Gün kızım, Güneş kızım

Lilypie Second Birthday tickers

15 Mart 2010 Pazartesi

Günce bugün...

Neler yapmadı ki?

Gerçekten bir eşik var ve onu geçince, arkası çorap söküğü gibi geliyor.

BabaMı beklerken acıktı ve artık dayanamaz hale gelmiş olmalı ki, ben Elişimle Lokumcuğun yemeklerini tabaklarına koyarken, bir baktım Lokumcuk durması gerekn yerin tam karşı tarafında duran mama sandalyesini sürüklemeye başladı. Çok da düzgün bi şekilde çekti, ite ite doğru yere kadar getirip, "açıttım, oturuş" dedi.

Aylardır hep beraber yemek yiyoruz, önüne tabaklarını koyuyorum, kaşıklarını da, döke saça, arada bir ağzını isabet ettirerek ama çoğunlukla da dökerek, kendi kendine yiyor o da masada. Mama sandalyesinin önündeki tablayı hiç kullanmadık. Böylece sandalye, herkesle eşit yükseklikte oturup, masaya hakim olabildiği bir sandalye oldu onun için gerçekten.
Gerçi o "doydum" dedikten sonra hem masada yemekleri, yoğurdu, suyu o an ne bulursa onu karıştırarak elde ettiği bileşikler ve döktüklerini temizlemek için yoğun bir çaba harcıyorum, ama olsun, artık ağıza isabette oldukça yol katettik.
Hem bunun için de bir yöntem buldum, hayır sandalyenin altına birşey sermek değil, çünkğ genellikle oturma, yeme ve kalkma işleri öyle seri gerçekleşiyor ki, buna zaman bulamam. Benim çözüm biraz da tembel işi (malum pek hazetmem temizlik işlerinden, ıslak mendil. Kipa'nın ucuzluk yaptığı zamanlarda paketini bir liraya aldığım ıslak mendiller. Böyle efektif bir temizleme aracı görmedim. Anında söküyor kiri pası, da, hadi ben bunlarla yer siliyorum, bilemedin masa, bunları bebek temizleme de kullananlar da var mutlaka, düşünemiyorum bebeğin durumunu...

Oturduğumuz hızla kalktık yine masadan. Lokumcuğun masasının yerini değiştirmiştim, oturma bölümünden, mutfak kısmına almıştım. Yer değişikliği yaparken de birgün gerekebilir diye sakladığım, benim strafor diye bildiğim ama genellikle köpük diye tanınan, dikdörtgen prizma şeklindeki strafor elime geçti.

Iraz'ın oyun grubu için hazırladığı aktivitelerden biriydi ve Lokumcuk severek yapmıştı, strafora kürdan saplamayı (batırmadan daha çok saplamaya yakın). Hazır elimize geçmişken evde de yapalım bari dedik.

Kürdanları bir oraya, bir buraya yerleştirdi ve birden "yapi, yapi, tu yu" diye şarkı söylemeye başladı. "Happy birthday to you" ve sözde mumlara üflemeye.

Ardından "anneşim bişey söylicem" dedi, ben aval aval bakarken, ama söylemedi. Sadece "aquapark" dedi. Masasını ters çevirip, üzerine çıkıyor ve neden öyle anlamadık ama bu pozisyonun adı "aquapark".

Sonra da "babaşııı" diye kapıya dayandı, gözü Gülnur'larda kalan babaMda kalmıştı zaten, daha fazla sabredemedi.

"Tamam arayalım babayı, markete gidelim, süt ve pamuk alalım" dedim. "Tamam" dedi.

Odasına gittik, dolabının kapağını açtık, ben daha ağzımı bile açamadan (burada ne giyelim diye sormam gerekiyordu), yeşil bir yağmurluğu kapıp "şu olabiliy" dedi.

Benim aval olma durumum giderek artarken, montu kendisi giymek istedi (Hilal hanımın öğrettiği yöntemle henüz acemice de olsa ceket tipi giysileri giyebiliyor), ama o arada bir anlaşamama durumumuz oldu, Lokumcuk koltuğuna oturdu ve "Yayvanlar" kitabını istedi. Filin, bebek fili hortumuyla sardığı fotoğrafı görünce biz de sarıldık. O arada bir o sayfaya, bir bu sayfaya bakarken örümcek fotoğrafına rastladık. "Oluğa" deyip, yüzüme baktı. Ben de başladım "Miniminnacık örümcek oluğa tırmandı, yağmur yağdı örümcek aşağı yuvarlandı, sonra güneş açtı, oluğu kuruttu ve miniminnacık örümcek oluğa tırmandı". Ben söylerken gözünü bile kırpmadan bana bakan Lokumcuk, bitirir bitirmez "Evet, doğru" dedi!!!

Tam bu sırada babaM içeri girdi ve markete gitmek üzere arabaya bindik. Esasen marketin üzerinde oturuyoruz ama benim belim ağrıyor, babaMın da ayağı siştiği için arabaya yerleştik. BabaM bana "ne aalacağız şimdi, kapanmak üzeredir market?" diye sordu ve ben daha ağzımı açamadan Lokumcuktan yine anında yanıt "şüt alcas, panuk alcas"!!! Benim aval durumum iyiden iyiye pik yapmış durumda.

Markette hızlıca sütleri ve pamuğu bulduk (İpek'in makyaj temizleme pamuğu aslında dikdörtgen şekilli ellilik paketler, ama biz bunları ıslatıp, ıslak mendil halinde kullanıyoruz), kasaya doğru ilerlerken, Lokumcuk ani bir dönüş yapıp, "bişey alcam" diye koşmaya başladı. Benim elim kolum dolu olduğundan babaM koştu arkasından, rakı şişelerini devirmek üzereyken yakaladı. Kasalar kapanmak üzere, Lokumun çıkmaya niyeti pek yok, standların arasında koşturmakta... "Gel hadi" dedim, "ödeme yapacağız". İşte dayanamadığı sihirli sözcük. Bu "ödeme" kısmına bayılıyor. Bir de "poşşet" almaya.

Eve geldik, seri bir şekilde banyo yapmalı, yaptıramasak da, hiç olmazsa popoyu yıkamalıyız, kızarmış yine çünkü.

Neyseki Elişimin banyoda sergilediği "Zeybek" dansı sayesinde hızlıca bu turu tamamlayabildik ve yatma faslına geldi.

Dün ilk kez, bütün gece boyu biberonla süt içti, hiç emmeden. Elbette çok itiraz etti, mızırdandı ama gerçekten fazla sütümün de olmamasının etkisiyle ikna oldu. Günlerdir bunu konuşuyordum onunla ve her defasında "annenin şütü" diye kesip atıyordu. Çok daha fazla zorlanacağız diye düşünüyordum ama dün geceyi iyi atlattık. Gerçi bütün gece biberon elindeydi ve toplamda içtiği süt miktarı sadece 100 ccydi.
Demek ki her defada 20 ml civarı anca emebiliyor ve muhtemelen de bu yüzden bu kadar sık uyanıyormuş, bakalım bu gece ne yapacağız?

Neyse, banyo sonrası yatağa gittik, "annenin şütü" dedi yine, emdi, ama uyuyamadı. "Babıyı çağır" dedi. "Babasııı" diye seslendim. "Munat söyle" dedi. "Muraattt" diye seslendim bu kez. BabaMdan ses gelmeyince "Bi daa" dedi. Ama o sırada ayak sesini farketti ve "duydum, deliyooo" dedi!!!

Allah Allah, bugün ne oldu bu çocuğa anlamadım gerçekten, adam gibi cümleler kurup duruyor!!!!

BabaMla ortamızda keyif yaptı bir süre, sonra "kuş kondu, okula ditti" dedi babaMa, "buraya bir kuş konmuş" yapmasını istedi.

O arada "cevs" gibi "cemiş" gibi hatta "cemş" gibi birşey söylerken,biz ne dediğini anlamayınca "vuu, vuu" diye anlamamıza yol gösterdi. "Ceviz adam" istiyormuş.

Cumartesi günü Iraz'dan öğrendiğimiz bir şarkı bu yine, de, nasıl hemen aklında tuttu, enteresan gerçekten. Ben "Ceviz adam...", birlikte "şipşapşop"; ben "Burnu uzun...", o "lülülü"; ben "Kaşı keman...", o "gıygıygıy"; ben "Saçı rüzgar...", o "vuvuvu"; ben "Karnı davul...", o "dümdümdüm"; ben "Bize güler...", o "hahaha"...

BabaM bir yandan bizi dinlerken, bir yandan da "Nasıl öğreniyorsun hemencecik kızım, ben bile öğrenemedim" derken kendi kendine, Lokumcuk birden ona döndü, yüzünü ellerinin arasına aldı ve "cevş şipşap, buynu lülü, kaşı gıygıy, saçı vuvu, göbeki dümdüm, güldü hahha" diyiverdi!!!

Hep beraber keyfimiz yerinde olmasına yerinde de, artık uykusu geldi iyiden iyiye. BabaMı içeriye gönderdik, ama Lokumcuk yine kımıl hallerde. "Hadi ama Lokumum uyu artık" dedim ve buna da anında yanıt geldi: "Hoorrr- pışşşş, hoorrrr-pıışşşş"!!!

Günce bugün neler demedi ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder