Sabah saat beşbuçuk. Lokumcuk gözünü "ayyan küfte" diyerek açtı. Rüya falan görüyordu, o sırada uyandı sanırım, rüyasında da ayran ve köfteler!
Saat yedide Elişimin kahvaltı ve hazırlığı ile uğraşmak zorunda olduğum ve ikisi birden ayakta olunca hareket hızım aşırı zayıfladığı için Lokumcuk babaMla yatakta oyun oynama moduna girdi. Elişimi okula gönderip, yanlarına gittiğimde babaM kahkahalara boğulmuş haldeydi.
Lokumcuk yatağa uzanmış, o yumuk ellerle gözlerini kapatmış, babaM "Günce nerdee?" diye soruyor, Lokumcuktan ses yok. BabaM Lokumcuğun ayak parmağını tutmuş, "Bu kimin ayağı?" diyor, Günce'den yanıt: "Elişimin!"
Ben odaya girince "aşa", "aşşa" lar başladı tabi. BabaM pik düzeydeki endişe katsayısı nedeniyle asla izin vermediği için Lokumcuk sadece benimle olduğu zamanlarda öğrenebiliyor bu yataktan inme yada biryere çıkma işlerini.
Aşağı inince yatağın altına biryerlere "şaklandıımm" diyerek saklandı. Ben "Günce saklanmış, nerdeymiş, kapının arkasında mı acaba?" der demez, saklandığı yerden hiç çıkmadan yanıtladı: "Yanlışşş".
Bu ara bayılıyor hata bulup, "yanlışşş" diye bağırmaya.
Ya ben evde kalmak istiyorum, onun bütün bu hallerinin hepsini görmek istiyorum.
Ne kadar hızla geçiyor zaman ve giderek daha hızla büyüyor sanki.
16 Şubat 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder