Gün kızım, Güneş kızım

Lilypie Second Birthday tickers

28 Şubat 2010 Pazar

Bir tanesini alicam!!!

Her geçen gün Lokumcuk bizi şaşırtmaya devam ediyor.

Sabah onda Iraz'ın bağlantı kurmasıyla Ankara Binbir Çiçek Yuva'nın sahibi ve kendisi de Amerika'da Montessori Eğitimi almış Hilal hanım (Mutlusoy Öktem) Adana'ya gelerek bizlere bir tanıtım yapacağı için, cumartesi sabahı için erken denilebilecek bir saatte sekizbuçukta yollara düştük. Elişim sabah uyuyabilsin diye "Bensiz Günce'yi nasıl tek başına idare edebilecek mi" endişelerine rağmen anneannesinde kaldı.

Lokumcuğu yolda uyutabilirim diye umut ediyordum ama her zaman olduğu gibi evdeki hesap çarşıya uymadı. "Uyku uyku" diye koltuğundan kurtuldu, kucağıma yerleşti, yine sütleri de götürdü ama uyuyacağına kalkıp oturdu.

Ben yeniden koltuğuna yerleştirebilme yöntemleri denerken, o da bunların her birerini ustalıkla savuştururken, babaM da gişeye yanaştı (KGS'miz çalışmadı da). BabaMın telaşla "Bozuk paran var mı?" sorusunu duyan Lokumcuk, hayatında ilk kez gişeye para ödeyeceğimizi görecek olmasına rağmen, gişedeki görevliye uzatılmak üzere para aradığımızı anladı. Ben cüzdanımdan beş lirayı bir türlü çıkaramazken benden önce bir ellilik kapıp "Al" diye uzattı görevliye. Neyse ben de beşliği çıkarabildim "O çok fazla Günce'cim, bunu verelim" deyip uzattık görevliye.

Lokumcuk takipte. Görevli babaMa beş liranın üstünü üç adet birer lira olarak verdi, o da bana uzattı. Bozuklukları cüzdanıma yerleştirmeye çalışırken, kucağımda hiç olmadığı kadar hanımcık oturmakta olan Lokumcuk "Bir tanesini alicam" deyiverdi.

Değil bir, bin tanesini veririm ben sana Lokumcuğum da herkesin avuçladığı bu paraları elinde tutup ne yapacaksın ki! İstek böylesine güzel gelince kıramadım tabi ama bir süre sonra aldık.

Saat ona beş vardı ve benim arabadan çıkmam gerekiyordu artık. Lokumuma anlattım ve ağlamadan babasıyla beni bırakıp devam ettiler.

Toplantı muhteşemdi. Bayıldım, kafamdaki soru ve endişeler aydınlandı ve bir kez daha Montessori'nin çocuğa yaklaşımından BÜYÜLENDİMMMM...

Keşke Ankara'da olabilsek, gözümü kırpmadan Lokumu Binbir Çiçek'e gönderirdim.

Matematik öğretim materyallerinin nasıl kullanılabileceğini gördükçe keşke Elişim de böyle bir sistemle tanışabilseydi diye geçti kafamdan en önce. Gerçekten matematik gibi soyut kavramlar ancak bu kadar elle tutulabilir yapılabilirmiş. Hilal hanım dördüncü sınıf öğrencileriyle şubat tatilinde çalıştıklarını söyleyince de, ya yaz tatilinde yada okulun vereceği ara tatilde mutlaka Elişiminde bu çalışmaları izlemesini hatta mümkünse katılmasını sağlamaya çalışacağım Hilal hanımla görüşerek.

Hatta Ankara'ya mı taşınsak acaba?:)))

Böyle bir tanışma sürecinin ardından hem Lokumcukla, hem de Elişimle (komik gelebilir belki ama denemeyi planlıyorum) daha öncesinde çok da anlamlandıramadığım çalışmaları yapmaya başlamak üzere kırılmaz sıkıştırılmış borosilikat camdan sürahiler (biri Eliz, biri Günce için), kulplu cam bardaklar, tepsiler ve sünger aldım.

Kaydedilen video gösterilerini en kısa zamanda Iraz'dan alıp (keşke hem kameramı, hem de anneanneyle babaMı da götürseymişim toplantıya) izlettireceğim anneanneyle babaMa.
Attığı her adımda her ikisinin "düşersin, koşma, kafanı vurursun" uyarılarından Lokumcuğum her merdiven çıkma girişiminde "kafam" diyor, "vurabilirim" anlamında ve elinin tutulmasını bekliyor. Bugün anneanne de "yapabilirsin, çıkarsın" telkinlerimle bir iki saat içinde kendi başına inip çıkmaya başladı.

Geç de olsa belki Elişimin de kafasında birşeyleri değiştirebiliriz. Umarım, değiştirebiliriz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder