Pazar mazar sökmez Günce’ye, yine de insaflı davrandı ve sekizde uyandı bugün. Tam enerji tabi.
Bizde de klasik haller, gözümüzü açamıyoruz. BabaM biraz daha umut verici durumdaydı heralde, onun yattığı tarafa geçti. Birkaç kez “Baba kalkabilimisimisimisimisi” dedi. Kalkabilir misin, kibarca rica ediyor lokumcuk. Baktı bu pek işe yaramadı babaM hala yatakta. İyice yaklaştı kenara ve “Kalk çocum” u yapıştırıverdi. BAbaMın gözlerinden yaş geldi gülmekten, gerçek anlamda yaş.
Bu “çocum” meselesi dün akşam başladı. Elişim binbir mazeret “ben yoğurdumu yemek bittikten sonra yemeyi tercih ediyorum” diyerek yoğurdu yemeden masadan kalktı.
Elinde yoğurt kavanozu dolanıp duruyor ama yemiyor da. Umutsuzca “Elizcim yiyeceksen ye, yemeyeceksen kaldır artık onu” dedim. Yoğurt en sevdiği yiyecek ya Lokumcuğun pek anlam verememiş olsa gerek yoğurdun kaldırılması işine ve biraz da bana yardımcı olma isteği de girdi işin içine ve Elişime aynen şöyle dedi: “çocum gel, yodunu bitiy, hadi yi”!!!
Sonra rutin bir Pazar günü başladı bizim için, pılımızı pırtımızı toplayıp, Penguen’e gittik. Elizin tenis dersleri nedeniyle, havanın da güzelliğinden yararlanmak için kahvaltıdan itibaren yerleşiyoruz oraya (kahvaltı onbirbuçukta bu arada).
Emre de annesi ve babasıyla birlikte oradaydı. Lokumcuğun “Enye, gel top oyniyalim” çağrılarına Emre pek yanıt vermese de kısa süreli de olsa oynadılar.
Günün bombası hiç beklemediğimiz ve inanılmaz sevindiğimiz bir noktadan geldi. Ne zamandır Elişimle sadece ikimiz bir şey yapmamıştık ve saat altı civarı Lokumcuk halen uyumakta olduğundan (öğleden sonra üç gibi uyudu çünkü, Elişimin saat ikiye alınan tenis dersi Lokumcuğun ritmini bozdu, orada uyuyamıyor bir türlü “efe, efe-eve- diye tutturuyor)fırsat bu fırsattır deyip sinemaya kaçtık. Biz çıktıktan sonra Lokumcuk uyanmış, babaM yemeğini yedirmiş, geldiğimizde oynuyorlardı.
Evde sular kesik iki gündür ve tuvalete girmek eziyet oldu. Sinemadayken “tuvalete gir istersen” dememe rağmen girmeyen Elişimin evden içeri girer girmez tuvaleti geldi ama bir huyu vardır, tuvalet onun gözünün kestiği kadar temiz değilse patlayacağını bilse yapmaz. Bir damlacıktı, yine böyleydi. Bu sefer de sifonu çekemeyeceği fikri tuvaletin kapısına kadar gitmesine rağmen geri dönmesine neden oldu. Anneanneyi aradık (bize 500-600 m kadar uzakta) ama orada da yokmuş su (maalesef bu çağda suyumuz kesik). Artık patlama noktasına geldi ve banyodakine girmeye karar verdi, neyseki sifon doluymuş, sevine sevine çıktı geldi.
Bu arada biz bu tuvalet muhabbetine çözüm ararken pek bir kaptırdık galiba birden Lokumcuk “kakam, tufalete yapicam” dedi. Önce duyduğuma inanamadım, ardından da emin olamadım. Çok uzun süredir “kakam” diyor zaten ama ne klozete ne de lazımlığa oturmuyordu. Daha doğrusu bez yokken oturmuyordu. Bezi bağlıyken oyun niyetine mi diyeyim, taklit amaçlı mı diyeyim, çok oturmuşluğumuz var. Yine de hazır böyle bir cümle çıkmışken ağzından değerlendirmekte yarar var diye düşündüm. İlk kez bezi açık klozete oturdu, nasıl sevindim, nasıl sevindim, öpücüklere boğdum lokumu. Üstelik kendi isteğiyle uzunca da oturdu, tuvalet kağıtlarıyla popo silermiş gibi yapıp, onları çöp kutusuna attı-k. Arada Kar Tanesine seslendi: “Elişim del, kakam geldi, men de tufalete yapiyom”.
Maekip banyoda başındayız. Yaptı mı, hayır, ama bence inanılmaz bir aşamaydı. “Kalkalım mı artık?” dedim, “kalkıyış” dedi. İçeri geldik ve “bezini takmamı ister misin” dedim, “istemiyom” dedi. Uçarak içeri gidip, hızla bir külot bulmaya çalıştım (bodynin çıtçıtları batıp rahatsız etmesin diye), e böyle bir hazırlığımız olmadığı için yok tabi külot da. Neyse geçen sene bezin üstüne geçirilen ve etek giydiğinde dantelleri görünsün diye yapılmış arkası dantelli olanlardan geçti bir tane elime, giydirdim. Bir saate yakın pek bir mutlu, öyle gezdi ve hiç vukuat olmadı bu sırada.
Pazartesiden bu yana barsakları berbat durumda ve sürekli bozuk olan barsaklar nedeniyle poposu da çok tahriş olmuştu. Bez değiştirmeler çok zor hale gelmişti doğal olarak, canı yandığı için, suyla ıslatılmış “panuk” bile temas etsin istemiyordu. Bu günler içinde de “keşke kakanı tuvalete yapsan aşkım, o zaman hem bez bağlamayız popiş rahat eder, hem de kaka böyle canını yakmaz” diye konuşmuştum bol bol, sanırım bu etkili olmuş, Elişimin tuvalet arama telaşı da tetikledi herale üstüne.
Kakasını yapmasa da şimdilik bunu iyi olarak düşünüyorum, değişen bu barsak düzeni, her pırtıkta bile kaka yapacağını zannetmesine yol açtı. “Kakam” dediğinin birçoğu gaz çıktı, bu sefer de öyle oldu sanırım.
Sonra uykusu geldi ve ben soran gözlerle babaMa baktım, “Ee şimdi ne yapacağız?”. “Pijama giyelim mi?” dedim, istemiyormuş, “pantolon” dedi, peki eşofman altıyla yatabilir, sorun olmaz. “Bez takmamı ister misin?” dedim, eşofmanı çıkaracağımı zannedip, itiraz etti. BabaM “Güncecim, gece uykunda çişin gelebilir, istersen gece için bezi takalım” dedi, taktık ve yattı.
Yarın denemeye devam etmek gerek. Ah bu aralar, bir evde olabilsem, neler öğretebileceğim de, bakalım yarın değişecek ekiple, bu kararlılığını sürdürecek mi acaba?
21 Mart 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder