annecim şen de çançamı aşar mışın?".
Şimdi bu kızı yemeyeyim de ne yapayım?
---
23.09.2010
Sözlük
Kelime: doktor suyu
Anlamı: serum
---
23.09.2010
Dedi
Gecenin bir saati biz onu yatırmaya çalışıyoruz, o da yatmamaya...
İkna etmeye çalıştığımız bütün sözler, her kitap okuma denememiz vs vs hiçbiri top gibi yataktan atlamasına engel olamadı ve ekledi:
"Hergün hergün yatıyoyuz ama..."
---
24.09.2010
Dedi
Dün babanın mix maçı için tenis kulübüne gittik. Günce ortalarda dolanıp, "mozöik paşta" siparişi verirken, anestezist bir arkadaş:
"Abla oldun sen artık Günce'cim" dedi.
Günce: "Büyüdüm ben ve şimdi babayla teniş oynicam" dedi.
---
24.09.2010
Dedi
Gece uyumama direnmeleri yine.
G: "Baba bana şaykı açır mısın?"
B: "Açarım kızım ama yarın abla ve abilere sınav sorusu hazırlayıp göndermem lazım. Bunu bitireyim öyle açayım olur mu?"
G: "Tamam babacım soyun diyil"!!!
Oysa ki gecenin bu saati, uykusuzluk gözünden akarken kıyamet koparmasını bekliyorduk.
---
24.09.2010
Dedi
Nihayet arabaya yerleştik ve eve gelmemize beşyüz metre kala, çıkarken çantamı evde bıraktığım ama kulüpten ayrılırken de babadan anahtarı almadığımı hatırladım (cüzdan olsa markette oyalanabilirdik hiç olmazsa).
Onlara birşey söylemeden bir U dönüşü, yeniden kulübe yöneldik mecburen, Tavşancık Potter seyrettikleri için farketmediler döndüğümüzü.
Yeniden kulübün girişine yaklaşınca Günce çevresine baktı ve:
"Garipsin anne, çok garipsin" dedi!!!
E, haksız değil tabi.
---
24.09.2010
Dedi
Boş damacanayı öne arkaya taşırken, dibinde kalmış bir miktar su koluna dökülünce, kızdı ve:
"Bu su çok ıslak".
---
24.09.2010
Dedi
Maç bitmek bilmeyince biz kızlarla eve dönmeye karar verdik.
Arabaya yöneldiğimizde Özgür'e (tenis kulübünün şefi):
"Yavaş yavaş kaçiyim ben aytık" dedi.
Merdivenleri inip, otoparka geldik. Park edilmiş BMW motorsikleti görünce oraya yöneldi, sağını solunu elledi ve:
"Galiba bunu biyendim" dedi.
---
27.09.2010
Dedi
Arabaya yönelirken peşin peşin durum özeti yapıyor: "Koltaama otuymaktan nefyet ediyoyum!".
Ve oturmuyor, arka koltuğa yerleşiyor, ben de yanına, emniyet kemeri takılı ama bu kemerin onun için yeterli olmayacağını anlatıyorum.
Kendi kendine konuşmaya başlıyor:
Günce: "Bak ne diiceemmm Cünce'cim, bu kemey şana göye diyil, koltaandaki şana göye, polisler kızabiliy, hem de buydan Caillou'yu göyemiyoysun"...!!!
Ve Caillou izlemek uğruna "koltaana" yerleşir.
---
28.09.2010
Sözlük
Kelime: Bi yila
Anlamı: Bir lira
---
28.09.2010
Yaptı
Kaza sezonunu bir açtı, pir açtı.
Cumartesi günü ısrarla elinde tuttuğu çatalı, gözüne sokarak aklımızı aldı.
Pazar günü çıplak bacağının hem de iç kısmını (en acıyan yerini) mama sandalyesinin emniyet kemerine öyle bir sıkıştırmış ki, nasıl çıkaracağımızı bilemedik. Bacak mosmor!
Dün de "ışamak" (ıspanak) yiyeceğim diye tutturunca semizotu pişirmişler. Daha ateşten yeni inmiş yemek tabağını kaşla göz arası üzerine devirmiş. Neyse ki anneanne ışık hızıyla tshirtünü kaldırdığı için çok yanmamış karnı.
"Moy biy şapka takmak iştedim" diye kendisi anlattı kazayı bir de. Beyaz tabaktan mor bir şapka:)))
Bu aralar gözünü iki saniye ayırmaya gelmiyor Günce'den. Anında vukuat...
---
28.09.2010
Dedi
Cumartesi baba fotoğraf çekmeye gitti ama ben ve Eliz evde olduğumuz için Günce bunun hiç hoşlanmadığı bir "iş" günü olmadığının farkındaydı.
Akşamüzeri geldiğinde ardarda saydı babaya:
"Dit başımdan, şana darıldım, küştüm şana ben, evimden de dit, şevmiyoyum şeni"...
Babayla birbirimize bakakaldık!
---
28.09.2010
Dedi
"Ben şana çok bağlandım babıcım" deyince babanın yüzünün aldığı şekli tarif bile edemiyorum.
Ardından gelen "şimdi uyumak iştemiyoyum tamam mı, şaykı açalım biylikle" kısmını bile duymadı.
---
29.09.2010
Sözlük
Kelime: ekmek kızartısı
Anlamı: kızarmış ekmek
---
29.09.2010
Dedi
Eliz okuldan geldi ve içeri girer girmez "ödevimi hemen bitirmek istiyorum" dedi??!!??
Ben altı yıldır okula giden ve bir tek kez bile ağzından böyle bir cümle duymamış anne olarak, kızımın iyi olduğundan emin olduktan sonra memnuniyetle kenara çekildim (elbette bir planı vardı, olsun, öncesinde yapmayı planlamış ya yeter de artar).
Odanın ortasına döktü defterleri, yere de yayıldı bir güzel, hızla başladı yazıp çizmeye.
Eliz'in gelmesini "birlikte azma zamanı" ilan etmiş Günce ise bu duruma hiç hazırlıklı değildi.
Önce şaşırdı "ne yapıyor Elişim" diye. Bunu da "bugünkü oyun heralde" olarak algıladı ve saçılmış defterlerin birini de kendisi kaparak, hem de yazılı bir sayfaya yeniden yazmaya başladı.
Yazdıklarının üzerinin karalandığını gören Eliz "Güüünnnceeeee" şeklinde bir çığlık atınca, gözlerini kocaman kocaman açarak Eliz'e bakan Günce hiç istifini bozmadan:
"Şakin ol yavvum, şadece ben de yaşmak iştiyoyum, bak anne'nin b'si yaşiyoyum" dedi!!!
---
29.09.2010
Dedi
Babasına:
"Ben Foyum'a dittim bugün, Foyum'da İlgas'lar vaydı, oyda bir yamam (hamam) böceği tip tip baktı bana"
---
Nurturia Anı Defteri Ağustos 2010 Kayıtları
01.08.2010
Yaptı
Kendinden 3. tekil şahıs gibi bahsediyor:
Galba Günce kaka yaptı;
Günce kabade (kurabiye) istiyo gibi.
---
02.08.2010
Dedi
Dün Ilgaz'ın doğumgününde ona "Yapi yapi tu yuuu" dedikten sonra eve geldiğimizde aklı hala Ilgın'ın kırmızı el çantasına takılı kalan Günce, aynanın karşısında kolunda çanta varmış gibi yaparak konuşmakta:
"Bu benim çançam ilgın, o benim amaaaa"...
---
02.08.2010
Dedi
Anne: Günce ne yersin?
Günce: Kabade...
Anne: Kurabiye mi? Emin misin?
Günce: Emim!
---
02.08.2010
Dedi
Anne: Günce şuna bak, çok tatlı, senin gibi di mi?
Günce: Dibi!
(Gler genellikle d, Hlerde y hala. Gidelim (didelim), gibi (dibi)
---
02.08.2010
Dedi
Bir günü, diğer gününü tutmayan Günce Temmuz sonuna kadar arkasına bile bakmadan atladığı denizi, "girmicem, korktum ben" diye reddetti.
"Korkma Günce korkma, hiçbişi olmaş, anne şeni şıkı şıkı tutiyo..."
Anne, ikinizi de ihtiyacınız oldukça "sıkı sıkı" tutacak...
---
03.08.2010
Dedi
Tenis kulübünde Tuğra kedinin birine kızarmış patates yedirmede ısrarlıdır.
Küçük bayan çokbilmiş: Tedi pates yemeş ki, tedi süt içey!!!
---
03.08.2010
Dedi
Akşam annesiyle yatmaya giden Günce yatakta dört dönüp uyumaz ve "babayla uyucam, baba delsin".
Baba gelir ama uyumamakta kararlı Günce babaya:
"Anne biyas koykmuş, ben anneyle uyuyim, ye deyşin?"
---
03.08.2010
Dedi
Baba Günce'yi uyutma modunda yataktan tüymeye çalışmakta, Günce de göndermemektedir.
Baba:" Ama babacım çok kakam geldi, benim bezim de yok altıma yaparsam..."
Günce: "Külodun var şenin"
---
03.08.2010
Dedi
Tam kapıdan çıkmak üzereyken, baba unuttuğu birşeyi almak üzere içeri girdi ve o sırada girişte unuttuğu telefonu çalmaya başladı.
Küçük bilmiş: "Munat yocam, teğefonun çaliyooo"...
---
04.08.2010
Dedi
Sabah uyandık. İkimiz yatakta yuvarlanıyoruz, Günce birden:
"Ayy karnıma bi yiyan delmiş" deyiverdi. Öyle ani ve gerçekçi söylüyor ki hiç olmayacağını bile bile ne gördü ki diye bakma ihtiyacı hissediyorsun.
Beni meraklandırmayı başardığından emin olup, yüzümdeki rahatlama ifadesini görünce "tamam abarttım" ifadesiyle gülerek ve asgaride anlaşalım halleriyle "böcek delmiş" dedi bu kez.
Evet, anneyi yeniden güldürdü:)))
Bir dakika sonra yattığı yerde aniden gayet gerçekçi bir sesle "Yapma yiyan, canım aciyoo" deyince, elimde olmaksızın ???? gözlerle bakıverdim yeniden.
---
05.08.2010
Dedi
Öğlen unuttuğum birşeyi almak üzere eve uğradım, yemeğini yemiş, uyku çökmüş gözlere, "anneyle uyucam da anneyle uyucam". Anneanne bir iki "gelsin benim kızım" denemelerinde bulunduysa da, "dit şen dit"lerle kovalandı.
El mecbur girdik odaya, bir yandan debelenir, bir yandan yaşlardan ıslanmış yanaklarını silerken:
"Annanneyi üjdüm ben" dedi.
Kafası beş karış havada ben:
"Üzdün mü?" dedim.
"Evet, hı hı" dedi.
"Ne oldu ki?" diye sordum.
"Dit dedim ona" dedi.
---
07.08.2010
Yaptı
Bugün denizde önce simitinden kurtuldu, ardından kolluklardan. Hiçbirşey takmadan sahile paralel bir sağa, bir sola koşturdu bütün gün suyun içinde.
Bu arada normalde suratına bir damla su gelse olay çıkarır ama tökezleyip 2-3 kez suyun içine yüzüstü kapaklandı. Gölge anne hepsinde de anında sudan çekip çıkarsa da saçı başı suya dalmıştı ve her birinde de "Bi şiy olmaş ki" oldu ilk ağzından çıkan.
Bir süre sonra babaya seslenmeye başladı: "Baba, bana bak, yüşmeyi öyendim ben"!!!
Bu film bizde ikinci kez gösterimde:))
Yüzdüğünü zanneden küçük çocuk=en tehlikeli çocuk. Kaşla göz arası atacak kendini suya demektir bu.
Eliz'in yaptıklarını hatırladıkça...
---
07.08.2010
Yaptı
En düzenli olduğu şey akşam uykuya yatış saati olan Ağustos böceğime bu ara bir haller oldu.
Gece 23:30 hala cebelleşiyorduk. Sonunda "Cemine okuyalım" dedi.
"Cemile boyu uzasın istiyor"u okumaya başladım. "Arkadaşlar, hani hepimizin bildiği bir ninni vardır: Uyusun da büyüsün, ninni...diye" başlıyor kitap.
Üç sayfa sonrasında "isteminiyom" dedi bıraktık. Gece 1 de nihayet uyuduğunda benim de pestilim çıkmıştı.
Sabah bizimki uyanmış, babasının kucağına yerleşmiş, ona kitap okuyor:
"Akadaşlay, yepimiz bir ninni biliyos. Dandini dandini, daştana..."
---
07.08.2010
Yaptı
Eliz ve Ece masa tenisi oynarlarken, Günce'nin eline de bir raket ve bir pinpon topu vermişler.
Onların topu masa dışına çıktıkça aradaki boşluklara Günce topuyla yerleşmekte.
Bir ara gayet yüksekten bir sesle: "Yapamiyom ama" dedi ve hiç boşluk bırakmadan devam etti: "Yaparşın Günce".
---
08.08.2010
Dedi
"Ben puanlı puanlı bodimi diyceeemmm" diye koşturarak geldi içeriden, elinde puanlı bir body ile...
---
08.08.2010
Sözlük
Kelime: kanavoz
Anlamı: kavanoz
---
09.08.2010
Dedi
Sabah yine pazartesi sendromu : "Yüffen annecim, yüffen işe ditme, şenle kalmak istiyorum, anneyle kalicak Günce"...
İçim bir hoş oluyor bu diyalog nedeniyle, her defasında...Kucaklaştık, uzunca bir süre ayırıp, "kafhaltı" da yaptık birlikte ve anlaştık işe gitmem gerektiği konusunda.
"O zaman annecim şen işe diderken, ben de şana camdan bakiyim, el salliyim. Ye derşin?" deyiverdi.
Kocaman sarıldım ve aceleyle çıktım, gözümden süzülenleri görmesin diye...
---
10.08.2010
Dedi
Akşam yemeği masasında bamya tabağını, ekmeğini, yoğurdunu ve suyunu kendine göre düzenledi.
Bu esnada baba Günce'nin su bardağı düşecek diye yerini değiştirmeye kalktı.
Günce: "Yapma babacım, kafam karişiyo"!!!
---
10.08.2010
Dedi
Tüm h'leri y söyleyen Günce (yopla-hopla, Yasan-Hasan, yani-hani) Boowakwaladan duyduğu bir şarkıyı söylemektedir:
"Hoorınç, hoooorınç (orange)"!!!
---
10.08.2010
Dedi
Babayı yere yatırıp ona bebek muamelesi yapma çabasında:
"Babacım yere uzanabili misin?"
---
10.08.2010
Dedi
"Baba ben kaka yapiyooommm" ve ıkına sıkıla yaptı gerçekten.
Baba: "Hadi gel değiştirelim bezini kızım"
Günce: "Olmaz, biyas daya yapicam"
---
10.08.2010
Dedi
"Kaninca, olamas, kaninca. Bacama çikicak şimdi bu kaninca"
Mutfak yerleri bugün karınca istilası altında cidden!
---
11.08.2010
Dedi
"Benim benim" de son nokta:
Dışarıda yemekteyiz. Biz siparişlerimizi vermeye çalışırken "gayson abi" Günce'ye "Senin adın ne bakalım?" dedi.
Günce: "Eliş"
Eliz hayret dolu gözlerle bakıp, "Güncee, Eliz benim adım, senin değil" dedi.
Günce: "Hayıy, benim adım. Eliş benim adım".
Bu küçük cadıdan çekeceği var kızımın:)))
---
14.08.2010
Dedi
Yatarken "Kulaam ağriyo baba" dedi.
Baba "kulağın mı ağrıyo, su mu kaçtı acaba?" dedi. "Kaçtı galiba" dedi Günce. Sonra da "kulama ışıkla bak baba, su mu kaçmış kulama" diye ekledi.
---
14.08.2010
Dedi
"Uyuyan Küçük Tavşan"ı ne zaman elimize alsak "Munu Mana Efe abi okudu" diyor.
Bugün "Sen çok mu sevdin Efe abiyi?" dedim.
"Sevdim evet" dedi.
"Sana kitap okudu diye mi sevdin?" dedim.
"Hayıy, yüzüne battım, biyendim, öyle sevdim" dedi.
(Efe yüzüne bakılıp da sevilmeyecek gibi değil gerçekten de ama biraz erken başlamadık mı? Sağında Efe, solunda Ateş, hızlıyız biraz galiba)
---
14.08.2010
Dedi
Kahvaltıdan sonra eve döndük, "yavuza diyelim anne" dedi ama dün boşaltılan havuz henüz doldurulmamıştı.
"Annecim bak benim Titi'm (Kitty li tshir) piş piş olmuş, paşaklı olmuşum men de, çıçayalım munu, men manyo yapiyim".
"Küveti dolduralım mı?" dedim, "tamaammm" dediler.
Eliz birkaç da Barbie alıp geldi, o sırada da Özlem geldi, hep birlikte banyoda, onlar suda, biz küvetin yanında sandalyelerde otururken, "Öşlem, anne, bakın men Baybinin bacaklayını yıkıyom" dedi.
Özlem de: "Yıkadın mı Barbie'yi, temizlendi mi artık?" dedi,
Günce: "Hayıy, temizlenmedi daya, yıkiyom men onu"!!!
---
14.08.2010
Dedi
Telefon çalınca Eliz'e:
"Yavlum, yadi teefonu aç, bak çaliyor teefon"
---
14.08.2010
Dedi
Sabah kahvaltıya gittik. Günce ne istese yapan Duygu (aşçı abla), ona kahvaltıda neler istediğini soruyor:
D: Domates koyayım mı Günce'cim?
G: Domaneş oluy.
D: Peynir koyayım mı?
G: Peyni oluy.
D: Salatalık ister misin?
G: Şatık oluy.
D: Zeytin?
G: Şeytim oluy, eppek oluy.
D: Bal vereyim mi?
G: Balı Eliş yicek!
(Ağzına sürmez bal, gerçi Eliz de bal-kaymak yiyor, haksız da değil çocuk).
D: Tamam Günce'cim, kahvaltını yap sonra dondurma da vereceğim size.
G: Yicem ben kavıltımı. Sonra domunuda yicem. Eliş de yey. Küyahta, şakışlı yey.
---
14.08.2010
Dedi
Uyuma çalışmalarına devam. Baba ve ben gözümüzü kapattık. Hani, o da yapacak ya. Elleri yüzümde ama bir beş dakika kadar ses çıkmayınca acaba mı diye gözümü açtım.
Burnumun içine girmiş, kocaman açık iki göz ve gülüşlerin en kocamanı yerleştirilmiş bir ağız bana: "Kuzaaayyylıııııııı" dedi.
Bu uzay meselesine nasıl ve ne zaman geçtik, anlayamadık.
---
14.08.2010
Dedi
Günce öğle uykusuna yatacak. Anne-baba yatakta. Elinde de Dipsy (TeleTubbie).
Günce: "Ben buyaya tirmanicaammm, anne bak tirmaniyom ben" (yatağın başucuna tırmanmaya çabalamakta)
Anne: "Günce orada tırmanabileceğin kadar yer yok, düşeceksin şimdi"
Günce: "Meyak etme anneciiimmm"
Anne:!!!!
Baba: "Kızım tırmanmasana oralara"
Günce: "Ne vay ki?"
Baba: "Düşeceksin ama oradan"
Günce: "Düşmüyom ben, oyniyom sadece canım"
Baba:!!!
Günce: "Anne bu yavluyu kafana koyimm mii?" (Bir el kurulama havlusu elinde)
Anne: "Neden havluyu kafama koyuyoruz Günce?"
Günce: "Saçın ışlakmış biyascık, yaştatı mı islaticakşın, ondannn"
Anne:??? (Saçım ıslak falan değil)
Günce: "Bi dakka, güşel olmadı bööle, kıpirdiyorsun, olmiyorr"
Baba: "Günce lütfen uyur musun, akşam mızmızlanıyorsun sonra"
Günce:"Uyumak isteemiiiyooooruuuum"
Gözlerimizi kapattık, güya o da kapatacak, elleriyle yüzümü avuçladı ve bir beş dakika kadar da ses ve kıpırtı durdu. Uyudu mu acaba diye gözümü açtığımda burnumun içine kadar girmiş ve faltaşı gibi açılmış bir çift göz ve kocaman gülen bir ağız bana bakıp
"Kuzaayyylııııı" dedi. (Nereden çıktıysa şimdi uzay)
Anne: "Hadi tatlım, gözlerini kapat, biraz dinlenelim"
Günce: "Bi şamiye, bi teys dönim şöyle"
(Popo ve bacaklar yastığın üzerine doğru havada)
Anne: "Tamam hadi ters de döndün, artık uyuyalım"
Günce: "Bi da yapimmm, bu şon"
Anne:....
Günce: "Anne bu mindeyi taldirmak istiyo"
Anne: "Kim minderi kaldırmak istiyor?"
Günce: "Günce"......
Bu ve buna benzer yarım saat kadar durmaksızın süren konuşma sonrası, anne ve Günce ayakta, baba uyumakta...
---
14.08.2010
Dedi
Güye Günce öğle uykusuna yatacak. 4 Debi Gliori, 2 Küçük Prenses, 2 de bukalemun okuduk.
Anne:" Hadi artık uyuyalım Günce'cim"
Günce: "Ben şuyaya tirmanicam"
(Karyolanin başucuna-5cm bile eni olmayan bir yere)
Anne:"Kızım düşeceksin şimdi oradan"
Günce: "Meyak etme annecim, düşmicem"
Anne:!!!
Baba:" Kızım tırmanmasan oraya"
Günce: "Ne vay ki?"
Baba:!!!
---
Yaptı
Kendinden 3. tekil şahıs gibi bahsediyor:
Galba Günce kaka yaptı;
Günce kabade (kurabiye) istiyo gibi.
---
02.08.2010
Dedi
Dün Ilgaz'ın doğumgününde ona "Yapi yapi tu yuuu" dedikten sonra eve geldiğimizde aklı hala Ilgın'ın kırmızı el çantasına takılı kalan Günce, aynanın karşısında kolunda çanta varmış gibi yaparak konuşmakta:
"Bu benim çançam ilgın, o benim amaaaa"...
---
02.08.2010
Dedi
Anne: Günce ne yersin?
Günce: Kabade...
Anne: Kurabiye mi? Emin misin?
Günce: Emim!
---
02.08.2010
Dedi
Anne: Günce şuna bak, çok tatlı, senin gibi di mi?
Günce: Dibi!
(Gler genellikle d, Hlerde y hala. Gidelim (didelim), gibi (dibi)
---
02.08.2010
Dedi
Bir günü, diğer gününü tutmayan Günce Temmuz sonuna kadar arkasına bile bakmadan atladığı denizi, "girmicem, korktum ben" diye reddetti.
"Korkma Günce korkma, hiçbişi olmaş, anne şeni şıkı şıkı tutiyo..."
Anne, ikinizi de ihtiyacınız oldukça "sıkı sıkı" tutacak...
---
03.08.2010
Dedi
Tenis kulübünde Tuğra kedinin birine kızarmış patates yedirmede ısrarlıdır.
Küçük bayan çokbilmiş: Tedi pates yemeş ki, tedi süt içey!!!
---
03.08.2010
Dedi
Akşam annesiyle yatmaya giden Günce yatakta dört dönüp uyumaz ve "babayla uyucam, baba delsin".
Baba gelir ama uyumamakta kararlı Günce babaya:
"Anne biyas koykmuş, ben anneyle uyuyim, ye deyşin?"
---
03.08.2010
Dedi
Baba Günce'yi uyutma modunda yataktan tüymeye çalışmakta, Günce de göndermemektedir.
Baba:" Ama babacım çok kakam geldi, benim bezim de yok altıma yaparsam..."
Günce: "Külodun var şenin"
---
03.08.2010
Dedi
Tam kapıdan çıkmak üzereyken, baba unuttuğu birşeyi almak üzere içeri girdi ve o sırada girişte unuttuğu telefonu çalmaya başladı.
Küçük bilmiş: "Munat yocam, teğefonun çaliyooo"...
---
04.08.2010
Dedi
Sabah uyandık. İkimiz yatakta yuvarlanıyoruz, Günce birden:
"Ayy karnıma bi yiyan delmiş" deyiverdi. Öyle ani ve gerçekçi söylüyor ki hiç olmayacağını bile bile ne gördü ki diye bakma ihtiyacı hissediyorsun.
Beni meraklandırmayı başardığından emin olup, yüzümdeki rahatlama ifadesini görünce "tamam abarttım" ifadesiyle gülerek ve asgaride anlaşalım halleriyle "böcek delmiş" dedi bu kez.
Evet, anneyi yeniden güldürdü:)))
Bir dakika sonra yattığı yerde aniden gayet gerçekçi bir sesle "Yapma yiyan, canım aciyoo" deyince, elimde olmaksızın ???? gözlerle bakıverdim yeniden.
---
05.08.2010
Dedi
Öğlen unuttuğum birşeyi almak üzere eve uğradım, yemeğini yemiş, uyku çökmüş gözlere, "anneyle uyucam da anneyle uyucam". Anneanne bir iki "gelsin benim kızım" denemelerinde bulunduysa da, "dit şen dit"lerle kovalandı.
El mecbur girdik odaya, bir yandan debelenir, bir yandan yaşlardan ıslanmış yanaklarını silerken:
"Annanneyi üjdüm ben" dedi.
Kafası beş karış havada ben:
"Üzdün mü?" dedim.
"Evet, hı hı" dedi.
"Ne oldu ki?" diye sordum.
"Dit dedim ona" dedi.
---
07.08.2010
Yaptı
Bugün denizde önce simitinden kurtuldu, ardından kolluklardan. Hiçbirşey takmadan sahile paralel bir sağa, bir sola koşturdu bütün gün suyun içinde.
Bu arada normalde suratına bir damla su gelse olay çıkarır ama tökezleyip 2-3 kez suyun içine yüzüstü kapaklandı. Gölge anne hepsinde de anında sudan çekip çıkarsa da saçı başı suya dalmıştı ve her birinde de "Bi şiy olmaş ki" oldu ilk ağzından çıkan.
Bir süre sonra babaya seslenmeye başladı: "Baba, bana bak, yüşmeyi öyendim ben"!!!
Bu film bizde ikinci kez gösterimde:))
Yüzdüğünü zanneden küçük çocuk=en tehlikeli çocuk. Kaşla göz arası atacak kendini suya demektir bu.
Eliz'in yaptıklarını hatırladıkça...
---
07.08.2010
Yaptı
En düzenli olduğu şey akşam uykuya yatış saati olan Ağustos böceğime bu ara bir haller oldu.
Gece 23:30 hala cebelleşiyorduk. Sonunda "Cemine okuyalım" dedi.
"Cemile boyu uzasın istiyor"u okumaya başladım. "Arkadaşlar, hani hepimizin bildiği bir ninni vardır: Uyusun da büyüsün, ninni...diye" başlıyor kitap.
Üç sayfa sonrasında "isteminiyom" dedi bıraktık. Gece 1 de nihayet uyuduğunda benim de pestilim çıkmıştı.
Sabah bizimki uyanmış, babasının kucağına yerleşmiş, ona kitap okuyor:
"Akadaşlay, yepimiz bir ninni biliyos. Dandini dandini, daştana..."
---
07.08.2010
Yaptı
Eliz ve Ece masa tenisi oynarlarken, Günce'nin eline de bir raket ve bir pinpon topu vermişler.
Onların topu masa dışına çıktıkça aradaki boşluklara Günce topuyla yerleşmekte.
Bir ara gayet yüksekten bir sesle: "Yapamiyom ama" dedi ve hiç boşluk bırakmadan devam etti: "Yaparşın Günce".
---
08.08.2010
Dedi
"Ben puanlı puanlı bodimi diyceeemmm" diye koşturarak geldi içeriden, elinde puanlı bir body ile...
---
08.08.2010
Sözlük
Kelime: kanavoz
Anlamı: kavanoz
---
09.08.2010
Dedi
Sabah yine pazartesi sendromu : "Yüffen annecim, yüffen işe ditme, şenle kalmak istiyorum, anneyle kalicak Günce"...
İçim bir hoş oluyor bu diyalog nedeniyle, her defasında...Kucaklaştık, uzunca bir süre ayırıp, "kafhaltı" da yaptık birlikte ve anlaştık işe gitmem gerektiği konusunda.
"O zaman annecim şen işe diderken, ben de şana camdan bakiyim, el salliyim. Ye derşin?" deyiverdi.
Kocaman sarıldım ve aceleyle çıktım, gözümden süzülenleri görmesin diye...
---
10.08.2010
Dedi
Akşam yemeği masasında bamya tabağını, ekmeğini, yoğurdunu ve suyunu kendine göre düzenledi.
Bu esnada baba Günce'nin su bardağı düşecek diye yerini değiştirmeye kalktı.
Günce: "Yapma babacım, kafam karişiyo"!!!
---
10.08.2010
Dedi
Tüm h'leri y söyleyen Günce (yopla-hopla, Yasan-Hasan, yani-hani) Boowakwaladan duyduğu bir şarkıyı söylemektedir:
"Hoorınç, hoooorınç (orange)"!!!
---
10.08.2010
Dedi
Babayı yere yatırıp ona bebek muamelesi yapma çabasında:
"Babacım yere uzanabili misin?"
---
10.08.2010
Dedi
"Baba ben kaka yapiyooommm" ve ıkına sıkıla yaptı gerçekten.
Baba: "Hadi gel değiştirelim bezini kızım"
Günce: "Olmaz, biyas daya yapicam"
---
10.08.2010
Dedi
"Kaninca, olamas, kaninca. Bacama çikicak şimdi bu kaninca"
Mutfak yerleri bugün karınca istilası altında cidden!
---
11.08.2010
Dedi
"Benim benim" de son nokta:
Dışarıda yemekteyiz. Biz siparişlerimizi vermeye çalışırken "gayson abi" Günce'ye "Senin adın ne bakalım?" dedi.
Günce: "Eliş"
Eliz hayret dolu gözlerle bakıp, "Güncee, Eliz benim adım, senin değil" dedi.
Günce: "Hayıy, benim adım. Eliş benim adım".
Bu küçük cadıdan çekeceği var kızımın:)))
---
14.08.2010
Dedi
Yatarken "Kulaam ağriyo baba" dedi.
Baba "kulağın mı ağrıyo, su mu kaçtı acaba?" dedi. "Kaçtı galiba" dedi Günce. Sonra da "kulama ışıkla bak baba, su mu kaçmış kulama" diye ekledi.
---
14.08.2010
Dedi
"Uyuyan Küçük Tavşan"ı ne zaman elimize alsak "Munu Mana Efe abi okudu" diyor.
Bugün "Sen çok mu sevdin Efe abiyi?" dedim.
"Sevdim evet" dedi.
"Sana kitap okudu diye mi sevdin?" dedim.
"Hayıy, yüzüne battım, biyendim, öyle sevdim" dedi.
(Efe yüzüne bakılıp da sevilmeyecek gibi değil gerçekten de ama biraz erken başlamadık mı? Sağında Efe, solunda Ateş, hızlıyız biraz galiba)
---
14.08.2010
Dedi
Kahvaltıdan sonra eve döndük, "yavuza diyelim anne" dedi ama dün boşaltılan havuz henüz doldurulmamıştı.
"Annecim bak benim Titi'm (Kitty li tshir) piş piş olmuş, paşaklı olmuşum men de, çıçayalım munu, men manyo yapiyim".
"Küveti dolduralım mı?" dedim, "tamaammm" dediler.
Eliz birkaç da Barbie alıp geldi, o sırada da Özlem geldi, hep birlikte banyoda, onlar suda, biz küvetin yanında sandalyelerde otururken, "Öşlem, anne, bakın men Baybinin bacaklayını yıkıyom" dedi.
Özlem de: "Yıkadın mı Barbie'yi, temizlendi mi artık?" dedi,
Günce: "Hayıy, temizlenmedi daya, yıkiyom men onu"!!!
---
14.08.2010
Dedi
Telefon çalınca Eliz'e:
"Yavlum, yadi teefonu aç, bak çaliyor teefon"
---
14.08.2010
Dedi
Sabah kahvaltıya gittik. Günce ne istese yapan Duygu (aşçı abla), ona kahvaltıda neler istediğini soruyor:
D: Domates koyayım mı Günce'cim?
G: Domaneş oluy.
D: Peynir koyayım mı?
G: Peyni oluy.
D: Salatalık ister misin?
G: Şatık oluy.
D: Zeytin?
G: Şeytim oluy, eppek oluy.
D: Bal vereyim mi?
G: Balı Eliş yicek!
(Ağzına sürmez bal, gerçi Eliz de bal-kaymak yiyor, haksız da değil çocuk).
D: Tamam Günce'cim, kahvaltını yap sonra dondurma da vereceğim size.
G: Yicem ben kavıltımı. Sonra domunuda yicem. Eliş de yey. Küyahta, şakışlı yey.
---
14.08.2010
Dedi
Uyuma çalışmalarına devam. Baba ve ben gözümüzü kapattık. Hani, o da yapacak ya. Elleri yüzümde ama bir beş dakika kadar ses çıkmayınca acaba mı diye gözümü açtım.
Burnumun içine girmiş, kocaman açık iki göz ve gülüşlerin en kocamanı yerleştirilmiş bir ağız bana: "Kuzaaayyylıııııııı" dedi.
Bu uzay meselesine nasıl ve ne zaman geçtik, anlayamadık.
---
14.08.2010
Dedi
Günce öğle uykusuna yatacak. Anne-baba yatakta. Elinde de Dipsy (TeleTubbie).
Günce: "Ben buyaya tirmanicaammm, anne bak tirmaniyom ben" (yatağın başucuna tırmanmaya çabalamakta)
Anne: "Günce orada tırmanabileceğin kadar yer yok, düşeceksin şimdi"
Günce: "Meyak etme anneciiimmm"
Anne:!!!!
Baba: "Kızım tırmanmasana oralara"
Günce: "Ne vay ki?"
Baba: "Düşeceksin ama oradan"
Günce: "Düşmüyom ben, oyniyom sadece canım"
Baba:!!!
Günce: "Anne bu yavluyu kafana koyimm mii?" (Bir el kurulama havlusu elinde)
Anne: "Neden havluyu kafama koyuyoruz Günce?"
Günce: "Saçın ışlakmış biyascık, yaştatı mı islaticakşın, ondannn"
Anne:??? (Saçım ıslak falan değil)
Günce: "Bi dakka, güşel olmadı bööle, kıpirdiyorsun, olmiyorr"
Baba: "Günce lütfen uyur musun, akşam mızmızlanıyorsun sonra"
Günce:"Uyumak isteemiiiyooooruuuum"
Gözlerimizi kapattık, güya o da kapatacak, elleriyle yüzümü avuçladı ve bir beş dakika kadar da ses ve kıpırtı durdu. Uyudu mu acaba diye gözümü açtığımda burnumun içine kadar girmiş ve faltaşı gibi açılmış bir çift göz ve kocaman gülen bir ağız bana bakıp
"Kuzaayyylııııı" dedi. (Nereden çıktıysa şimdi uzay)
Anne: "Hadi tatlım, gözlerini kapat, biraz dinlenelim"
Günce: "Bi şamiye, bi teys dönim şöyle"
(Popo ve bacaklar yastığın üzerine doğru havada)
Anne: "Tamam hadi ters de döndün, artık uyuyalım"
Günce: "Bi da yapimmm, bu şon"
Anne:....
Günce: "Anne bu mindeyi taldirmak istiyo"
Anne: "Kim minderi kaldırmak istiyor?"
Günce: "Günce"......
Bu ve buna benzer yarım saat kadar durmaksızın süren konuşma sonrası, anne ve Günce ayakta, baba uyumakta...
---
14.08.2010
Dedi
Güye Günce öğle uykusuna yatacak. 4 Debi Gliori, 2 Küçük Prenses, 2 de bukalemun okuduk.
Anne:" Hadi artık uyuyalım Günce'cim"
Günce: "Ben şuyaya tirmanicam"
(Karyolanin başucuna-5cm bile eni olmayan bir yere)
Anne:"Kızım düşeceksin şimdi oradan"
Günce: "Meyak etme annecim, düşmicem"
Anne:!!!
Baba:" Kızım tırmanmasan oraya"
Günce: "Ne vay ki?"
Baba:!!!
---
02.07.2010
Dedi
Anneannenin evinde kalorifer borusuna tutunmuş zıplıyor "biy, iki, üç, döyt, beş, atı, yedi, dokuş, on" (sekiz yok Günce için)...
Dünyanın en obsesif babası yine susamayarak "Kızım hoplamasan orada..."
Günce'den tek kelimelik yanıt "Ne var ki?"
---
02.07.2010
Dedi
Ben de, ben de zamanında bu aralar Günce. Eliz'i öğle arası diş kontrolüne götürmek için eve uğradım.
Günce: Neyeye didiyosun şen Eliş?
Eliz: Diş doktoruna gidiyorum canım.
Günce bu diyalogdan habersiz, bendenizin yanına gelip "Ben de gelicem, ben de" dedi.
Ben: Nereye geleceksin Günce'cim?
Günce: Diş fırçısı doktoyuna!!!
---
02.07.2010
Dedi
Kaç zamandır Penguen'den çıkarken cırlayan ağustos böceklerine takmış durumda."Korktum" deyip duruyor. Geçenlerde "kediler miyav diyor, köpekler hav, bunlar da cırcır diyorlar, ağaçlar onların evi" demiştim.
Dün oradan çıkarken kucağımda konuşmaya başladı "Bunlardan korkulmaş, kedi miyav der, kuşlar yavada ötey, bunlay evleyi...."
---
04.07.2010
Dedi
Anneanne: Denize girdin mi Günce'cim sen de?
Günce: Girdim tebi...
Anneanne: Yüzdün mü sen?
Günce: Yüjdüm tebi, çıpıy çıpıy yüjdüm, Ateş'in bilejini buyama taktık, böle böle yüjdüm...
Anneanne: Pelikan'a mı gittiniz?
Günce: Moğsak'a...
Ateş'in bileziği: 5 yaşındaki favorisi Ateş kollukla yüzünce o da kolluk istedi. Ateş'inkileri ödünç aldık, çünkü biz simitle gitmiştik...
Pelikan: Balıkçı Ekran İzzet'in yeri. Olbios Otelin plajı.
Moğsak: Boğsak. Bence hatırlama süperdi, ben 3 yılda öğrenebildim adını:)))
---
07.07.2010
Dedi
G: "Atopota didelim anne"
N: "Nerde vardı ahtapot Günce'cim?"
G: "Babanın kız abisinde vardı"
N: "Babanın kız abisi kim Günce?"
G: "Kız abi işte, oynuyo böle böle"
Ben, baba ve Eliz birbirimize bakıp ahtapotu ve kız abiyi çözmeye çalıştık ama kimse anlamlandıramadı. O sırada sessizce durumu çözmemizi bekleyen Günce baktı ki çıkamadık işin içinden,
"O zaman buş patenine didelim, kayicam böle böle"!!!
---
07.07.2010
Dedi
Baba dayanamayıp maç seyretmek üzere TVu açtı. Günce ekrana baktı (Almanya-İspanya maçı) tam o sırada futbolcuların hepsi Almanya kalesine doğru koşmaktalar.
"Baba nereye gidiyo bunlar?"
---
07.07.2010
Dedi
Ben: Günce kaka mı yapıyorsun?
Günce: Yapiyom tebi...Ne var ki?
Sıkınıp durmakta olan çocuğa bu soru mu sorulur şimdi...Böyle ağzının payını verir:)))
---
07.07.2010
Dedi
Günce'yi kucaklayan baba: "Günce sen birşey mi sürdün, kokuyor her tarafın?"
Günce: "Evet, doğyu, dedonant süydüm tebi"
---
07.07.2010
Dedi
4 Temmuz akşamı, baba yine bacaklarını uzatmış, elinde birşeylerle oradan oraya gezinip duran Günce geçemiyor.
Genellikle elindekilerle bekler ve "paadon" der, baba da mecburen çeker bacaklarını.
Bu kez "Müşane edir mişin?" dedi.
Müsadelerin hepsi size küçük hanım.
---
07.07.2010
Dedi
Sabah ille duşa girmek istedi. "Bodi"sini çıkardık, "ayabbak" larını çıkardık, girdik kabine.
"Annecim, şuyu ayayayalamışın?"
"Ayarlarım Günce'cim"
"Sicak bu sicak yala".
"Şunun kapıını açırmısın, annecim?"
"Şunun kapağını mı açayım?
"Şunun"...
---
07.07.2010
Dedi
Dün akşam tabağına koyduğum karpuzu bir solukta bitirdi.
"Yeniden kapuşş iştiyoommm" dan sonra baktı ki Eliz elinde tabağı yesem mi, yemesem milerde...
Kendi tabağını aldı ve Eliz'in yanına geldi "Eliş'cim şana kapuş koyur musun, şana verer mişin biyaşş yüffen?".
Eliz, Günce'nin tabağına 2 dilim karpuz daha koyduktan sonra, tabağını alıp, arkasını dönüp, kendi koltuğuna giderken de "teşekküy ettimm" dedi, arkasına bile bakmadan...
Günce karpuzu yedi, ben de Günce'yi...
---
08.07.2010
Dedi
Gece uykusu için yatakta debelenmekteyiz. "Aydede söyleyelim" dedi.
Anne: "Aydede, aydede senin kızın nerede?
Günce mi, Günce mi şimdi evinde"
Günce: "Ben söyliim şimdi"
Anne: "Hadi söyle bakalım"
Günce: "Aydede, aydede senin kızın nerede?
Günce mi, Günce mi, anne mi, annane mi, Eliş mi ...."
(Iraz'cım kulakların çınladı mı? Nerden aklına geldiyse dün geceden beri Aydede Aydede halindeyiz:)))
---
08.07.2010
Dedi
Dün akşam çıplak ayağının üzerine koskocaman ciltli kitap düşünce, sabah ayağına ayakkabı giydirmeye karar verdim de, onun giymeye hiç niyeti yok.
Anne: "Günce'cim hadi gel bu ayakkabıları giyelim".
Günce: "Giymicem, sıktı bu"
Anne: "Günce daha giymedin ki, nasıl anladın sıktığını"
Bir an duraklayan Günce, birden yeniden konuşmaya başladı.
Günce: "Benim diyil bu"
Anne: "Senin değil mi, kimin peki?"
Günce: "İlgaş'ın!!!"
Lila rekli ve çiçekli bir çift ayakkabıdır söz konusu olan. Ilgaz da kendinden 5 gün büyük kankisi. Evin içinden birini söylerse, benim "ama bu küçük" deme durumumu kafadan eledi resmen.
---
10.07.2010
Dedi
Akşam Eliz'e "ne yersin?" diye sordum.
Günce de bir yandan konuşmaya kulak misafirliğinde.
"Lahmacun yiyeceğim" dedi Eliz.
On dakika sonra "Günce'cim sen ne yemek istersin?" dedim.
Günce'den yanıt: "Diş fırçısı yicem ben de"...
---
11.07.2010
Dedi
Günce: "Uçaka tedi binmişşşş"
Anne: "Uçağa kedi mi binmiş?
Sadece iki saniye bana baktı ve
"Uçaka tedi binmemiş, sadece çok çok babalay vaamış"
---
20.07.2010
Dedi
"Annane, babam benim mışırımı yiyo ama aslında çok komik"!!!
---
20.07.2010
Dedi
"İlgınla, İlgaş bişe delebili mi annecim?"
Birşey yaptırmak istediğinde kibarlıktan kırılan Günce...
---
20.07.2010
Dedi
Uykudan uyanır uyanmaz:
"Peki Eliş yerde, anne?"
Ne onunla, ne onsuz!
---
20.07.2010
Dedi
"Şuydan çıkmama yamanet anne"
Şişme havuzun içinden elindeki mısırla çıkmaya çalışırken...
---
20.07.2010
Dedi
Yer temizleme fırçasını Hülya'nın elinden kaptı. Yine "Benim ooo" larla.
Koca fırçayı bana getirdi "Benim bu".
Ben de "Tamam senin" dedim.
Bu sefer "Aslinda benim diyil bu, Yülya'nın bu"!!!
(H'ler hala y)
---
20.07.2010
Dedi
Eliz'in elindeki kitabı en cazgır sesiyle "benim buuu" diyerek kaptı. Eliz geri isteyince vermedi. Bunun üzerine Eliz küsüp, odasına gitti.
Bu sefer içeriye seslenmeye başladı: "Eliscim del".
Eliz'den ses seda yok. Günce birkaç kez daha çağırdı, Eliz'den yine çıt yok.
Sonunda çatladı cimcime: "Eliscim buyaya delir mişin, kardeşin seni çağiriyo"!!!
---
23.07.2010
Dedi
Dün çocuk enfeksiyon kontrolünde hoca Eliz ve Günce'ye birer çikolata verdi. Top şeklinde, yaldızlı kağıtla kaplanmış çikolatalar.
Günce daha ilk saniyeden itibaren: "Bu ne?", "bu ne?" diye bir dakikada 40 kere sordu.
Sonunda açtık.
40 kere çikolata diye yanıtlamama rağmen, sanki ben hiç yanıtlamamışım gibi "Vay canına çuçaka bu" dedi ve paketi içindeki çikolatayla birlikte çöpe attı.
---
23.07.2010
Dedi
Akşam muz yiyen Eliz'i görünce "Eliş ne yiyosun şen?"
Eliz: "Muz yiyorum, ister misin?"
Günce: "Kiyaş yicem ben".
İçeride benden kiraz istedi, elinde de minik tabağı. Ona koyacakmışız.
Baktı ben biraz fazlaca yıkadım, "O tabağa diyil, bunda yicem" dedi.
Ben de "Tamam senin tabağına koyacağım, Eliz de yemek isteyebilir diye fazla yıkadım" dedim.
Elinde minik tabak bana bakıp "Eliz muj yiyiyo galba" dedi.
---
26.07.2010
Dedi
Anne buda bi yufusçuk varrr!!!
---
26.07.2010
Dedi
Bu akşam da Günce'yi oyalayabilme materyal ve yaratıcılığımızı tüketip o ağlama-mızırdama moduna geçince (bir tek sivrisinek ısırığı dağıttı çocuğu, ağzının içi bile veziküllerle kaplı) nerden aklıma geldiyse "hadi gel arkadaşlara bakalım" dedim.
İyi ki koymuşsunuz bu video ve fotoları:
Denizdeki Toro: Bayıldı, bayıldı, sudaki bebek Demir'e, kıkır kıkır izledi:)))
MArket arabalı Purki: E benim ayabam buuu, veyşin ayabamı...
Kaydırakta Çınar: Aykadaşım bu benim, aykadaşım...
MAvili Ada: Kaydeş elbişemi almış, veymicem diyo, bu benim elbişemmmm...(Böyle bir elbisesi falan da yok, kıskançlık pik durumda)
Hiç ayırımcılık da yok bu arada, hiiçççç...
---
30.07.2010
Yaptı
Yine birşey yediremedik, çocuklarla oynar ve açılır diye Tenis Kulübüne gidkucağımdan.elim bari dedik.
Ateş (5) gelene kadar ağzına birşey sürmez, durmadan mızıldanıp, kucaktan inmezken birden bir-iki kaşık da olsa yiyiverdi. O kadarcık bile muhtemelen kan şekerini dengeledi. Aşağıya atladı hemen.
İpek ve Ateş'in olduğu tarafa doğru koşturdu, "Ateeşşşş beni yakalaşana" diye bağırarak, o sırada kendinden en az 4 adım ileride olan Ateş'in arkasındayken hem de...
Sonra salıncak kısmı ve "Beni Ateş sallasın"larla akşam ilerledi...
---
30.07.2010
Yaptı
Hala çok iyi değil, kafasını kaldıramıyor ama Ateş'i (5) görür görmez ağzına bir iki lokma yemek girdi. "Ateş beni yakalaşana" diye koşmaya başladı (Bu arada Ateş kendinden en az 4 adım önde ve zaten koşuyorken), birlikte salıncağa gittiler ve "AAnneee bayak
beni, beni Ateş şallasınnn (en namelisinden)"....Eyy aşşkkk sen neler yaptırabiliyorsunn...
(Günce Ateş'in peşinde koşarken, Ateş de aslında Eliz'in peşinde:))) Böyle de bir aşk üçgeni durumumuz da var)
---
30.07.2010
Dedi
"Cemine, hala uyanmıştı, kavıltısını yapmıştı..."
Bebek Koala okumaktan fenalık geçirmekte olan anneye, daha yeni ortaya çıkardığımız ve hiç okumadığımız Cemile'leri okuyan Günce...
---
31.07.2010
Dedi
Dayanılmaz sıcağı evde atlatamayacağımız kesinleşince Boğsak'a gittik. Geçen sefer suya "cuuppp" diye atlayan Günce bu sefer "eve didelim" diye tutturdu.
Biraz uğraşınca bu sefer sudan çıkmak istemedi. Biz de nerdeyse bütün gün suda kaldık. Bol bol kumlarla da oynadı.
Kollukları takılı kendi başına kıyıya doğru yürümek isterken "çok hassas ama bu" dedi.
Günden geriye diğer söyledikleri:
Kendi kendine söylüyor: "Korkma Cünce korkma, bişey olmaz, anne seni sımsıkı tutuyo"
---
Dedi
Anneannenin evinde kalorifer borusuna tutunmuş zıplıyor "biy, iki, üç, döyt, beş, atı, yedi, dokuş, on" (sekiz yok Günce için)...
Dünyanın en obsesif babası yine susamayarak "Kızım hoplamasan orada..."
Günce'den tek kelimelik yanıt "Ne var ki?"
---
02.07.2010
Dedi
Ben de, ben de zamanında bu aralar Günce. Eliz'i öğle arası diş kontrolüne götürmek için eve uğradım.
Günce: Neyeye didiyosun şen Eliş?
Eliz: Diş doktoruna gidiyorum canım.
Günce bu diyalogdan habersiz, bendenizin yanına gelip "Ben de gelicem, ben de" dedi.
Ben: Nereye geleceksin Günce'cim?
Günce: Diş fırçısı doktoyuna!!!
---
02.07.2010
Dedi
Kaç zamandır Penguen'den çıkarken cırlayan ağustos böceklerine takmış durumda."Korktum" deyip duruyor. Geçenlerde "kediler miyav diyor, köpekler hav, bunlar da cırcır diyorlar, ağaçlar onların evi" demiştim.
Dün oradan çıkarken kucağımda konuşmaya başladı "Bunlardan korkulmaş, kedi miyav der, kuşlar yavada ötey, bunlay evleyi...."
---
04.07.2010
Dedi
Anneanne: Denize girdin mi Günce'cim sen de?
Günce: Girdim tebi...
Anneanne: Yüzdün mü sen?
Günce: Yüjdüm tebi, çıpıy çıpıy yüjdüm, Ateş'in bilejini buyama taktık, böle böle yüjdüm...
Anneanne: Pelikan'a mı gittiniz?
Günce: Moğsak'a...
Ateş'in bileziği: 5 yaşındaki favorisi Ateş kollukla yüzünce o da kolluk istedi. Ateş'inkileri ödünç aldık, çünkü biz simitle gitmiştik...
Pelikan: Balıkçı Ekran İzzet'in yeri. Olbios Otelin plajı.
Moğsak: Boğsak. Bence hatırlama süperdi, ben 3 yılda öğrenebildim adını:)))
---
07.07.2010
Dedi
G: "Atopota didelim anne"
N: "Nerde vardı ahtapot Günce'cim?"
G: "Babanın kız abisinde vardı"
N: "Babanın kız abisi kim Günce?"
G: "Kız abi işte, oynuyo böle böle"
Ben, baba ve Eliz birbirimize bakıp ahtapotu ve kız abiyi çözmeye çalıştık ama kimse anlamlandıramadı. O sırada sessizce durumu çözmemizi bekleyen Günce baktı ki çıkamadık işin içinden,
"O zaman buş patenine didelim, kayicam böle böle"!!!
---
07.07.2010
Dedi
Baba dayanamayıp maç seyretmek üzere TVu açtı. Günce ekrana baktı (Almanya-İspanya maçı) tam o sırada futbolcuların hepsi Almanya kalesine doğru koşmaktalar.
"Baba nereye gidiyo bunlar?"
---
07.07.2010
Dedi
Ben: Günce kaka mı yapıyorsun?
Günce: Yapiyom tebi...Ne var ki?
Sıkınıp durmakta olan çocuğa bu soru mu sorulur şimdi...Böyle ağzının payını verir:)))
---
07.07.2010
Dedi
Günce'yi kucaklayan baba: "Günce sen birşey mi sürdün, kokuyor her tarafın?"
Günce: "Evet, doğyu, dedonant süydüm tebi"
---
07.07.2010
Dedi
4 Temmuz akşamı, baba yine bacaklarını uzatmış, elinde birşeylerle oradan oraya gezinip duran Günce geçemiyor.
Genellikle elindekilerle bekler ve "paadon" der, baba da mecburen çeker bacaklarını.
Bu kez "Müşane edir mişin?" dedi.
Müsadelerin hepsi size küçük hanım.
---
07.07.2010
Dedi
Sabah ille duşa girmek istedi. "Bodi"sini çıkardık, "ayabbak" larını çıkardık, girdik kabine.
"Annecim, şuyu ayayayalamışın?"
"Ayarlarım Günce'cim"
"Sicak bu sicak yala".
"Şunun kapıını açırmısın, annecim?"
"Şunun kapağını mı açayım?
"Şunun"...
---
07.07.2010
Dedi
Dün akşam tabağına koyduğum karpuzu bir solukta bitirdi.
"Yeniden kapuşş iştiyoommm" dan sonra baktı ki Eliz elinde tabağı yesem mi, yemesem milerde...
Kendi tabağını aldı ve Eliz'in yanına geldi "Eliş'cim şana kapuş koyur musun, şana verer mişin biyaşş yüffen?".
Eliz, Günce'nin tabağına 2 dilim karpuz daha koyduktan sonra, tabağını alıp, arkasını dönüp, kendi koltuğuna giderken de "teşekküy ettimm" dedi, arkasına bile bakmadan...
Günce karpuzu yedi, ben de Günce'yi...
---
08.07.2010
Dedi
Gece uykusu için yatakta debelenmekteyiz. "Aydede söyleyelim" dedi.
Anne: "Aydede, aydede senin kızın nerede?
Günce mi, Günce mi şimdi evinde"
Günce: "Ben söyliim şimdi"
Anne: "Hadi söyle bakalım"
Günce: "Aydede, aydede senin kızın nerede?
Günce mi, Günce mi, anne mi, annane mi, Eliş mi ...."
(Iraz'cım kulakların çınladı mı? Nerden aklına geldiyse dün geceden beri Aydede Aydede halindeyiz:)))
---
08.07.2010
Dedi
Dün akşam çıplak ayağının üzerine koskocaman ciltli kitap düşünce, sabah ayağına ayakkabı giydirmeye karar verdim de, onun giymeye hiç niyeti yok.
Anne: "Günce'cim hadi gel bu ayakkabıları giyelim".
Günce: "Giymicem, sıktı bu"
Anne: "Günce daha giymedin ki, nasıl anladın sıktığını"
Bir an duraklayan Günce, birden yeniden konuşmaya başladı.
Günce: "Benim diyil bu"
Anne: "Senin değil mi, kimin peki?"
Günce: "İlgaş'ın!!!"
Lila rekli ve çiçekli bir çift ayakkabıdır söz konusu olan. Ilgaz da kendinden 5 gün büyük kankisi. Evin içinden birini söylerse, benim "ama bu küçük" deme durumumu kafadan eledi resmen.
---
10.07.2010
Dedi
Akşam Eliz'e "ne yersin?" diye sordum.
Günce de bir yandan konuşmaya kulak misafirliğinde.
"Lahmacun yiyeceğim" dedi Eliz.
On dakika sonra "Günce'cim sen ne yemek istersin?" dedim.
Günce'den yanıt: "Diş fırçısı yicem ben de"...
---
11.07.2010
Dedi
Günce: "Uçaka tedi binmişşşş"
Anne: "Uçağa kedi mi binmiş?
Sadece iki saniye bana baktı ve
"Uçaka tedi binmemiş, sadece çok çok babalay vaamış"
---
20.07.2010
Dedi
"Annane, babam benim mışırımı yiyo ama aslında çok komik"!!!
---
20.07.2010
Dedi
"İlgınla, İlgaş bişe delebili mi annecim?"
Birşey yaptırmak istediğinde kibarlıktan kırılan Günce...
---
20.07.2010
Dedi
Uykudan uyanır uyanmaz:
"Peki Eliş yerde, anne?"
Ne onunla, ne onsuz!
---
20.07.2010
Dedi
"Şuydan çıkmama yamanet anne"
Şişme havuzun içinden elindeki mısırla çıkmaya çalışırken...
---
20.07.2010
Dedi
Yer temizleme fırçasını Hülya'nın elinden kaptı. Yine "Benim ooo" larla.
Koca fırçayı bana getirdi "Benim bu".
Ben de "Tamam senin" dedim.
Bu sefer "Aslinda benim diyil bu, Yülya'nın bu"!!!
(H'ler hala y)
---
20.07.2010
Dedi
Eliz'in elindeki kitabı en cazgır sesiyle "benim buuu" diyerek kaptı. Eliz geri isteyince vermedi. Bunun üzerine Eliz küsüp, odasına gitti.
Bu sefer içeriye seslenmeye başladı: "Eliscim del".
Eliz'den ses seda yok. Günce birkaç kez daha çağırdı, Eliz'den yine çıt yok.
Sonunda çatladı cimcime: "Eliscim buyaya delir mişin, kardeşin seni çağiriyo"!!!
---
23.07.2010
Dedi
Dün çocuk enfeksiyon kontrolünde hoca Eliz ve Günce'ye birer çikolata verdi. Top şeklinde, yaldızlı kağıtla kaplanmış çikolatalar.
Günce daha ilk saniyeden itibaren: "Bu ne?", "bu ne?" diye bir dakikada 40 kere sordu.
Sonunda açtık.
40 kere çikolata diye yanıtlamama rağmen, sanki ben hiç yanıtlamamışım gibi "Vay canına çuçaka bu" dedi ve paketi içindeki çikolatayla birlikte çöpe attı.
---
23.07.2010
Dedi
Akşam muz yiyen Eliz'i görünce "Eliş ne yiyosun şen?"
Eliz: "Muz yiyorum, ister misin?"
Günce: "Kiyaş yicem ben".
İçeride benden kiraz istedi, elinde de minik tabağı. Ona koyacakmışız.
Baktı ben biraz fazlaca yıkadım, "O tabağa diyil, bunda yicem" dedi.
Ben de "Tamam senin tabağına koyacağım, Eliz de yemek isteyebilir diye fazla yıkadım" dedim.
Elinde minik tabak bana bakıp "Eliz muj yiyiyo galba" dedi.
---
26.07.2010
Dedi
Anne buda bi yufusçuk varrr!!!
---
26.07.2010
Dedi
Bu akşam da Günce'yi oyalayabilme materyal ve yaratıcılığımızı tüketip o ağlama-mızırdama moduna geçince (bir tek sivrisinek ısırığı dağıttı çocuğu, ağzının içi bile veziküllerle kaplı) nerden aklıma geldiyse "hadi gel arkadaşlara bakalım" dedim.
İyi ki koymuşsunuz bu video ve fotoları:
Denizdeki Toro: Bayıldı, bayıldı, sudaki bebek Demir'e, kıkır kıkır izledi:)))
MArket arabalı Purki: E benim ayabam buuu, veyşin ayabamı...
Kaydırakta Çınar: Aykadaşım bu benim, aykadaşım...
MAvili Ada: Kaydeş elbişemi almış, veymicem diyo, bu benim elbişemmmm...(Böyle bir elbisesi falan da yok, kıskançlık pik durumda)
Hiç ayırımcılık da yok bu arada, hiiçççç...
---
30.07.2010
Yaptı
Yine birşey yediremedik, çocuklarla oynar ve açılır diye Tenis Kulübüne gidkucağımdan.elim bari dedik.
Ateş (5) gelene kadar ağzına birşey sürmez, durmadan mızıldanıp, kucaktan inmezken birden bir-iki kaşık da olsa yiyiverdi. O kadarcık bile muhtemelen kan şekerini dengeledi. Aşağıya atladı hemen.
İpek ve Ateş'in olduğu tarafa doğru koşturdu, "Ateeşşşş beni yakalaşana" diye bağırarak, o sırada kendinden en az 4 adım ileride olan Ateş'in arkasındayken hem de...
Sonra salıncak kısmı ve "Beni Ateş sallasın"larla akşam ilerledi...
---
30.07.2010
Yaptı
Hala çok iyi değil, kafasını kaldıramıyor ama Ateş'i (5) görür görmez ağzına bir iki lokma yemek girdi. "Ateş beni yakalaşana" diye koşmaya başladı (Bu arada Ateş kendinden en az 4 adım önde ve zaten koşuyorken), birlikte salıncağa gittiler ve "AAnneee bayak
beni, beni Ateş şallasınnn (en namelisinden)"....Eyy aşşkkk sen neler yaptırabiliyorsunn...
(Günce Ateş'in peşinde koşarken, Ateş de aslında Eliz'in peşinde:))) Böyle de bir aşk üçgeni durumumuz da var)
---
30.07.2010
Dedi
"Cemine, hala uyanmıştı, kavıltısını yapmıştı..."
Bebek Koala okumaktan fenalık geçirmekte olan anneye, daha yeni ortaya çıkardığımız ve hiç okumadığımız Cemile'leri okuyan Günce...
---
31.07.2010
Dedi
Dayanılmaz sıcağı evde atlatamayacağımız kesinleşince Boğsak'a gittik. Geçen sefer suya "cuuppp" diye atlayan Günce bu sefer "eve didelim" diye tutturdu.
Biraz uğraşınca bu sefer sudan çıkmak istemedi. Biz de nerdeyse bütün gün suda kaldık. Bol bol kumlarla da oynadı.
Kollukları takılı kendi başına kıyıya doğru yürümek isterken "çok hassas ama bu" dedi.
Günden geriye diğer söyledikleri:
Kendi kendine söylüyor: "Korkma Cünce korkma, bişey olmaz, anne seni sımsıkı tutuyo"
---
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)