Daha iyice...Ama "şübük" (sümük) temizlemek hala mümkün değil (Bu da nasıl bir şübükmüş böyle, durmadı gitti).
Şurubunu içelim mi diyorum, "şubup içiş" diyor, "hah, hele şükür bu sefer olay çıkmayacak heralde" diyorum ama olay çıkacağı daha kutuyu görür görmez kesinleşiyor. "Koyuşşş, şubupu tukuya koyuuşşş" diye bağırmaya başlıyor, sonra yutturana kadar akla karayı seçiyoruz (tuku tuku penşe!).
Sonra yine, zaten yeteri kadar Kıpırcıklığı yetmezmiş gibi iki gündür iyice çenesine de vuran öforik haller başlıyor.
Daha ben kapıdan girer girmez, "ayakkap çıkariyom" deyip terliklerimi burnuma dayadı yine (terlikler de ilgi alanı içinde).
İçeri girdik, "Güncee, bakış, fofak bakışş" dedi. Bir kutuda oradan buradan fotoğraflarımız var, çoğunluk Günce olduğu için fofak (fotoğraf) demeden önce "Güncee" diyordu bunlara Kıpırcık. Kutuyu alıp, döktük içindekileri yine. "AnNem bebep Güncee kucaka, bul, bull, bulll". Evet, şimdi bu tarife uyan fotoğrafı bulmak zorundayız.
E, iyi de, bunların çoğunda annenin kucağında bebek Günce var, nasıl bulacağız ki?
Bu kız cin, gerçekten cin, bakışımdan anladı, nasıl bir fotoğraf arayacağımı bilemediğimi. Koştu, bir oyuncak bebek aldı geldi, bebeğin nasıl tutulmuş olduğunu önce bana gösterdi, sonra babasına koştu "babaM bebep tutuş" diyerek babasına da gösterdi.
Bu kadar kopyadan sonra artık ne aradığımızı daha iyi anlamış bulunmaktayız ve verilere dayanarak ilk fotoğrafla şansımı denedim. "Bu mu?" O minicik işaret parmağı havada, sağ kol sağa sola gidip gelmeye başladı "Yanliişşş".
Heralde benim bulabileceğimden emin olamadı, koştu babaMı getirdi çekiştirerek -babaMla daha fazla bakıyorlar bu fofaklara- , arama işine birlikte giriştik. Derken ikinci kez şansımı denedim, oymuş, önce kısacık bir "bu" geldi, fotoğrafı eline alıp giderken de ekledi "güşelll".
Biz yine ??!!??
Bu kadar aradığımız fotoğraf beş dakika sonra yerdeydi. Bu arada gözü kendi masasına Elişim tarafından bitirildikten sonra bırakılmış puding tabağı ve kaşığa ilişti. İstikamet masa...
Kıpırcık değiştirdiğimiz bezlerini çöpe kendisi atıyor. Arada bir de atabileceği başka şeyler çıkarsa onları da atıyor. İçinde kaşıkla tabağı eline geçirdi, önce bana gösterdi "pudik" diyerek. "Evet Günce'cim, Elişim yemiş" dedim. Tabağı aldı ve mutfak tarafına yöneldi "çöpe, çöpe" diyerek bu kez. Kirli gördü ya, çöpe atılması gerektiğini düşünmüş.
Çöpe atmayacağımızı, bulaşık makinesine koyacağımızı anlatana kadar göbeğim düştü, en sonunda kendisi koydu tabağı da oradan uzaklaşabildik.
Bu arada bir muz kapıp, Elişime koştu "muş kabuyu açiyom". Bir ısırık aldı bu kez de "kapat".
En son cümle de (tabi aslında durmadan birşeyler söyleyip duruyor da, hepsi aklımda kalmıyor) bez değiştirirken geldi. "Ayakkap giyiyom, yürüyüş, pıtır pıtır". Annannamdan duymuş mutlaka, hep o söyler "bütün gün bir aşağı, bir yukarı yürüyüp duruyor pıtır pıtır " diye.
Bizim kayıt makinesi de boş durmamış, kaydetmiş tabi...
9 Şubat 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder