Gün kızım, Güneş kızım

Lilypie Second Birthday tickers

26 Aralık 2010 Pazar

Nurturia Anı Defteri Kasım 2010 Kayıtları

02.11.2010
Dedi

Dayanamamış artık ve akşam üzeri 4,5 gibi uyuyakalmış, 5,5 gibi ağlayarak uyandı, kucağımda aşağı yukarı yürürken mutfaktan gelen balık kokusunu farketti.
"Balina kokuyo buyası" dedi önce.
"Nerde balina" dedim ben de.
"İşte buydalar, küçük küçük, minicik, miniminnacık balinalay" dedi bir yandan da parmağının ucuyla minicikliği işaret etmeye çalışarak.


---

03.11.2010
Dedi

Anne: Şarkı söyleyelim mi Günce?
Günce: Söyleyelim.
A: Ne söyleyelim peki?
G: Ali yazay, Veli yazay (bizde böyle herkes yazıyor, bozan yok)
Tüp şuyunu çekey azay azay....
(Bu dörtlüğü söyler)
A: Şimdi de pazara gidelim'i söyleyelim mi?
G: Oluy.
A: Pazara gidelim, bir tavuk alalım
G: Hayıy, töpek alalım!
A: Tamam köpek alalım.
Pazara gidelim bir köpek alalım
Pazara gidip bir köpek alıp, napalım?
G: Ödeme!!!!

(Hav hav diyecek diye bekleyen anne tam anlamıyla hebelek olma durumu yaşamaktadır.)


---

03.11.2010
Dedi

Döküntü mevsimini açmış bulunmaktayız.

Sebep: Yine bilinmezlikler içinde.

Ne oluyor da başlıyor bu lanet şeyler, hala bilemiyoruz. Hem anne hem de baba geçen hafta ikimiz birden yoktuk ve anneanneden alınan rapora göre keyfi de gayet yerindeymiş ama buna rağmen stres mi tetikledi acaba diye düşünmekteyim.

Boynunda ve omzunda bu kez. Hafiften kollara da inmiş. Belli ki çok kaşınıyor, çok rahatsız ve sürekli mızmız (haklı tabi, durmadan kaşınmanın ne can sıkıcı olduğunu anne de iyi bilir ve bu yüzden çok iyi anlamaktadır durumunu ama sürekli ağlayıp, hiçbirşeyden
memnun olmayıp, istediklerini verdikçe sağa sola fırlatması, yememesi, "kucama al"lar, kucağa alınmalar, daha saniyesinde "inicem, iniceemmm" çığlıkları ve bunları kesintisiz 5-6 saat sürdürebilmesi, bir de anne zaten sıkıntısını geçirememekten yeteri kadar
gerginken, hiç de kolay değil).

En son noktada elindeki Pritt'i (en küçük boy), dudağına ruj niyetine sürmeye ve çaktırmadan tadına bakmaya kalkışınca anne artık gayet net bir "Hayır" der.

Daha 1 dk önce susmuş olan Günce yeniden başlar avazı çıktığı kadar bağırarak ağlamaya: "Munat, Munaaatttt, del".
Munat gelir, kucağına alır.
Günce: "Şen Munat'sın" der, ama bu öyle bir demedir ki içinde binlerce "başım sıkışınca hep geliyorsun"lar saklıdır.
Devam eder "Şen babasın", bir yandan da babanın yüzünü eliyle okşarken (Hep geleceksin, biliyorumdur aslında bu da, aynen bu ifadeyle söylenmektedir).
"Şen Munat babasın" (İyi ki varsın, iyi ki böylesin, farkını biliyorum).
"Cünce'nin babaşışın" (İyi ki benimsin).

Yetişip kameraya alamadım bunu, iki-üç sözcükle, ama ondan öte vücut dili ve gözlerle böyle bir konuşmayı, bu kadar yakından kaç kere gördüm, bilemiyorum.


---

06.11.2010
Dedi

Günlük güneşlikti bugün hava. Bir arkadaşlarının doğumgününe katıldı kızböceğim ile ağustos böceğim.
Hemen her yaştan çocuğun bulunduğu, yine de en miniğinin Günce olduğu bir doğumgünü.
Koştu, tırmandı, önce eteğini sonra ayakkabılarını attı ve sonunda yoruldu. "Yavaş yavaş gidelim bis aytık annecim" dedi önce.

Günce kucağımda koskocaman bahçede Eliz'i aramaya başladık.

Yolumuzun üstüne çok büyük bir kümes-kafes çıktı. Bir tavuskuşu, bir papağan bir de ne olduğunu bilmediğim renkli-uzun kuyruklu başka birşey daha.

Günce kuşa "Bizimle evimise gelmek iştey mişin kuş" dedi.
Ben "Ama.." diye ağzımı açar açmaz,

"Tamam, tamam anne, bisimle eve gelemiceni biliyoyum, şadece şöylemek iştedim, buraşı onun evi ve bişim evimiş buyaşı diyil" deyiverdi.


---

07.11.2010
Dedi

Uyumaya çalışırken Luli'de uyuyan babayı göstererek "Bak Luli'nin babası bile uyumuş" diyen anneannesine "O baba diyil, çocuk o"dedi önce biraz kızgın, biraz kırgın.
Sonra da kendi kendine alçacık bir sesle, "Babam çoookkk usakta, beni pencereden duymas, telefondan duyur şadece" diye ekledi.


---

10.11.2010
Sözlük
Kelime: Bacağımla otuyucam
Anlamı: Dizlerinin üzerinde oturmak

---

12.11.2010
Sözlük
Kelime: Tırnak kaşıntısı
Anlamı: Törpü

---

12.11.2010
Dedi

Yavaştan pembe yalanlara başladı bile:

Anne: Günce kaka mı yaptın?
Günce: Hayıy.
Anne: Bir koku geliyor ama.
Günce: Kaka yapmadım ben, öyümcek ağ yapmış olabiliy.

Yada ayağındaki çoraptan kurtulma çabasında ama baba izin vermezken:"Ayaam kayıncalanıyoy da ondan çikayıyoyum".


Ya da:
"Ayaamda çoyap yok, eyvah, napicam şimdi, napicam şimdi?" -Buna uygun tonlama ve panik hali de ses tonuna ustaca eklenmiştir-
Anneannenin çorapsız ve ayaksız ayağa olan zaafı çoktan farkedilmiştir bile.


---

14.11.2010
Dedi

Günce'nin "Foyum'a didelim" tutturmaları zaten büyük ve küçük gelen değiştirileceklerle denk düşünce, Forum'a yöneldik. Bir oturma özürlüsü olan Günce'nin daha arabadan iner inmez "pusetime otuymak iştiyoyum"u pek normal gelmedi bize ama durum canımıza minnet
olduğu için "pusetinde kımıldasa da oturan" kızımızla mutlu mutlu değiştirmeler için mağazaya girdik.

Daha iki gün önce Eliz'e alınan elbise için "benim bu, çıkaysın bunu benim, ben giyicem" diye bir bardak suda fırtınalar koparan, deliler gibi ağlayan, kendine alınan elbiseyi ise bir kenara fırlatıp atan Günce'ye, Eliz'in elbisesinin küçüğü ile kendisininkini
değiştirmek ister mi diye sorduğumda, hiç yerinden kalkmayarak "hayıy" dedi.

Hatta çoktan mağazanın altını üstüne getirmiş olması gereken Günce, Eliz giysisini denerken de oturmaya devam etti.

İşimiz bitip, arabaya doğru ilerlerken işin sırrı anlaşıldı. İki ayağında iki çorap ve iki ayakkabıyla yola çıkan Günce, yol boyu teker teker bunlardan kurtulmuş. Farkettiğimizde sol ayağındaki çoraptan da kurtulmaya çalışıyordu.

Teker teker çıkarıp atmış ayağından ayakkabıları ve çorabı, bulamadık tabi.


---

22.11.2010
Dedi

Bir yandan kaydırağa tırmanırken bir yandan da yanından geçen çocukların tamamına “meyaba, şenin adın ne?” diye sordu durdu. Bir kısmı duymazdan geldi Günce’nin sorusunu, bazısıysa yanıtladı. Bunlardan biri de Zehra’ydı. Sorusuna yanıt alan Günce sevinçle
“Anne bak Ceylan’mış adı” dedi bana. Kızcağız “Adım Ceylan değil Zehra” dedi lokum hanımın yanlış anladığını fark edince ama Günce bu attığı adımı geri alır mı? “Tamam şenin adın Ceylan olsun, Ceylan kız ol sen” dedi geçti.

(Yıldız Parkı)


---

22.11.2010
Dedi

Dayısının aldığı örgü elbiseyi giymeyeceğini tahmin ettiğim Günce ile İstinye Park Gap’e girdiğimizde elbise bir mankenin üzerinde giydirilmiş haldeydi.
“Günce’cim bu elbiseyi beğendin mi? Giyer misin bundan sen de?” soruma “Aaa, çok güselmiş bu, çok sevimlimiş di mi anne, biyendim bunu, Elis giyer” şeklinde bir yanıt aldım.





---

22.11.2010
Dedi

Ikea çıkışı market arabasına kurulan Günce’yle yürüyen merdivenden inerken, bir başka arabayla biri yanımıza çok yaklaşınca, bir an arabayı kontrol edemediğimi hissettim. Bu durumu atlamayan Günce “Heyşey yolunda mı?” dedi önce bana. Aldığı “evet” yanıtı
üzerine bu kez yanımıza fazlaca yaklaşan diğer ekibe “sizde de yolunda mı?” deyince ekip hayretler içinde kalakaldı.


---

22.11.2010
Dedi

Arabada olmaktan nefret eden Günce, yolun tangır tungur kısmında çok rahatsız oldu ki, "Babacım, çok hıslı didiyosun, dörmüyo musun araba koşuyor, baksana, yavaşlasana" deyiverdi.

Bunu derken avuçları yukarı dönmüş o minik iki eli yememek için kendimi zor tuttum.



---

22.11.2010
Yaptı

Kaydırak üstü “Adın ne?” sorularından birine “Rozi” yanıtını alan Caillou fanatiği Günce duyduğuna inanamadı ve yüzüne koskocaman bir gülücük yerleştirerek Rozi’nin elini tuttu.


---

22.11.2010
Dedi

Yıldız parkında telaşla “dikkat et kızım”, “önüne bak kızım”, “Günce aman” şeklindeki söylemlerine bir türlü son vermeyen babasına Günce “Babacım ben bunu kendi başıma yapabiliyoyum, çünkü ben aytık büyüdüm” diyerek noktayı koydu.


---

22.11.2010
Dedi

Kendinden 3. tekil şahıs olarak bahsetme zamanlarındaki Günce çıktığı sandalyenin üzerinde ayağa kalkmış ve bağırmakta:
"Kaygılanıyorum, kaygılanıyorum, anne Cünce'yi indirer misin burdan, düşücek şimdi."

İki yaşında ve "kaygılanıyor" hanımefendi:))


---

22.11.2010
Dedi

Arkadaşımın eşi “ne yersin, döner, köfte, balık…” şeklinde sıralarken, hızlı gittiğini ve Günce’nin bocaladığını düşününce yavaşlayıp “Döner sever misin?” şeklinde soruyu değiştirince, kucağındaki Caillou’yu işaret eden Günce “Caillou dönere bayılıy, ben
bayık şeveyim” şeklinde cevaplanıverdi.


---

23.11.2010
Dedi

Sabah kendini sıkıştıran babasından bunalan Günce "üff yaa, baba, uslu durar mısın?"ı yapıştırıverdi.


---

23.11.2010
Dedi

Anneyi kızdıran Günce bunun gayet farkında olarak önce parmak ucunda mini mini adımlarla "kucama delebili miyim?" le kucağıma yerleşti. Ardından yüzümü avuçlarının arasına alarak"oğğğ çok tatlışın annecim, çok düzelsin, mavi mavi göslerin var" dedi!!!

Gözlerim mavi falan değil zaten de mavi gözle güzelliği nasıl bağdaştırdı, anlayabilen beri gelsin.


---

23.11.2010
Dedi

G: "Büyük ayabalayın yani bu otobüşlerin de bagajı var mı anne?"
A: "Var kızım."
G: "Ben orda ne güzel koşabilirim di mi anne?"
!!!


---

23.11.2010
Dedi

"Biz Foyum'a dittik ya, işte orda lokum yedik, birazcık sert geldi ama bana".

Olayın olmasından kaç gün sonra birden aklına geldi heralde ki durup dururken böyle dedi.


---

25.11.2010
Yaptı

Sabahın köründe, daha gözleri bile yarı kapalı "Tirpiyle Testane" okuyalım diye uyandı.


Rüyasında mı gördü nedir, şimdiye kadar ilgilenmemişti hiç ve uzunca süredir de ortadan kaldırmıştım. Daha çok "börtlen mi ki bu", "biz börtlen yemiştik di mi anne", "peki bu ne ki" şeklinde (her sorunun sonunda da bir "ki" var) resimsiz sayfadaki bitki
resimleriyle ilgileniyordu.

Dün de şimdiye dek hiç hoşlanmadığı "Tostoro"yu istemişti, başladık ve yine tamamlayamadık ama olsun en azından korkmadı bu sefer.

Büyüyor mu ki?


---

26.11.2010
Dedi

Dün gece erken yatırmaya karar verdim (erken=22:30). "Titap" okuduk beş-on tane önce (sürekli böyle yatmadan önce kitap okursak yakında çocuk kitap sadece yatakta okunur zannetmeye başlayacak).


Baktım, bunun sonu gelmeyecek, "tapatmaaa"lara rağmen ışığı kapattım.

Bizimki uyumaya çabalıyor, cidden çabalıyor. Ben de sırtüstü yatıp, gözümü kapalı tutarak, lokum hanımı motive etmeye çalışıyorum kendimce.

2,5X2 m'lik bir yatakta yatıyoruz ve dün baba da yoktu, sadece ikimiz. Bir bakıyorum, bir ayak ağzımda (tam ters dönmüş), sadece 2 dakika sonra bacaklar karnımda, 1 dakika sonra kafa karnımda bu kez, sonra bakıyorum bacakların ikisi birden yatak başucuna
havaya dikilmiş, hatta bir an burnuma yerleşmiş popo nedeniyle nefes alamadım.

Döndü de döndü ve sonunda "Anne senin ortana delmek istiyorum" dedi.

"Ortama mı gelmek istiyorsun?"

Babanın yattığı tarafla benim tarafımın arasını (ortayı) demek istiyor heralde diye düşündüm.

"Evet, ortana delicem, ortanda uyucam" dedi.

"İyi, geç o zaman" dedim.

Günce, sırtüstü yatmakta olan beni, elimi tutup, kendine doğru çekerek yan yatar pozisyona gelmemi sağladı.

Üstümden atlamak için mi yapıyor, anlamaya çalışırken, geldi yan yatmış haldeki annesinin üzerine yerleşti (oldukça zor bir pozisyon olduğunu söyleyebilirim).

Çocuk gerçekten "ortama" yattı yani. Bunca yıldır bir "ortamın" olabileceği ve bu "orta"nın da önüm ve arkam arasında olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Ve bunca yıllık hayatımda ilk kez böyle bir taleple karşılaşıyorum.

Bakalım, daha neler aklına gelecek?






---

26.11.2010
Dedi

Annee, bak Cünce naapmışşşş, yoğurdu sepaya, yerlere dökmüşşş, üstüne de dökmüşşş".

Gözümün içine baka baka yoğurdu yere boşaltıp, sonra da onun bu olayla hiç ilgisi yokmuş ve ben de görmüyor muşum gibi anlatıyor bir de üstüne.


---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder