Kaç zamandır aklımdaydı da koşturmaca içinde bir türlü fırsat bulamamıştık. Oysa ki Elişim çok daha erken tanışmıştı. Hem halim hem de vaktim varmış demek o zamanlar.
Neyse ki hava çok kötü-hem soğuk, hem yağıyor-, bir cumartesi evde oturabildik de parmak boya deneyimini yaşayabildik.
Dört rengimiz vardı. Kırmızı, sarı, mavi ve mor.
-Hangisini istiyorsun dedim.
-Sayı, dedi.
Açtık sarıyı. Önce bir parmağını soktu boya kabına. Belli, kayganlığından çok hoşlanmadı ama vazgeçmedi de.
Tamam parmağımı batırdım da, ee şimdi napıcam? şeklinde bakıyor bana.
Resim defterine parmağıyla çizebileceğini görünce hoşuna gitti. Bu sefer bütün parmaklar girdi boya kutusuna -tadına bakma kısmı da atlanmadı tabi. Ardından her iki el birden!
Bir keyif, bir keyif, kağıdı boyadı da boyadı. Döndü "maami" dedi. Maviyi de açtık.
Maviler kısmen kağıdın boş tarafına, kısmen sarıların üzerine boyandı.
İki eli birden boyalara daldırdıktan sonra boyama eylemi kağıttan masaya taştı. Masanın da boyanabildiğini görünce, kağıdı bir kenara ittirip, sadece kolları değil bütün vücuduyla, masanın yetişebildiği yerlerini boyadı.
“Hıımmm, masa boyanıyorsa şadalye de boyanır” düşüncesinin aklından geçtiği her birerimiz tarafından açıkça okunurken, ilk sandalye boyandı. İkinciye geçildi.
Hızını alamayacağı belli olan lokumcuğun coşkusuna, el izlerini kağıda çıkaran Elişim de katılmıştı çoktan ve onun dikkatini yeniden kağıda yöneltme çabası içinde “Günce gel bak, beni çiz, hadi Elişi boya” haykırışları lokumcuk tarafından aynen söylendiği gibi algılandı ve Elişimi saçlarından başlayıp, yüzüne inerek boyadı.
Bir anlık şaşkınlığımızın ardından biz gülmeye başlayınca lokumcuk “komik bir şey yapıyorum heralde” diye düşünmüş olmalı ki –haklıydı,çok komikti çünkü-, bu sefer de kendini saçlarından başlayarak boyamaya girişti.
“PARNAK BOYA” eyleminden kısa sürede tüller, duvarlar da nasibini aldı.
Bu renklendirme işi öyle hoşuna gitti ki, ertesi gün de gözünü “parnak, parnak” diye açtı.
Sonuç:
1. İyi ki suyla yıkanabilen boyalar bunlar (ELC’nin parmak boyaları).
2. Boyama girişimimizin yarım saati boya kısmı sürdüyse, en az birbuçuk saat de temizlenme kısmı sürdü.
3. Temizlenme kısmı da dahil her anına değdi. Elinde fofaklı (Güncece fotoğraf makinası) babaMdan anNeme, Elişimden lokumcuğa hepimiz her aşamada öyle eğlendik ki, o kasvetli karanlık cumartesi ancak bu kadar iyi geçirilebilirdi.
4. “Hafta sonları sokaktan içeri girmez ailesi” olarak gördük ki arada bir de olsa evde kalabilsek, iyi zaman geçirebileceğiz.
(Elbette bu aktivitenin üzerinden de en az üç hafta geçti ama anNem ancak yazabiliyor.)
1 Şubat 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder